English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Dışarı çıkıyor

Dışarı çıkıyor Çeviri Fransızca

576 parallel translation
İyi olacağından emin misin? Rhoda da dışarı çıkıyor.
Rhoda sort aussi.
Şimdiyse aniden şu yaşlı kurtla dışarı çıkıyor. Neden?
Et tout à coup, elle part en vadrouille avec ce gros lard.
- Peggy, Woody Merrill ile dışarı çıkıyor.
- Peggy sort avec Woody Merrill. - Qui est-ce?
Kendi başına eğlenmek için sıklıkla dışarı çıkıyor.
Elle sort souvent.
Tamam bu kadar yeter. Önce Nanni dışarı çıkıyor, sonra sen.
Nous avons chacun une quinzaine de kilos.
- Parayı nereden buldu? Birdenbire bir kadınla niye dışarı çıkıyor?
D'où lui vient l'argent?
Paul, kız dışarı çıkıyor.
Paul, elle sort.
Kız dışarı çıkıyor.
La fille sort.
Dışarı çıkıyor, Paul.
Elle sort, Paul.
Sabah için dışarı çıkıyor.
Partant faire sa promenade matinale.
İstediğin kişi dışarı çıkıyor.
Celui que tu cherches va sortir.
- O zaman arkadaşım dışarı çıkıyor.
- Alors mon ami va sortir.
Yani kötü Anne dışarı çıkıyor, iyi Anne ise içerde kalıyor.
Alors la vilaine Anne se montre... et la gentille Anne reste cachée.
Er Sasa dışarı çıkıyor!
Sasa s'en va!
- Her zaman böyle mızmızlanır mı? - Sadece dışarı çıkıyor olmasına seviniyorum.
Je suis content de la voir sortir.
Bu Fella dışarı çıkıyor
Fella va enfin se venger
Dışarı çıkıyor musunuz?
Vous sortez?
Boo ancak geceleri herkes uykudayken zifiri karanlıkta dışarı çıkıyor.
Boo ne sort que la nuit quand t'es endormi et qu'il fait tout noir.
- Şimdi kızınız dışarı çıkıyor?
Maintenant, elle sort?
Bu çiçek dışarı çıkıyor.
- Attention, un oeillet dépasse...
Dışarı çıkıyor.
Maintenant, ça sort.
Yüzme ve yürüyüş için dışarı çıkıyor ve tenis ayakkabısı giyiyor.
Alors il va nager, il fait de la course à pied... et porte des tennis.
Kendi kendime diyordum ki, Rosemary dışarı çıkıyor, ben de gidip, biraz Noel alışverişi yapayım.
Je me suis dit, puisque Rosemary est sortie, autant en profiter pour faire quelques courses de noël.
Sanırım buraya basıldığında bu dışarı çıkıyor.
Je suppose qu'il suffit d'appuyer ici, et la voilà.
Serumu merumu her şeyi çözüyor sonra kalkıp doktor gömleği giyip dışarı çıkıyor ve doktorları öldürüyor.
Il arrache les fils et les tubes, il se lève et met un uniforme de médecin, et il tue des médecins.
Dışarı çıkıyor musun?
Tu ne sors jamais?
William dışarı çıkıyor. Onu baştan çıkarmayı deneyeceğim.
Je vais essayer de le séduire.
Bak, yine dışarı çıkıyor!
Regarde, iI ressort!
Ve dışarı çıkıyor.
Et elle en sort, voilà.
Pekala, Lon, dışarı çıkıyor musun?
Lon, allez-vous vous rendre?
Gidelim, dışarı çıkıyor.
Allons-y, il sort.
Kanım, öz benliğim. Sonunda dışarı çıkıyor.
Mon sang, mes entrailles.
Boğazımda. Dışarı çıkmaya çalışıyor. Artık tutamıyorum.
Il est dans ma gorge, il lutte pour sortir...
Bu saatte dışarı mı çıkıyor?
- Il s'en va?
- Uçak yanıyor! Dışarı çık!
- L'avion est en feu!
Dışarı çıkıp eğlenmeye ve dans etmeye bayılıyor. Tüm gece dans edebilir.
Elle aime sortir, elle pourrait danser toute la nuit!
- Yeğenim dışarı mı çıkıyor?
- Mon neveu sort ce soir?
Hatırlıyor musun, Saranac'ta herkes evli olmadığımızı düşünmüştü de dışarı çıkıp evlenmiştik.
Tu te rappelles quand on ne nous croyait pas mariés - et qu'on est allés se remarier!
Ben dışarı çıkamadığım için o da bahçeye çıkıyor.
je le laisse aller dans le jardin, puisque j'ai pas le droit de sortir.
Bombardıman sonrasında, dışarı sürünerek çıkmıştık, nasıl bir şoktu hatırlıyor musun?
Tu te souviens la 1ère fois qu'on est sortis de cet abri?
Yangtze-kiang, bir nehir değil, bir caddedir..... 5.000 km uzunluğunda, Tibetten başlayan..... Sarı Deniz'e uzanan bir cadde..... tüm güzellikler kıyında yatıyor.. .. ve fırtınaların merkezi, ayrıca yüzen adalar,
Le Yang-tseu-kiang n'est pas un fleuve, c'est une avenue, une avenue de 5000 km qui dégringole du Tibet pour finir dans la mer Jaune, avec des jonques et puis des sampans de chaque côté, et au milieu, y a des tourbillons d'îles flottantes,
İçindeki her şey dışarı çıkıyor.
C'est dégoûtant.
Tavuğu kesince tereyağı dışarı çıkıyor.
Comment c'est possible?
Columb'un Şovalyelerindeki büyük şövalye gibi biri, ve dışarı sadece oyun oynamaya çıkıyor.
Il fait partie des Chevaliers de Colomb. Il ne joue qu'au faro.
Elini uzatıyor, bir avuç alıyor, ve artık eli, dışarı çıkamayacak kadar büyük.
Il passe la main, attrape une poignée mais sa main reste coincée.
Kurallı bir çıkış değil bu. Yağmur yağdığında hep oradan dışarı çıkar. Bir blok kazanıyor.
Il passe toujours par là quand il pleut.
- Sanmıyorum. Kızla yattığında, kız kendisiyle dans edeceğini sanıyor. Çık dışarı!
Ces filles, si on les saute, elles croient ensuite qu'on est obligé de les faire danser!
Dışarı çıkıyor muyuz? Aptal olma, şimdi kahve geliyor!
Et maintenant, on va quelque part?
Bir kar fırtınasının yakında olabileceğini düşünmek çok zor. Dışarı çıkıp, güneşin altına yatmak istiyorum. ama kuzey ve batımızda kar yağıyor ve soğuk.
J'ai envie d'aller m'étendre au soleil... et pourtant au nord, à l'ouest, c'est la neige et le froid.
Dans falan etmiyordu. Kıçını dışarı çıkarmak ne zamandır dans sayılıyor?
Mais non, dandiner du postérieur, ce n'est pas danser!
Kim dışarı çıkıyor, Cass?
Qui doit venir, Cass?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]