English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Küçük bir şey

Küçük bir şey Çeviri Fransızca

2,527 parallel translation
Ancak bu, o an için göze çok önemsiz görünen ama aslında hayatınızın dönüm noktası olduğunu anlayacağınız küçük bir şey de olabilir.
Mais ça peut aussi être une petite chose... qui semble sans importance, sur le moment, et qui s'avère être... le tournant décisif de votre vie.
Ama küçük bir şey.
Un petit truc.
Küçük bir şey.
Un petit.
Clive. Sana küçük bir şey verecektim.
J'ai quelque chose pour vous.
İç düzeneği böyleyse, küçük bir şey.
Dans un environnement comme ça, plutôt petit.
İyi fikir. Gerçi, aslında,... sana göstermek istediğim küçük bir şey var önce.
Mais avant, je dois vous montrer un petit quelque chose.
- Baban için küçük bir şey.
- Qu'est-ce que tu as là? - Un truc pour ton père.
Her ne kaldıysa küçük bir şey bile olsa, DNA için yeterli olabilir.
S'il en reste, c'est peu, mais il y en aura peut-être assez pour en extraire de l'ADN.
Bir de küçük bir şey yaptım.
Et je vous ai fait un petit quelque chose. - Tu plaisantes.
Sana küçük bir şey getirdim..
Je t'ai apporté un petit quelque chose.
- Nasıl oluyor da senin gibi küçük bir şey Ritchie gibi güçlü bir adamı kaçırabiliyor?
Comment une petite femme comme vous peut enlever Ritchie le baraqué?
Ama önce küçük bir şey yapmalısın.
Mais d'abord, une petite chose.
Tırnağımın içinde küçük bir şey var.
J'ai quelque chose sous l'ongle. Juste ici, sous...
Her şeyden önce. Karşımdakini tanımak için her zaman küçük bir şey veririm. Aman tanrım!
Pour commencer, j'aime offrir un petit cadeau pour faire connaissance.
Bu arada akşam yemeği için fırında küçük bir şey pişirdim.
À propos, je vous ai cuit une petite chose.
Senin için küçük bir şey.
Voilà pour vous.
Bir bedenden bahsetmedik Bay Miller. Küçük bir kasaba dedikodusundan ve ışık hızından hiçbir şey daha hızlı ilerleyemez.
Rien ne va plus vite que les ragots dans une petite ville.
Bir şey belirtmem gerekirse, o küçük kız arkadan Robby'e çok benziyordu.
Pour ma défense, cette petite ressemblait beaucoup à Robby de dos.
Bu arada tam olarak nasıl bir şey arıyoruz? Küçük bir kutu.
On cherche quoi exactement?
Eğer poşetlerinizin içine bakarsanız, bir kaç küçük şey bulacaksınız.
Regardez dans vos sacs, vous trouverez des choses.
Sorun şu, sen ölen babasını memnun etmeye çalışan adi küçük bir kızsın ve senden fazla bir şey beklememeliydim.
Tu es une traînée qui veut faire plaisir à son papa décédé. J'ai été trop naïf.
odamdaki küçük evi kim yaptı? İnanılmaz bir şey.
Tante Sadako, la petite maison qui est dans ma chambre, elle est magnifique...
Yaptıkları şey şu, küçük bir kamera alıp bir çubuğun ucuna takıyorlar...
Pour faire ça, ils prennent une petite caméra, - ils la mettent sur un tube...
Sonra, küçük bir detay araya girdi ve her şey mahvoldu.
Et là, un tout petit détail a fait surface,
Şey, biz sadece, şey- - Küçük bir bağımsız araştırmayı yürütüyoruz.
On fait juste une petite enquête indépendante.
"Küçük kelebek etkisi" diye bir şey yok.
{ \ pos ( 192,220 ) } { \ $ } Marcher sur un "petit papillon", ça n'existe pas.
NasıI oluyor da bu kadar küçük bir şey bu kadar ölümcül oluyor?
Comment un objet si petit peut être fatal?
Ve küçük bir an da olsa, soğukkanlı bir katil bile dürüst olabilir, eğer onu etkileyen bir şey olursa.
Et dans un moment infiniment court... même un tueur de sang-froid peut être sincère... voire même charmant.
Polis kayıtları, FBI ve internet gruplarını inceledim ama bir şey bulamadım. Sonra aklıma belki küçük yeşil dostlarımızı gören birilerinin bizimle irtibata geçmiş olduğu fikri geldi.
