Ne yazık ki Çeviri Fransızca
7,164 parallel translation
- Güzel ama ne yazık ki kuzeyde halletmem gereken işler var.
Mais malheureusement, j'ai des affaires à régler dans le nord.
Ne yazık ki bir daha asla eski moduna dönmeyebilir.
Malheureusement, il risque de ne plus jamais être comme avant.
... kansere yakalanmış bir arkadaşından yani ne yazık ki yanlış yoldasın arkadaşım.
Je suis dans un état second! ... tu te trompes lourdement.
Şef, ne yazık ki Dilip'te artık şehit oldu!
Dilip est aussi devenu martyre, chef!
Ve ne yazık ki, halk mantıkla yargı hüküm vermez.
Et le grand public ne fonctionne pas selon la logique.
Ne yazık ki zavallı ülkemiz korkuyor adeta kendini tanımaktan.
Hélas, pauvre patrie, Elle a presque peur de se reconnaître.
Ne yazık ki bu şartlar altında sizi konseye teslim etmekle yükümlüyüm.
Malheureusement, compte tenu des circonstances Je suis obligé de vous remettre au conseil.
Ama ne yazık ki, bize sadece bir şöför lazım.
Mais il nous faut un seul chauffeur.
Ne yazık... ne yazık ki kocanız boğulmuş.
Je crains fort... que votre mari ne se soit noyé.
Ne yazık ki, efendim. O terimin öyle kullanıldığını hiç duymadım.
J'ai été troublée par le mot "tirer".
Ve ne yazık ki, bunu yapmak zorundayım.
Et malheureusement, je vais devoir faire ça.
Selam, burası, Mitchell rezidansı... ne yazık ki şu an size cevap veremeyecek kadar meşgulüz... bip sesinden sonra mesaj bırakın, sizi daha sonra arayalım.
- Moi aussi. Vous êtes bien chez les Mitchell, on ne peut pas prendre votre appel,
Burası, Mitchell rezidansı... ne yazık ki şu an size cevap veremeyecek kadar meşgulüz... bip sesinden sonra mesaj bırakın, sizi daha sonra arayalım.
Vous êtes bien chez les Mitchell, on ne peut pas prendre votre appel , mais laissez-nous un message et on vous rappellera.
Ne yazık ki, beni duyamıyordu...
Mais elle ne pouvait... elle ne pouvait pas m'entendre.
Ne yazık ki Kral'ın metresi olduğu da söylendi.
Malheureusement on disait aussi qu'elle était la maîtresse du roi.
Ne yazık ki ben de aldım.
Malheureusement... Moi aussi.
Ne yazık ki Frank'le son hafta sonumuz olduğu için burada kalmam gerekecek.
Mais c'est dommage de ne pas être là pour mon dernier week-end avec Frank.
Ne yazık ki, diğer büyük perakendeciler gibi, bu film için röportaj vermeyi reddettiler.
Malheureusement, comme tous les autres grands distributeurs, ils ont décliné les demandes d'interview pour ce film.
Ama buraya algıladıklarım için geldiysen ne yazık ki ben artık öyle şeyler yapmıyorum.
Mais si vous êtes intéressé par une session... malheureusement je ne fais pas ces emplois.
Hayır, ne yazık ki o çılgın insanlar ailem.
Aucun d'eux ne fait partie de ta famille?
Ne yazık ki...
Malheureusement...
Bu konuda çok ciddi görünüyor. Ne yazık ki.
C'est un sujet assez sérieux.
Bekleyen bir göğüs ağrısı olan bir hasta var ve ne yazık ki, yatağımız yok.
J'ai une douleur de poitrine en attente, mais pas de lit.
Ama ne yazık ki, hiç inanmıyorum.
Et garçon, garçon... je n'y crois pas.
Ne yazık ki büromuz şu an boyanıyor ve ortalık darmadağın bir halde.
Hélas, on fait repeindre nos bureaux et l'odeur est intenable.
