Ne yani Çeviri Fransızca
36,347 parallel translation
Ne yani, sen de mi bana güvenmiyorsun?
Tu ne te fies pas à moi non plus?
Ne yani, yardım almak için o kadar yolu yürümemi beklemiyorsun herhalde?
Quoi, tu me voyais marcher tout le chemin pour ramener de l'aide?
Ne yani, şimdi de bütün geleceğimi çöpe mi atayım?
Et donc, je devrais juste foutre mon avenir en l'air?
Ne yani, bu kadar mı?
C'est tout?
- Ne yani, mafya gibi mi?
- La mafia?
Ne yani, senin için burada daha kolay olacağını mı düşünüyorsun?
Quoi, tu penses que ça ira mieux pour toi ici?
Ne yani?
Alors quoi?
Ne yani buna mı denk geldin?
Tu es tombé dessus?
Yani programa gelemiyor öyle mi?
Est-ce que ça veut dire qu'il ne vient pas alors?
Yani o da mı gelemiyor?
Est-ce que ça veut dire qu'il ne vient pas non plus?
Durmayacaksınız yani?
Donc, vous ne comptez pas vous arrêtez?
Yani, ne yapmak istiyorsun?
Je veux dire... que voulez vous faire?
Yani profosyonel olarak ne yapıyorsun?
Je voulais dire professionnellement, ce que vous faites...
Yani, ne yapabilirler ki?
Que vont-ils en faire?
Yani bu olay bana göre vücudun kalanı iptal olduğunda dahi beynin bir kısmının uyanık kaldığını ve etrafının farkında olduğunu gösteriyor.
Je ne sais pas... que même quand le corps s'éteint, une partie du cerveau reste en éveil, et sait tout ce qu'il se passe.
Yani artık gece boyunca içki servisimiz olmayacak.
Alors, on ne servira plus de verres.
Yani ne olmuş?
Et c'était qui pour elle?
Yani hayır, kesinlikle iyi değilim.
Alors non, ça ne va pas.
Yani Kate'i gördüğümde, öylece izin veremezdim O'nun...
Alors quand j'ai vu Kate, je ne pouvais pas la laisser...
Benim çocuk olmadığımı... ve senin oğlum olmadığım çok açık, yani bana evlat deme.
Tu peux voir que je ne suis pas un enfant, et je ne suis pas ton fils, donc ne m'appelle pas "garçon".
Hey, üçüzler, annenizi ne kadar çok sevdiğimi biliyor musunuz? Yani, hiç bir fikriniz
Hé, la bande de trois... vous savez combien j'aime votre mère?
Yani, eskiden olduğu gibi rüzgardan hızlı koşmamı benden bekleyemezsin, ama tıbbi yeteneklerim hala yerli yerinde.
Je ne cours pas aussi vite qu'avant, mais j'ai toutes mes facultés.
Şimdiyse, ne zaman bir pizza görsem, yani, bütün pizzayı yemek istiyorum.
Maintenant, quand je vois une pizza, je me sens obligée de la manger en entier!
Evden taşındım diye sizin için öldüm mü yani? Benimle ilişkinizi kestiniz mi? Riggs'e çıkma teklif ettim.
J'essaye de ne pas rendre les choses bizarres au boulot, et tu viens de dire que ça ne l'était pas, donc voilà.
Cevapları çalmıyorum yani.
Alors je ne vole pas de corrigés.
Tamam, bunu kimseye söylememelisin. Yani lütfen sırrımı etrafa patlatma. Ama Darlington kanunsuzu hakkında bir makale üzerine çalışıyorum.
Je ne suis pas censé en parler, alors s'il te plaît ne le répète pas, mais j'écris un article sur le justicier de Darlingotn.
Yani, ne, iki kişilik paslaşma mı?
Alors ces deux mecs travailleraient ensemble?
- Ne olmuş yani?
- Et alors?
Yani gece kalmak istiyorsan bunu bitirdiğimizde, iyi olabilir.
Alors si tu veux rester après qu'on ait mangé, ça ne me dérange pas.