J'ai vérifié avec la police, le bureau local du FBI et des forums en ligne, et je ne trouve pas ce que je cherche, alors... je me suis dit que si quelqu'un voulait dire au monde qu'il a vu un petit homme vert,
Küçük bir odada yolu bulmak, bugün başımıza gelen en normal şey olabilir.
Alors trouver une route dans un placard c'est pas si bizarre que ça.
Pekala, küçük bir kaza yaptığında yapmak isteyeceğin şey bilgi alışverişidir.
Si tu as un petit accident, tu dois échanger des infos. - Puis...
Küçük bir kızken vahim bir haksızlığa tanık oldum, ama hiçbir şey yapmadım.
Quand j'étais jeune, j'ai été témoin d'une grave injustice, mais je n'ai rien dit.
Pekala, eğer romantik komedilerden bir şey öğrendim, o da şudur ki adamlar küçük bir çocuğa yardım ederse, eski karıları onlara tekrar aşık olur. Peki.
Ce que j'ai appris dans les comédies romantiques, c'est que la femme tombe amoureuse de son ex-mari après s'être lié d'amitié avec un enfant.
O zaman o küçük kolyendeki "T" nin yerine geçecek başka bir şey bulsan iyi edersin.
Alors, trouve un autre mot en T pour ton collier.
- Öyle bir şey demedim. Sadece o küçük kızlarla ilgili saplantılı düşüncelere kapıldığımda arka planda bizim ev değil, o ev oluyor.
Mes pensées obsédantes sur ces filles, c'est toujours là-bas.
Şu küçük tatlı şey.. .. evde ne tarafa döneceğini şaşırdı.. .. bir tarafta koridorun sonunda babam..
La pauvre petite, elle ne savait pas vers qui se tourner, avec mon père à un bout de la salle et mon oncle de l'autre.
Vogel'ın küçük saha gezisi o kapıyı kapattı gibi bir şey.
La petite expédition de Vogel a un peu contrarié mes plans.
Daha önce yapmadığımız bir şey yapmaya karar verdik. Şirket bize yemek vermeyi kestiğinden beri, Biz yemeklerimizi, küçük soğutuculu çantalara koyuyoruz.
Depuis que la compagnie ne nous nourrit plus, nos repas sont dans des sacs isothermes.
Ne istersen onu almana izin vereceğim ve bende aynı veya az daha küçük değerde bir şey alacağım.
Tu prendras ce que tu veux et je prendrai un truc moins cher.
Yaptığın keller için küçük düşürücü bir şey.
Dis-lui de se reprendre.
Büyütülecek şey buranın dini bir okul olmadığı. Ve burada "din ve devlet işlerinin ayrılması" denilen küçük bir olay var. Bu da sivil toplum olmanın temeli olur.
Nous sommes dans une école publique ce qui est le pilier de notre société moderne.
Tebrikler, tekrardan oyun kurucususun. Şu geçen haftada, birçok tatsız şey olduğunu biliyorum. Ama küçük ailemiz için bazı iyi haberlerle bir kutlama yapmak istiyorum.
tu es quarterback. mais je veux fêter une bonne nouvelle pour notre petite famille.
Küçük klişe bir şey.
Pas original.
Bir şey değil, küçük terbiyesiz İrlanda'lı piç.
Petit con d'Irlandais.
Puan sıralaması da bu hafta geliyor. Görünüşe göre East Dillon denilen bu küçük lise için bir çok şey değişecek gibi duruyor.
Le classement paraît cette semaine et beaucoup de choses vont changer pour le petit lycée d'East Dillon.
Ed, eğer o küçük kıza bir şey olursa...
Ed, si cette petite fille est blessée...
Bak, küçük kardeşine bir şey olmasını biz de istemeyiz.
Nous ne voulons pas qu'il lui arrive du mal.
Küçük bir ihtimal. Ama belki bunu yaparsam her şey çözülür.
Ça vaut ce que ça vaut, mais peut-être qu'en faisant ça, ça réglera tout.
Senin için de küçük bir şey, bebek. Hayır, hayır, hayır, hayır.
Voilà pour toi.
Saçında ve tırnaklarında bir halıya ait olabilecek küçük lifler bulduk,... ama karşılaştıracak bir şey olmadan bir işe yaramaz.
On a récupéré des petites fibres, pouvant provenir d'un tapis, de ses cheveux et de ses ongles, inutiles sans élément de comparaison.
Evet, ama bu, kıça batan küçük ahşap prizlerle kaplı... -... sandalyede oturmak gibi bir şey.
- Comme s'asseoir sur une chaise avec des petits casse-tête en bois qui rentrent dans les fesses.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]