Kötü bir şey Çeviri Fransızca
6,779 parallel translation
Bazen de babanın erkek arkadaşınla kanka olması çok da kötü bir şey değil.
Et parfois c'est pas si mal quand ton père se lie d'amitié avec ton petit ami.
Babam Noel mektubuna kötü bir şey yazmama izin vermedi ama bu yıl yaşadığımız iyi bir şey aklıma gelmiyor.
Papa ne veut pas que j'écrive de mauvaise choses dans ma lettre, mais je ne trouve rien de bien qui soit arrivé à cette famille cette année.
Bütün zamanını sırf birisinin başına kötü bir şey geldi diye illa ki bunu başka birisi yaptı diyerek ve onlardan nefret ederek geçirmek zorunda kalıyorsun.
Vous passez votre temps à être énervé, à haïr les autres parce qu'on vous a dit certaines choses ou juste parce que les choses craignent et que ça doit être la faute de quelqu'un d'autre.
Emma, buraya ilk geldiğinde kötü bir şey yiyince kötü olacağını düşünüyordun.
Emma, quand tu es arrivée ici, tu pensais que si tu mangeais quelque chose de mauvais, tu étais mauvaise.
İllegal tıbbi ilaç satmak çok kötü bir şey.
Dommage que ce soit illégal de ventre des produits pharmaceutiques.
- Kötü bir şey değil.
Rien de méchant.
Bir kadın tarafından aşağılanmak kadar kötü bir şey daha yok.
Rien de pire que d'être insulté par une Dame.
Kötü bir şey yaptığını hatırlamıyorum, ama yine de yine de cezalı.
C'est bizarre. Je ne me souviens l'avoir vu faire une bêtise et pourtant... Et pourtant il est puni.
Bu çok kötü bir şey.
c'est trop tard
O kadar da kötü bir şey değil.
Ce n'est pas si mal.
- Bu çok kötü bir şey. - Evet, öyle.
C'est terrible.
Evet, küçük penisten daha kötü bir şey yoktur.
Rien de pire qu'un petit pénis.
Kötü bir şey oldu sandım!
J'ai pensé que quelque chose d'épouvantable était arrivé!
- Ben de kötü bir şey var sandım.
- C'était bizarre.
Puanlarım üniversite için yeterli değildi biraz üzüldüm ama bu o kadar da kötü bir şey değil.
Mais Madame Carlin continue de me saquer, Alors ça a baissé ma moyenne. Mais second c'est plutôt cool.
Beynim için kötü bir şey.
Ça me fait du mal.
İstediklerini söylemenin kötü bir şey olmadığını insanlara gösterdik.
On a montré qu'on peut dire ce qu'on a à dire.
Peki, öyle değilBen, benim evde onu istiyorum Sadece daha iyi oebeveynlik kitapları adım Bu kötü bir şey söylemekçocuklar için yapabileceğiniz
Je ne veux pas de lui chez moi, mais selon mon livre, la pire chose à faire aux enfants est de repousser leur père biologique.
Bunun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum yani tamam...
Je critique pas... Je veux dire...
Kızımı son gördüğümde bana bunu verdi ve bunu taktığım sürece başıma kötü bir şey gelmeyeceğini söyledi.
Ma fille m'a donné ça la dernière fois que je l'ai vue, et elle a dit rien ne m'arrivera de mauvais tant que je la porte.
Kötü bir şey mi?
Un gros problème?
Bunun kötü bir şey olduğunu hiç düşünmedim. Sen bunu öğrendiğinde yüzünü görünceye kadar.
Ça ne m'avait jamais gênée, avant de voir ta réaction quand tu l'as su.
Ki biraz düşünürsek, bu iyi bir şey... zira uyurken kötü bir şey olamaz.
C'est parfait parce que, si on y pense bien, rien ne peut lui arriver tant qu'elle dort.
Yalan kötü bir şey.
Les menteries, c'est vilain.
Belki bu o kadar da kötü bir şey değildir. Eğer ne olduğunu sen de kabul edersen belki o zaman sana da bu kadar kötü gelmez.
Si vous acceptez un peu ce que vous êtes, peut-être que vous ne trouverez pas ça si terrible non plus.
O kadar da kötü bir şey değil.
Ce n'est rien de très grave.
Yapma. Clarinda, çok kötü bir şey oldu! Ondan uzak dur!
Clarinda, c'est affreux, lâche-le.
