English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Ne demek yani

Ne demek yani Çeviri Fransızca

1,079 parallel translation
- Ne demek yani bu?
- Que veut-il, alors?
Ne demek yani artık seni tanımıyor muyum?
Quoi? Je ne te connais plus?
Ne demek yani, beyaz değil miyim?
Comment ça, je ne suis pas blanc?
- Ne demek yani?
- Qu'est-ce que tu veux dire?
Ne demek yani?
Comment ça?
- Ne demek yani?
Mais oui, pourquoi?
- Çok değil, belki. - Ne demek yani?
- Plus longtemps.
Sence bu ne demek, Watson? Yani bu bir...
Que pensez-vous de tout cela, Watson?
Yani demek istediğim bir hırsızı tutuklarsam ve masum çıkarsa ve bana bir milyon dolarlık dava açarsa ne olur?
Ce que je veux dire, c'est : Si j'arrête un voleur... qui s'avère être innocent et me poursuit par la suite... pour un million de dollars, qu'est-ce qui se passe?
Yani ne demek istiyorsun?
Comment ça, rien d'extra?
Yani boşum demek.
Ça veut juste dire que je ne suis pas pris.
Yani en çok demek istiyorsun herhalde! Ne kadar sürdüğü kimin umurunda?
Non, il vaut mieux prendre son temps.
- Ne demek yani?
- Quoi?
Ne demek "yani"?
- Alors?
Aradığımı ona söyleme. Yani, beni aradığını söyleme demek istemiştim.
Ne lui dis pas que je t'ai appelé...
Benimle dövüşmeyecekmiş, ne demek bu yani, seni sikik?
Qu'est-ce que ça veut dire, tu vas pas te battre avec moi, espèce d'enculé?
- Ne demek istiyorsun, nasıl sadece sana öyle bir baktı yani?
- Qu'est-ce que tu veux dire? - Je ne sais pas.
Yemek için küçük bir ısırığa ne dersiniz? Yani... Demek istediğimi anladınız.
On mange un morceau?
- Bu ne demek oluyor yani?
- ça va mal pour moi, et alors?
Yani... Ne demek istedin?
Et alors?
Yani, ölüm ne demek?
Non... la mort... qu'est-ce que c'est?
Neden? Yani demek istedim ki, seni farklı kılan ne?
Pourquoi es-tu si différente des autres?
Yani, tahmin ediyorum ki, ben olsam bilmem, demek istediğim...
Bien, je suis sûr que je ne saurais pas...
Yani, demek istediğim Lula'nın... ne de olsa yakında karnı burnunda filan.
Ben, je veux dire, comme Lula... a un polichinelle dans le tiroir...
Yani kendi konuşan şempanze tarzında demek istediğin Heather'ın benden gerçekten hoşlanmadığı mı?
Ce que tu veux dire, à ta façon quelque peu simiesque, c'est qu'elle ne m'aime pas?
Yani demek istediğim neye ihtiyacın olacağını bilemezsin.
Ce que je veux dire c'est, Tu ne sais jamais quand tu as besoin de quelque chose, et je serais pas là pour vous l'apporter.
Yani bana şunu mu demek istiyorsunuz? Bir şey olursa, hastalanırlarsa, onları göremeyeceğim, öyle mi?
Vous me dites... que si mes parents tombent malades, je ne peux pas les voir?
- Ne demek nasıl yani?
"Comment"..?
Yani artık dışarıda takılmıyor mu demek istiyorsun?
Il ne va plus voir d'autres personnes?
Demek istediğim, tamamen farklı filmler ama biz hiç izleyemeyeceğiz... çünkü, yani, biz bir bakıma bu gerçeklik sınırı tipi şeyde kapana kısıldık.
Ça ferait des films différents, qu'on ne verra jamais, parce que, tu sais, on est piégés dans notre propre réalité. Il n'y en a qu'une.
Ne demek, yani?
Comment ça?
- Bu nerdeyse bir hafta demek! - Ne yani, Havai'ye iki gün içinde gidip dönmemizi mi bekliyorsun?
Tu crois qu'on va faire un aller-retour à Hawaii en 2 jours?
- Ben senin fişini çekmem. - Ne demek istiyorsun yani? - Ne?
Ne te mets pas en travers de son chemin, c'est une machine à nettoyer.
Yani demek istiyorsun ki, o bana ne istediğini söyleyecek ve ben yapacağım?
Alors il fera ce qu'il veut et je devrai obéir?
şey, bilmek istediği şey, yani demek istediğin... ah, yani tam olarak sorduğun, onun benim için ne hissettiği. demek istediğim, ben, bana çok yakın bir şeyi kaybettim, ve bununla ilgili onun nasıl hissettiğini bilmek istiyorum.
J'ai perdu quelque chose qui était très près de moi et je veux savoir ce qu'il éprouve.
şu kgb şeyinin nasıl yapıldığını biliyor. o da ne demek? yani pasaportunu kontrol etmek.
Il imite les agents du KGB qui vérifient les passeports.
Yani ne demek istiyorsun?
Qu'est-ce que vous me dite? Il n'y a pas de Dieu, mais il y a vous?
- Ne olmuş yani? Ne? Ne demek ne olmuş?
Qu'est-ce que ça peut faire?
Yani diyebilirim ki, ne demek istediğinizi az da olsa anlayabiliyorum.
Je comprends donc ce que vous voulez dire.
Demek Carl bir kaç dakika daha bekleyemez yani.
Karl ne peut pas attendre quelques minutes?
- Yani ne demek istiyorsun?
Qu'en conclus-tu?
Ne yani? Ne demek oluyor bu?
Ce qui veut dire?
Demek istiyorsun ki Bayan Ackerman a geldiğim gün... yani sesimi tanıdığın gün... içki içmiyordun?
Vous prétendez que quand on s'est vues chez Mme Ackerman, le jour où vous dites avoir reconnu ma voix, vous ne buviez pas?
Yani demek istediğim, bu kızı yakalayıp, tutup onunla birlikte olmak istemiyor musun?
Ça ne t'excite pas? Je veux dire, tu n'as pas envie de prendre cette fille et, genre, de la choper et de la sauter?
Yani, ne demek istediğini anlamıyorum.
De quoi parles-tu?
Yani ne demek istiyorsun?
Sinon quoi?
Tam olarak ne demek istiyorsun yani?
Et ça veut dire...?
Yani demek istediğim, benim burada ne işim var?
Quelle galère!
Onu demek istememiştim yani o anlamda.
Je ne voulais pas dire... ce que j'ai l'air de dire.
- Çok sağlam tekneydi, Angus yaptı, batmamıştır baba ne yani onu bulamama ihtimalidemi var bunumu demek istiyorsun?
Un bon bateau. Angus l'a construit. Il est possible qu'on ne le voie pas?
Yani ne biliyim Mary gibi, Bakire Meryem mesela... Angel yada Linda, İspanyolcada güzel demek... Ama sahte adım Motor Judy.
Mon vrai prénom est Leslie, mais j'aime utiliser des prénoms, qui ont une signification comme Marie... pour la Vierge Marie, ou Ange, ou Linda, qui sonnent mieux en Espagnol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]