Kötü günde Çeviri Fransızca
371 parallel translation
Ve yine düşündüm ki, " Eğer ona, senin için ne kadar önemli olduğunu ve iyi günde de kötü günde de yanında olduğunu söylersen
J'ai pensé que je pourrais te le faire retrouver si je te disais que je t'aimais
Şükranlarımız senin yanında olma yeminidir... iyi günde, kötü günde... ne olursa olsun!
Nos remerciements c'est le vœu de tenir avec vous... dans les bons et les mauvais jours... advienne que pourra!
William, Constance'ı karın olarak kabul edip, hastalıkta... sağlıkta, iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana dek... sevip sayacağına yemin ediyor musun?
William, voulez-vous prendre Constance pour légitime épouse pour le meilleur et pour le pire, l'aimer, l'honorer et la chérir...
"Nikahlı eşim olması için. " İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte. "
Pour être ma femme légitime, pour le meilleur et pour le pire...
- İyi günde ve kötü günde.
- Pour le pire.
- Kötü günde. Zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta.
Dans la richesse ou la pauvreté, la maladie ou la santé...
Memleketimiz Fransa'ya iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
"Promets de faire tout mon possible." ... pour rejoindre la France, notre pays... "Pour rejoindre la France, notre pays."
Evlendiğimizde, sulh hakimi "İyi günde, kötü günde." demişti.
Le juge de paix a dit "Pour le meilleur et pour le pire".
Bugünden itibaren sahip çıkıp, koruyacağım. Bugünden itibaren sahip çıkıp, koruyacağım. İyi günde, kötü günde.
et promets de te chérir Dès aujourd'hui pour le meilleur et pour le pire, dans la richesse et la pauvreté,
Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
Promets-tu de l'aimer, de l'assister dans la joie et la peine, et de lui rester fidèle jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Sevgilim, iyi ve kötü günde diye yemin ettik.
J'étais sérieuse en disant pour le pire et le meilleur.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
Et comme symbole de notre amour, je te donne cette alliance.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
Et comme symbole de notre amour... je te donne cette alliance.
Verdiğim sözleri sonuna kadar tuttum. Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde. Ama bu fazla kötü.
J'ai tenu ma parole, jour après jour... pour le meilleur et le pire.
İyi günde kötü günde sana muhtaç
" Les jours de pluie ou les jours de fête
... kadının bütün varlığıyla kocasına sadakati, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
A : ne pas me prendre pour un imbécile. Accordé. B : ne pas essayer de regarder mes cartes.
"İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta" hastalıkta ve sağlıkta " ölüm sizi ayırana dek birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?
Vous vous prenez pour le meilleur et pour le pire... dans la richesse ou la pauvreté... dans la maladie ou la santé jusqu'à la mort.
Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Acceptez-vous de prendre cet homme pour époux, de vivre à ses côtés dans les liens sacrés du mariage, de l'aimer et de le chérir pour le meilleur et pour le pire, et de lui être fidèle jusqu'à ce que la mort vous sépare?
İyi günde kötü günde birlikteydik.
On en a vu des vertes et des pas mûres.
İyi ve kötü günde...
Dans la richesse et dans la pauvreté...
Emily'i iyi günde, kötü günde... hastalıkta, sağlıkta hayatının sonunda dek karın olarak kabul ediyor musun?
Emily pour épouse... pour le meilleur et pour le pire... jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Zelda, 5 yıl öncesini hatırla. Yüzüklerimizi takarken söz vermiştik. Zenginlikte ve yoksullukta, iyi günde ve kötü günde.
Zelda, souviens-toi, il y a cinq ans... quand nous avons échangé les alliances... c'était pour le meilleur et pour le pire.
Evlenirken iyi günde kötü günde diye yemin etmiştin hiç zengin olmayacağına, hep bir hiç olarak kalacağına!
Tu avais juré de ne jamais faire fortune!
İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta, sağlıkta birbirinizi sevin.
Aimez-vous dans le bien et dans le mal, dans la richesse et la pauvreté, la maladie et la santé.
Bu günden sonra ona sahip çıkacağıma iyi ve kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta. birbirimize sevgi ve saygı göstereceğimize, Tanrının kutsal hükmüne göre.
- A avoir et á garder... á partir de ce jour, pour le meilleur et pour le pire... en richesse et en pauvreté... dans la maladie et la bonne santé... á aimer, á chérir et á obéir jusqu'á ce que la mort nous sépare... selon l'ordonnance sacrée de Dieu... et je t'en fais le serment.
İyi günde, kötü günde, sonuna kadar dostunum.
Ami pour la vie, pour le meilleur et pour le pire.
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
"Pour le meilleur et pour le pire". J'ai tenu cette promesse.
