English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ E ] / Eve

Eve Çeviri Fransızca

76,220 parallel translation
- Ya eve gönderseydim?
- Et si je l'avais renvoyé chez lui?
Karanlıkta eve giden yolu bul.
Trouve ton chemin dans les ténèbres.
Duvarı takip edersek Cumbraland'e eve ulaşırız.
On suit le mur tout du long vers Cumbraland. Chez nous.
Bence küçük Ginny bu akşam eve gelmeni bekleyecek çünkü görevlisin.
La petite Ginny va devoir t'attendre parce que... tu es de service.
Eve dönüp dönmeyeceğimi bilmiyorlardı. ya da babaları gibi yok olup gittiğimi.
Ils ne pouvaient pas savoir si j'allais rentrer ou si j'avais tout simplement disparu comme leur père.
Kevin'in güvenli bir şekilde eve dönmesi.
S'assurer que Kevin rentre sain et sauf.
Uçak bulamasak bile feribotla geri döner, Arturo ile eve geri döneriz.
Même si on n'a pas de vol, on prendra le ferry et Arturo nous ramènera.
Havva Adem'in kaburga kemiğinden değil kaval kemiğinden yaratıldı.
" Eve ne vient pas de la côte d'Adam, mais de son tibia.
Siz eve gelmeden yarım saat önce yanına çıktım ölmüştü.
Je suis monté avant votre retour, et il était mort.
Eve dönmek istiyorum.
Je veux rentrer chez moi.
Şimdiye kadar eve bakmalıydı, ama ev boştu.
" Elle devait avoir fouillé la maison et constaté qu'elle était vide.
Onlar sadece tek bir şey için eğiltildiler sadece bir şey için, o da eve geri dönmeleri farklı bir şey yapmış olmalısın.
Ils sont dressés pour rentrer. Vous avez dû faire quelque chose.
Beraber eve dönüyoruz.
Tu rentres à la maison avec moi.
Ama eğer eve gelirsen... Sana yemin ediyorum ki olacağım.
Mais si tu rentres à la maison, je te promets... que je le serai.
Eve doğru geldiğini söylemişti.
Il a dit qu'il était en train de rentrer chez lui. Quoi?
Öyle gözüküyor, ancak şu ana kadar eve gelmiş olmalıydı.
On dirait bien, mais il aurait déjà du arriver maintenant.
Oraya girip, babamı alıp eve götürüyorum.
J'entre là-dedans, Je ramène mon père à la maison.
Hadi seni eve götürelim.
Oh, on te ramène à la maison.
Hadi eve gidelim.
On te ramène à la maison.
Seni eve götüreceğiz.
On va te ramener à la maison.
Eve gitmek istiyorum.
Je veux rentrer.
Gel seni eve götüreyim.
Laisse-moi te ramener.
Babamı eve getiriyorum.
Je ramène mon père chez lui.
Biliyorsun, babamı eve getirdim, ve sürekli kendime sorup duruyorum, onca sene yaptıklarına kayıtsız mı kaldım?
Je viens de ramener mon père chez lui, et je me demandais, est-ce que j'étais inconscient toutes ces années?
Eve geri döndün.
Tu es revenu à la maison.
Giysilerimi değiştirmek için eve geri döndüm ve dağınıklığın arasında, bunu buldum.
Je suis retournée à la maison pour changer de vêtements, et j'ai trouvé ceci... dans le désordre.
Sen eve geldin
Tu es revenu à la maison.
Eve dönüş yoluna koymaya başlayın.
Il faut commencer à rentrer chez nous.
Seni eve götürmek için geldim.
Je vais te ramener à la maison.
Carter, eve kadar süren bir minibüs var.
Carter, il y a une camionette qui approche de la maison.
O eve girdi.
Il est allé dans la maison.
Tamam, Carter, polise haber verdim. Ve bir SWAT ekibi eve gönderiyorlar, Ancak 20 dakika uzaklıktadırlar.
Ok, Carter, j'ai alerté la police de l'état, et ils envoient une équipe du SWAT, mais ils sont à vingt minutes.
Simms bu insanları eve gönderdi, efendim.
Simms les a envoyés là-bas, monsieur.
Eve.
À la maison.
Sağ salim eve getir.
Mettez-la en sécurité.
Kızını Yemen'e eve gönderebilirim, ailesinin yanına güvende olacağı yere.
Je peux renvoyer votre fille au Yemen, dans sa famille, où elle sera en sécurité.
Eve gidiyorsun.
Tu rentres chez toi.
İşten eve geliyorsun, doğru mu? Evet.
- Vous rentrez du travail, n'est-ce pas?
- Ne yazık ki eve gitmeliyiz.
Mais nous devons rentrer.
O akşam eve döndüm ve erkek arkadaşıma evlenme teklif ettim ve evlendik.
Je suis rentré à la maison ce soir-là, j'ai demandé la main à mon copain, et on s'est mariés.
Seni eve götürmeye geldik.
On te ramène à la maison.
Daniela, lütfen bizimle eve gel.
Daniela, je t'en prie... rentre à la maison avec nous.
Eve, bana gel.
Rentre à la maison.
- Eve gitmek istiyorum!
- Je veux rentrer.
Eve gitmek istiyorum!
Je veux rentrer!
Eve geldiğinde Rajan'la konuşurum.
Je parlerai à Rajan quand il rentrera.
Eve gelir gelmez, onu kayganlaştırıcıya buladım ve her bir altın santimini götüme soktum.
Dès que je suis rentré, je l'ai trempé dans du lubrifiant et je me le suis enfoncé dans le cul.
Eve hoş geldin.
Bienvenue à la maison.
Ürpertici bir eve giriyoruz ve sen adı Fısıltılar demek olan bir adamdan mı bahsediyorsun?
On entre dans une maison flippante et tu parles d'un type qui s'appelle Whispers? Sérieux?
- Eve.
Je rentre.
Hayır, hayır onu eve götüreceğiz.
On le ramène.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]