Kötü bir şey olduğundan demiyorum ama sizler gibi sivri dişleri ve solgun bir cildi olması gerekmez mi?
Je ne dis pas que c'est un mal, mais il aurait vos canines et votre teint blafard, non?
Çok kötü bir şey bu.
C'est méchant.
Kötü bir şey olacağını hiç sanmıyorum.
Je crois qu'il n'arrivera rien de mal.
Kötü bir şey mi bu şimdi?
Et alors?
Oğluma kötü bir şey olursa önce kurdunu sonra kendimi öldürürüm.
Si mon fils meurt, je tuerai ton loup et je me tuerai ensuite.
- Çok kötü bir şey oldu. Eveleigh, senin suçun değildi.
Dis-moi, est-ce qu'il va bien?
Hastasının intihar sebebiyle öldüğünü öğrenmek bir psikiyatristin başına gelebilecek en kötü şey değil mi?
Perdre un client pour suicide n'est pas une des pires chose qui pourrait arriver à un psychiatre?
Aslında ihtiyaç duyduğunda yanında olmasının ne kadar güzel bir şey olduğunu söyleyecektim. Yani iyi günde kötü günde hep yanında olmasını diyorum.
En fait, j'allais te dire penser que c'est super qu'il ait toujours été là quand ça comptait, contre vents et marées, dans les bons et mauvais moments.
Mara, Duke'e bir şey yaptığını ve patladığında bu kasabayı daha önce kimsenin görmediği en kötü sorunlarla dolduracağını söyledi. Tabii sen tek başına boşluğa gitmesine izin vermezsen.
Mara a dit qu'elle a fait quelque chose à Duke et que quand il explosera il remplira cette ville des pires perturbations que l'on ait jamais vu si tu ne la laisses pas passer à travers la faille sans toi
Kötü adamlar arkalarında bir şey bırakmadan gittiler mi?
Les méchants n'ont rien laissé derrière eux? Pas de virus? Rien?
- Kötü olarak algıla. Bisiklet çalmak gibi bir şey bu.
- Ca reviendra.C'est comme volé un vélo.
Sana sürekli kötü anları hatırlatan bir şey miyim?
Suis-je juste un souvenir constant de cette terrible époque?
İyi bir şey mi yoksa kötü mü henüz emin değilim.
Je n'ai pas encore décidé si c'était une bonne ou une mauvaise chose.
- Siktir! Çünkü bekleyip bir şey demezsem işemeye başlayacaksın ve bence bu muhtemelen çok kötü olurdu.
parce que si j'attends trop ça va être encore plus embarrassant.
- Sanırım burada kötü bir şey oluyor.
C'est une urgence, je crois.
Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?
C'est bon ou mauvais?
Burada iyi ya da kötü diye bir şey yok aileni bir an önce buradan çıkar yeter.
Rien n'est bon ou mauvais, il faut juste... Que tu dégages ta famille d'ici.
Belki kötü olan iki şeyden iyi bir şey çıkarabileceğini sanmıştır.
Elle pensait peut-être faire quelque chose de bien à partir de deux choses horribles.
Bir bakışta, babanın bir sürü kötü şey yaptığını anladın değil mi?
Dès que tu m'as vu, tu as su que j'avais fait des sales coups, hein?
Yaptığımız bütün silahlı soygun, hırsızlık kazara kafa koparma gibi kötü şeylerle yaşayabilirim ama sizlere bir şey olursa bununla yaşayamam.
Je peux supporter toutes les bêtises qu'on a faites, les braquages, les vols, la décapitation accidentelle, mais je ne supporterais pas qu'il vous arrive quoi que ce soit.
- Bu kadar uzun sürmesi kötü bir şey mi?
Ça devrait nous inquiéter?
- Kötü bir gün geçiren insanları yakalaman iyi bir şey.
Je trouve que vous savez leur parler. Merci.
Olamaz, ben çok kötü bir şey yaptım.
J'ai causé un désastre.
Kötü bir olaydan iyi bir şey çıkarıyorum.
Je fais du bien avec le mal.
kötü bir şey mi oldu 23
kötü bir şey mi 21
kötü bir gün geçirdim 16
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü bir fikir değil 17
kötü bir fikir 16
kötü bir zamanda mı geldim 19
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
kötü bir şey mi 21
kötü bir gün geçirdim 16
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü bir fikir değil 17
kötü bir fikir 16
kötü bir zamanda mı geldim 19
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26