English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Küçük bir çocuk

Küçük bir çocuk Çeviri Fransızca

1,200 parallel translation
Sen bir korkaksın, küçük bir çocuk!
Tu es d'une lâcheté, t'es qu'un sale gamin!
Küçük bir çocuk olmak ve eğlenmek için.
Pour rester enfant et m'amuser.
Burası küçük bir çocuk olduğun yer.
C'est ici que tu vivais quand t'étais môme?
Artık küçük bir çocuk değil.
C'est plus un petit garçon.
Küçük bir çocuk için oldukça büyük bir sorumluluk.
C'est drôlement lourd à porter pour un petit garçon.
Sadece normal, mutlu küçük bir çocuk olmak istiyor.
Il veut être un enfant normal, heureux.
Küçük bir çocuk.
C'est un petit garçon.
Scott, bu kadar küçük bir çocuk neden yuvaya verilir?
Scott, un gosse si petit en prison?
Evde küçük bir çocuk gibi yalnız bırakıldım.
C'est vrai. Je vais rester ici toute seule comme une gamine.
O küçük bir çocuk, Bernie.
C'est un enfant, Bernie.
O, küçük bir çocuk. Onları da küçük bebeklere dönüştürüyor...
Elles seront des poupées dont on arrache la tête.
Şu anda tek değer verdiğim, babasını kaybedeceğinden korkan küçük bir çocuk.
Ce qui m'inquiète en ce moment, c'est ce petit garçon qui est terrifié à l'idée de perdre son père.
Timothy büyük bir acı yaşayan küçük bir çocuk.
Timothée a beaucoup de peine.
Korkak küçük bir çocuk mu?
Un petit garçon.
Sen küçük bir çocuk musun?
Tu es un tout petit garçon, hein?
- # Sonra da küçük bir çocuk arabası
- Et enfin un petit landau...
Büyük adam bedeninde korkmuş küçük bir çocuk barındırmasını istemiyorum.
Je ne veux pas qu'il grandisse comme un enfant apeuré.
Belki, küçük bir çocuk gibi hapını alıp evine gitmen senin için en iyisidir.
Vaudrait mieux rentrer sagement chez vous.
- Küçük bir çocuk gibi.
Comme un petit garçon
Ben küçük bir çocuk değilim!
Je suis pas un mioche!
Bu hep, yerde küçük bir çocuk olup yukarı bakınca anne gibi büyük bir kuleyi görmeyle alakalı.
C'est parce que, vu d'en dessous, quand on est petit et craintif, la mère ressemble à une tour inviolable. Qu'y a-t-il en bas?
Hiç bacaklarında tel olan küçük bir çocuk görmediniz mi?
Vous n'avez jamais vu un enfant avec des armatures?
Küçük bir çocuk vardı... yaklaşık altı yaşında eskiden ülkemde çalıştığım bir evde.
C'est un petit garçon d'environ 6 ans, dans la maison où je travaillais là-bas.
Artık küçük bir çocuk değilsin.
Tu n'es plus un enfant.
Daha küçük bir çocuk.
C'est un enfant.
- Komik, küçük bir çocuk.
C'est une drôle de petite coquine
Küçük bir çocuk olarak, Okulda, Bulgar Çarı Ferdinand için şarkı söylerdik.
Quand j'étais petit, mon maître à l'école me faisait chanter pour le tsar bulgare Ferdinand.
Ben artık küçük bir çocuk değilim.
Je ne suis plus si petite que ça.
Artık küçük bir çocuk değilmiş, haydi ya.
"Plus si petite..."
ama diğer yandan... sanırım küçük bir çocuk o daha.
Mais à côté de ça... c'est encore un enfant.
Dışarı çıkmaya korkuyor. Küçük bir çocuk.
Il a peur de sortir, le nain de jardin.
" Küçük bir çocuk kaybolmuştur.
'Un jeune garçon a été perdu.
Bu adamın içinde küçük bir çocuk var.
Il y a un petit enfant caché dans cet homme.
Eminim öyledir. Küçük oyuncaklar çalan küçük bir çocuk. Fakat bir gün büyüyüp koca adam olduğunda stadyum çalar, ocakları yıkar.
Oui, pour l'instant, ce n'est qu'un petit garçon qui vole des jouets, mais un jour, ce sera un adulte qui volera des stades et des monuments.
Küçük bir çocuk olduğunuz zamanı hatırlayın, özellikler neydi? "Eğer birisi evimin önündeyse..."
Vous rappelez-vous les conditions requises?
Evet çocuklar size söz vermiştim, akşam yemeği yerine küçük bir süprize... ve işte karşınızda- - haylaz çocuk terbiye edicisi, harikalar diyarı kampımıza geri döndü...
Bien, je vous ai promis une surprise à la place du souper. La voilà. L'homme qui à partir d'une tannerie a créé un camp d'été féerique.
Bir çocuk çetesi vardı. 4, 5, 6 yaşlarında, hatta bazıları daha da küçük, umutsuzca hayatta kalmaya çabalayan...
Nous étions une bande d'enfants de quatre, cinq et six ans, et d'autres plus jeunes, essayant de survivre.
Nick adında küçük bir çocuk tarafından davet edildim.
Un petit garçon appelé Nick.
Bir sabah küçük çocuk uyandığında keserini eline almış.
le petit garçon se réveille, prend sa masse... - Qu'est-ce que vous allez faire avec ça?
Senin çocuk küçük bir şeytan.
Toi, tu as un vrai diable.
"Senin çocuk küçük bir şeytan."
"Un vrai diable."
Bir daha asla, plastik torbalarla oynama yoksa seni bağlar küçük çocuk canavarına veririm, anladın mı?
Si je te reprends à jouer avec un sac plastique, je te donnerai à l'ogre pour qu'il te mange.
İşte. Küçük tatlı bir çocuk olduğum zamandan kalan el izlerim.
C'est l'empreinte de mes mains quand j'étais tout mini.
Kafamda bir kaç çok küçük konu var. Bunlardan biri de o seni bulmadan önce bu katili bulmak. Bu yüzden sakin ol, ve aşkı yüzünden deliye dönmüş çocuk gibi davranmayı kes.
j'ai une ou deux choses mineures en tête, dont trouver ce tueur avant qu'il ne te trouve, alors calme-toi et arrête d'agir comme une adolescente transie d'amour.
Çocuk bir cinayete karışmışsa özel küçük boy bir elektrikli sandalye var.
Et si un môme est mouillé dans un meurtre... ils ont une petite... chaise électrique pour enfant.
# Bir zamanlar tahtadan bir çocuktum Küçük bir tahtadan çocuk #
"J'étais une marionnette en bois..."
"bir daha seni hiç kaybetmeyeceğim demiş, küçük çocuk..." "... o kadar sevinmiş ki, mutlunun ıslak, küçük... " "... burnunu öpmüş. "
'Je ne te laisserai jamais plus te perdre', dit le garçonnet en larmes... qui était si heureux... qu'il embrassa Heureux... sur son petit museau humide.
Küçük bir adam veya çocuk çağırdık mı veya küçük kedi, köpek?
Dit-on d'un homme petit que c'est un garçon ou d'un petit chien un chat?
Eğer herhangi bir zamanda, küçük bir uçağa binersen ve fırtına varsa, sakın "çocuk oyuncağı" deme.
Dans un petit avion, avec un orage dehors, je dis pas : "C'est du gâteau, on sera arrivés dans une heure."
Küçük iyi bir çocuk gibi.
Comme un bon toutou.
Ama şu an o sadece küçük, çıplak, şişko bir çocuk.
Mais maintenant, c'est juste un gros petit gars tout nu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]