Yani, buna inanamazsın.
Tu ne me croirais pas.
Yani, bir zanlı sayılmıyor muyum?
Je ne suis suspecté de rien?
Yani hatırlamıyorsak olmamıştır.
Si on ne s'en souvient pas, ça n'est pas arrivé.
Yani ölmesi gerekmeyen biri.
Enfin, personne qui ne doit pas mourir.
Evet, yani, o zaman bilmeniz gerektiğini düşünmedik.
Oui, à l'époque, on ne pensait pas vous le dire.
Yani, neden daha çok destek birimi yollamadılar?
Pourquoi ils ne vous ont pas envoyé plus de renforts?
Yani tekrar yapmamayı dilediğin şeyler yok mu?
Y'a pas des choses que tu ne voudrais plus jamais faire?
Yani, iz bırakıyorsun.
Oui, tu ne laisses pas indifférent.
Yani, "Yargıç Judy'nin annesine benzediğimi"
Vous ne pensez pas que, je cite :
Yani ben bilmiyordum.
tout du moins, je ne savais pas qui était Dominique Crenn il y a trois ans.
Yani, "Ne sanıyordun ki?"
C'est genre : "Hey, je veux dire, à quoi tu pensais?"
Yani düşündüğün zaman, bu mantıksız bir yükseltme ve ne anlamı var, değil mi?
Quand on y pense, c'est un ajustement peu pratique. Et quel est le but?
Şey... Yani, asıl soru ; neden hala anlatmadın?
La question est, pourquoi ne l'as-tu pas fait?
Yani, çürüyen bir ceset olmazsa, tabii.
Avant qu'elle ne devienne un cadavre en décomposition.
Yani, bu yüzden onları bir daha asla öldürmeye çalışmayacağından emin olmalıyım.
Ce qui veut dire que je dois m'assurer que tu ne tenteras plus jamais de les tuer. Pourquoi?
Yani, kardeşimi geri alacağımı söylediğinde Regina'dan bahsetmiyordun, değil mi?
Quand tu as dit que je retrouverais ma sœur... tu ne voulais pas dire Regina, pas vrai?
Yani şu Zamanın Arka Deliği'nden başka bir şey fırlamayacak mı?
Que rien d'autre ne va sortir de ce trou temporel?
Yani daha önceki gibi kör ve aptalız.
Donc on est toujours aussi aveugles et stupides qu'on ne l'étais avant.
Yani bu kayıp kazara olmamış.
Donc les pertes ne sont pas des accidents.
Yani, bunu kimse tahmin edemez.
Enfin, personne ne peut prédire ça.
Yani hiç ben almamışsam ve orada değilse kalan tek ihtimal...
Donc si je ne l'ai jamais eu et qu'il n'est pas là, la seule autre possibilité...
Hayır, yani hiçbir şey olmadı.
Il ne s'est rien passé!
yani 12090
yanında 38
yanımda 72
yanımda kal 49
yanılmışım 190
yanılıyorsun 708
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanıma gel 79
yanındaki kim 31
yanında 38
yanımda 72
yanımda kal 49
yanılmışım 190
yanılıyorsun 708
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanıma gel 79
yanındaki kim 31
yanıyor 120
yanıyorsun 21
yanılmıyorsam 96
yani o 46
yanıldım 24
yanılıyorsunuz 182
yanıldın 34
yanılıyor 29
yanında olacağım 35
yanıyorum 101
yanıyorsun 21
yanılmıyorsam 96
yani o 46
yanıldım 24
yanılıyorsunuz 182
yanıldın 34
yanılıyor 29
yanında olacağım 35
yanıyorum 101
yani ben 120
yanılmıyorum 35
yanına geliyorum 25
yani biz 33
yanılıyorlar 22
yanında mı 21
yanılıyor muyum 134
yanıt yok 52
yanımdasın 16
yani bu 55
yanılmıyorum 35
yanına geliyorum 25
yani biz 33
yanılıyorlar 22
yanında mı 21
yanılıyor muyum 134
yanıt yok 52
yanımdasın 16
yani bu 55