Merak ettim de Çeviri Fransızca
989 parallel translation
Git hadi, çok merak ettim de!
Dites que je suis trop curieuse!
Merak ettim de, içeride iş görüşeceğine gelmiş burada oturuyorsun.
On dirait que vous assistez à une avant-première.
- Merak ettim de... - Hemen gidin. - Dinleyin...
J'étais étonné de ne pas vous voir...
Merak ettim de, acaba onunla görüşmenin bir yolu var mıdır?
Comment puis-je le rencontrer?
Hâlâ aynı hâlde misin, merak ettim de.
Je vérifiais que vous étiez toujours la même.
- Hayır, merak ettim de.
- Non, simple curiosité.
Merak ettim de... Şu mısır suyundan kalmış mıdır?
Tu crois qu'il reste un peu de ce tord-boyaux?
Merak ettim de- -
Je me demandais...
Henry, merak ettim de, acaba biraz daha...
Je me demandais, Henry, si tu pouvais...
Alınmadım. Neden sorduğunuzu merak ettim de.
– Ce n'est pas grave.
Aradığım yer olup olmadığını merak ettim de.
Je me demandais si c'était Ia même.
Sadece merak ettim de. Ben de bilmiyorum.
Je me le demandais, mais je ne sais pas.
Merak ettim de biraz daha oturup konuşabilir miyiz?
Je me demandais si je pouvais rester discuter un peu plus longtemps.
Merak ettim de, aceleniz yoksa, bir masaj alabilir miyim?
Dis... Si tu n'es pas pressé, veux-tu me masser un peu?
Acaba gelecek yaza balayına çıkabilir miyiz diye merak ettim.
Pour savoir quand. nous ferons notre voyage de noces... officiellement.
Ben de merak ettim.
- Moi aussi.
- Ben de onu merak ettim.
- Je me posais la même question.
Böyle bir durumda ne yapacaginizi merak ettim.
Et j'étais curieux de voir votre réaction.
Merak ettim... gidip bir bakayım dedim.
Des bruits de pas étouffés qui m'impressionnaient. Alors je suis monté.
Işıkları açık görünce hasta mı var diye merak ettim.
J'ai vu de la lumière...
Pardon ~ ben Belgrad'ın yabancısıyım, Almanya'da bezik oynamıştım burada da ayni şekilde mi oynanıyor, merak ettim.
Oh, excusez-moi Je suis étranger à Belgrade, mais j'ai joué au bésigue en Allemagne, et je me demande si vous y jouez de la même façon dans ce pays.
- Hiç, merak ettim de. Kullanırım tabii.
Tu sais bien que oui.
Yarın gece bu olayı onlara anlattığımda yüzlerinin halini.. O büyüleyici genç hanımın kendisiyle oturdum, muhabbet ettim ve içki içtim. ... merak ediyorum.
Je pense à leurs têtes quand je leur raconterai... que j'ai bu en compagnie de la charmante dame.
bunu niye muhafaza ettiğinizi merak ettim.
Je me demande si vous avez gardé cela parce que je l'ai écrit ou à cause de cette image d'une corde au nœud coulant.
Kendisi tatile çıkarken bana da izin verdi geçen hafta ondan haber alamayınca merak ettim.
Il m'a laissée partir en vacances en même temps que lui. J'étais inquiète d'être sans nouvelles de lui la semaine dernière.
Arabamla Batı'ya doğru gidiyordum... öylesine merak ettim sadece.
Je roulais vers l'ouest en voiture et J'ai été pris de curiosité, c'est tout.
Ama sen "herkese söyleyeceğim" dedin, sanki önceden söylememişsin de şimdi söylüyorsun gibi. Bu yüzden merak ettim.
Mais tu parles de l'annoncer comme si tu ne l'avais jamais fait.
Ben de kim kimi takip ediyordur diye merak ettim şimdi.
- Un petit bail. Je me demande bien qui file qui...
Tepedeki şu harabe çiftliği çok merak ettim.
À propos de ce vieux ranch, là-bas.
Merak ettim, onun şu bölgesini büyütebilir misin?
Je me demandais... si vous pouviez agrandir cette partie de l'image.
Hayır, sağ ol. Sadece merak ettim.
Juste de la curiosité.
Ama çok ani bir karar verdiniz. Ben de merak ettim.
Votre décision si soudaine... m'a beaucoup intrigué.
Ben seyir defteri tutmam, ve açıkçası, dev mürekkep balığıyla ilgili yazdıklarınızı merak ettim, özellikle de kurtarılmam kısmını.
Je n'ai pas de livre de bord, j'étais curieux de lire votre récit sur le poulpe géant, en particulier, mon sauvetage in extremis.
Umurumda değil ya, sadece merak ettim.
Je m'en fous de toute façon. Je me demande juste.
Seni bekledim, senin de beni özleyip özlemediğini merak ettim.
J'ai attendu en me demandant... si je vous manquais autant que vous me manquiez.
- Merak ettim de, biraz yiyeceğiniz varsa, efendim..
Je me demandais si vous aviez à manger.
Sadece teğmenin... diğer insanlara karşı silah kullanmaya ne kadar alışmış olduğunu merak ettim.
Je veux déterminer dans quelle mesure le lieutenant a pris l'habitude de se servir d'une arme contre d'autres créatures.
Bunu diyorum, efendim. Savaş hatırası mı diye merak ettim.
- Un souvenir de guerre?
Dağ, rüzgar ve yağmurla aşınana kadar kaç bin yıl geçmesi gerekeceğini merak ederek dua ettim.
Je me demandai combien de siècles s'écouleraient... avant que la montagne dont j'étais prisonnier ne s'effrite.
- Ben de merak ettim.
- Je me le demande. Bon.
Seni çok seviyorum ve merak ettim sen, en az Sharon'ı sevdiğin kadar beni de sevebilir misin, lütfen?
- De Monterey, en Californie. - C'est chouette.
Sen bu konuyu hiç açmayınca ben de merak ettim.
Qu'est-ce que je peux faire?
Neden? Sadece merak ettim. Dün akşam biri bana telefon etti de.
- Hier soir, j'ai eu un coup de fil... de Jim Durgs, un indicateur.
Sen de katılmak ister misin diye merak ettim.
Tu aimerais venir?
Ben de merak ettim.
Je m'inquiétais.
- Kızı merak ettim doğrusu.
- Il faut que je voie de quoi elle a l'air.
Jerry, çok merak ettim.
J'ai hâte de voir ce que c'est.
Sen de dene. Bakayım, merak ettim. Cary Grant gibi yürü.
Vas-y, Doc, fais-moi la démarche, à la Cary Grant.
Bu zırvalamalar hakkında bir yorumunuz var mı, merak ettim.
Que pensez-vous de l'allocution?
Dolayısıyla nasıl ve ne zaman oldunuz merak ettim.
Je suis curieux de savoir comment et quand vous l'êtes devenu.
Örneğin Charles Calvin'i merak ettim ; niye pencereden atladığını da!
Je me pose des questions sur Charles Calvin, par exemple, et sur la raison de sa chute.