English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Nasıl bildin

Nasıl bildin Çeviri Fransızca

994 parallel translation
Söyle ; bunu nasıl bildin?
Comment vous avez deviné?
- Nasıl bildin? - Ben de askerdim.
Moi aussi.
- Nasıl bildin?
- Comment l'as-tu su?
- Nasıl bildin?
- Comment le savez-vous?
Nick, nerede arayacağını nasıl bildin?
Comment le saviez-vous?
Allah aşkına nasıl bildin orada beklediğini?
Comment avez-vous conclu à cela?
- Uzmanıyım, nasıl bildin?
- Un expert. Comment avez-vous deviné?
- Bunu nasıl bildin?
Vous le saviez?
- Nasıl bildin, Louis?
- Comment faites-vous?
Vaz geçtiğimi nasıl bildin?
Comment le savez-vous?
Burada olduğumu nasıl bildin?
- Comment as-tu su où j'étais?
Evet. Nasıl bildin?
Comment le sais-tu?
O yolda olacağımı nasıl bildin?
Comment m'avez-vous trouvé?
- Joe da öyle dedi. Nasıl bildin?
- C'est ce qu'a dit Joe.
- Nasıl bildin?
- Il dort!
- Nasıl bildin? - Sence nasıl?
- Comment tu l'as su?
Evrak çantasının bende olduğunu nasıl bildin?
Comment as-tu su pour la serviette?
Bunu nasıl bildin...
J'en sais un petit peu.
Adımı nasıl bildin?
- Comment vous connaissez mon nom?
Nasıl bildin?
Qui te l'a dit?
Adımı nasıl bildin?
Comment connaissez-vous mon nom?
- Nasıl bildin?
- Comment vous savez?
Jim, kaleyi nasıl bildin?
Comment avez-vous su pour le fort?
doğru, evet. nasıl bildin?
Oui, mais comment le savez-vous?
- Nasıl bildin?
- Où l'avez-vous appris?
İhtiyar tilkinin altını öbür arabayla sevkettiğini nasıl bildin?
Que "Dents longues" transférerait l'or dans le chariot?
- Burada olduğumu nasıl bildin?
- Comment savais-tu que j'étais là?
- Beni nerede bulacağını nasıl bildin?
- Comment êtes-vous venue?
- Nasıl bildin?
- À quoi le vois-tu?
Nasıl bildin, Georgie? Söyle bana, nasıl buldun?
Comment le savez-vous, comment avez-vous découvert?
- Peki, bunu nasıl bildin, katil?
- Vous avez trouvé ça tout seul, terreur?
Burada olduğumu nasıl bildin?
Comment savais-tu que j'étais ici?
Nasıl bildin?
Comment tu as su?
Doğru. Nasıl bildin?
Comment as-tu deviné?
Nasıl bildin, babalık?
- Comment le savais-tu? - Une coïncidence.
Alan, "iyisiniz" derken neyi kastettin? Nasıl bildin?
Tu sais ce qui est arrivé?
Bunu nasıl bildin? Nerden biliyorsun?
Comment le savez-vous?
- Bunu nasıl bildin?
- Comment tu le sais?
Takma adımın Nell olduğunu nasıl bildin?
Mais comment connaissez-vous mon surnom?
Yeni kıyafetler getirdiğimi nasıl bildin?
Mes nouveaux vêtements...?
Söylesene değerli engereğim.. ... senin de şikayet ettiğin üzere sana bir şey anlatmadığım halde buraya geldiğini nasıl bildin?
Dis-moi, ma précieuse vipère, comment savais-tu qu'il venait, puisque, comme tu l'as dit avec tant d'irritation, je ne te dis jamais rien?
Gerçekten o olduğunu nasıl bildin?
Et comment pouvez-vous être certain qu'il s'agissait bien de lui?
Elimin kesildiğini nasıl bildin Paul?
Comment savais-tu que je m'étais coupée?
Nasıl bildin?
Comment le savais-tu?
- Nasıl bildin?
Comment tu le sais?
- Ben olduğumu nasıl bildin?
- Comment sais-tu que c'est moi?
Nasıl bildin?
Comment le savez-vous?
Dolokov'un yerine mi? Evet. Nasıl bildin?
Comment le sais-tu?
Evet, nasıl bildin?
En effet!
Peki yerini nasıl bildin?
Comment, alors?
- Burada olduğumu nasıl... -... bildin?
- Comment tu savais?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]