Gerek zenginlikte, gerek fakirlikte, gerek iyi günde, gerek kötü günde, gerek hastalıkta, gerek sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar seni seveceğim ve üstün tutacağım.
Dans la richesse et dans la pauvreté, pour le meilleur et pour le pire, dans la maladie et la santé, de l'aimer et de le chérir jusqu'à ce que la mort nous sépare.
İyi günde kötü günde yanında olacağımıza güvenebilirsin.
Oui, s'il s'agit de te rester attachés envers et contre tout.
Biz, iyi günde kötü günde mutlu olduktan sonra bunun ne önemi var ki.
Partager le meilleur et le pire, c'est ça l'important.
İyi günde, kötü günde hayatınızın geri kalanını mutlu yaşayın.
Qu'ils soient très heureux ensemble pour le restant de leurs jours.
Deborah Julie Thompson'u bugünden itibaren birlikte olarak iyi ya da kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte sağlıkta ve hastalıkta, ölüm sizi ayırıncaya kadar karın olarak kabul ediyor musun?
Deborah Julie Thompson ici présente, pour le meilleur et pour le pire, dans la richesse et la pauvreté, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Sen, Mark, bu kadını karın olarak kabul edip, hayatının sonuna dek onu seveceğine, sayacağına, iyi ve kötü günde yanında olacağına söz veriyor musun?
Mark, acceptes-tu cette femme pour épouse, de l'aimer, l'honorer et la chérir dans la joie et l'épreuve tant que vous vivrez?
Sen, Rachel, bu adamı kocan olarak kabul edip hayatının sonuna kadar onu seveceğine, sayacağına, iyi ve kötü günde yanında olacağına söz veriyor musun?
Rachel, acceptes-tu cet homme pour époux, de l'aimer, l'honorer et le chérir dans la joie et l'épreuve tant que vous vivrez?
Buraya nasıl geldiniz, niye bizi seçtiniz bilmiyorum ama... hastalıkta ve sağlıkta... yağmurda ve sulusepkende... iyi günde ve kötü günde... sizi koruyup sayacağımıza... ve size bağlı kalacağımıza yemin ederiz.
Je ne sais pas comment vous êtes arrivés ici ou pourquoi vous nous avez choisis, mais nous jurons de vous honorer et de vous protéger, pour le meilleur et pour le pire, qu'il pleuve ou qu'il vente, dans les bons moments et dans les mauvais,
İyi günde, kötü günde.
Pour le meilleur, et pour le pire.
Üzgünüm, "iyi günde ve kötü günde" derken yalan söylemişim.
"Pour le meilleur et le pire", mensonge!
İyi ve kötü günde.
"Pour le meilleur et pour le pire."
Hastalıkta... iyi günde, kötü günde, ölüm sizi ayırıncaya kadar?
De le chérir dans la maladie... Dans l'abondance et la pauvreté, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
İyi günde, kötü günde bir yönetici için 30 yıl boyunca çalışsanız.
J'ai travaillé 30 ans à l'usine dans la joie et la douleur.
Birbirinize, sevgi saygı, güven ya da kötü günde bağlısınızdır.
Vous êtes soudés par l'amour, confiance, respect, ou perte.
Bugünden itibaren Rita'yı eşim olarak kabul ediyor ve onu ömür boyu iyi günde kötü günde, zengin ve fakir günümüzde, hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırana dek seveceğim.
pour le meilleur et pour le pire, dans la richesse et la pauvreté, dans l'harmonie ou la maladie... pour t'aimer et t'honorer jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ben Rita, Peter'ı eşim olarak kabul ediyorum. Bugünden itibaren iyi günde kötü günde, zenginlikte, fakirlikte- -
Peter, je te prends pour époux, à partir de ce jour,
Bu şanssız kötü günde sıcak bir gülümseme!
Un sourire par ce jour de malchance!
- Kanuni eşim olarak alıyorum. - İyi günde ve kötü günde.
- Pour le meilleur et pour le pire...
Sen, Emily... Guy'ı... iyi günde, kötü günde hastalıkta, sağlıkta...
Emily, voulez-vous prendre Guy... pour époux... pour le meilleur et pour le pire... jusqu'à ce que la mort... vous sépare?
Böyle güzel bir günde tüm gün bir yere tıkılıp kalmak çok kötü.
C'est dommage de passer la journée enfermé.
Bakın bayım beni kötü bir günde yakaladınız.
Je suis de mauvais poil!
Beni çok kötü bir günde yakaladınız.
Vous tombez mal!
İki günde ikinci olması sadece bizim kötü şansımız.
Deux fois en deux jours, c'est pas de bol.
Bu özel günde kendimi hep kötü hissediyorum.
Je me sens toujours mal ce jour-là.
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26