Ne yazık ki homoseksüel mi yoksa heteroseksüel mi olarak kaydolmak istediğinize şimdi karar vermek zorundasınız.
J'ai bien peur que vous deviez choisir maintenant entre... homosexuelle et hétérosexuelle.
Ne yazık ki çok iyi tanıdığım bir adamın yetkisi altındaki yer!
La province d'un homme que je connais malheureusement que trop bien.
Ne yazık ki hizmetçilerim savaşçılıklarına göre değil de güzelliklerine göre seçildiler.
Hélas, je choisis mes serviteurs pour leur beauté, pas pour leur combattivité.
Evet. Baştan çıkaran o şeytanî kadınla evleneceğini sanıyorsan ne yazık ki çok yanılırsın! Bugün kaleden gidiyorsun.
Oui, et si tu crois que tu vas épouser cette vile tentatrice, tu te trompes gravement, bien tristement.
- Ne yazık ki öyle. - Evet.
Oui, malheureusement.
Ne yazık ki başarısız olduk.
Malheureusement, nous avons échoués.
- Fakat ne yazık ki gecenin sonunda... - Tamam, harika. Pekâlâ.
Mais, malheureusement, à la fin de la nuit, mesdames...
Tamam ama ne yazık ki mali taahhüdümün çok küçük bir kısmını sana verdim.
Par chance, je ne vous ai donné qu'une petite partie de mon apport financier.
Ne yazık ki, okul harcının tamamı ödenene kadar Molly sınıfa geri gelemez.
Nous n'accepterons plus Molly, tant que les frais seront impayés.
Brad'le ben o kadar şanslı değiliz ne yazık ki.
Brad et moi n'avons pas été si béni.
Ne yazık ki cevabım hayır.
Je regrette, mais ma réponse est non.
Ve ne yazık ki birçok gay arkadaşım hâlâ evlenemiyor.
Hélas, beaucoup de gays ne peuvent toujours pas se marier.
Herkese meydan okuyan rockçı gibi giyiniyor kendisini okul aile birliğindeki annelerden üstün görüyor ama ne yazık ki, kendisi iki kere George W. Bush'a oy verdi.
Typique! Elle prétend être une rockeuse branchée, plus cool que les autres mamans à l'école, alors qu'elle a voté pour Bush deux fois.
Üzgünüm, ne yazık ki mükemmel bir sistem yok.
Malheureusement, ce n'est pas un système parfait.
Ne yazık ki kardeşim kralı bekletiyor Olyvar.
J'ai peur que mon frère ne fasse attendre le roi, Olyvar.
Ne yazık ki, tahliye sırasında astronot Mark Watney'e enkaz çarpmış ve ölmüştür.
DERNIÈRE HEURE LES ASTRONAUTES DU ARES lll RENTRENT Malheureusement, pendant l'évacuation, l'astronaute Mark Watney a été frappé par des débris et tué.
Şu anda bu sorunu çözmek istiyorum ama ne yazık ki, taşaklarım içine kaçtı. Yapamayacağım.
j'adorerais résoudre ce problème en ce moment, mais malheureusement, je me les gèle.
Ama ne yazık ki Kumandan Lewis'in bütün disko müzikleri hayatta kaldı.
"mais malheureusement, la musique disco de la commandante Lewis a survécu."
Ama ne yazık ki Kumandan Lewis'in bütün disko müzikleri hayatta kaldı.
"Mais malheureusement, la musique disco de la commandante Lewis a survécu."
Ne yazık ki, her şey gelip geçicidir.
Hélas, tout a une fin.
Ama ne yazık ki hikayenin sonuna geldik.
Mais malheureusement, ton histoire touche à sa fin.
Ne yazık ki dövmelerimi sildirmek beklediğimden uzun sürüyor.
Hélas, mon détatouage est plus long que prévu.
Ne yazık ki dövmelerimi sildirmek beklediğimden uzun sürüyor.
Mais mes tatouages sont longs à enlever.
Öyleyse ne yazık ki ona yardımcı olamayacağım.
Dans ce cas je regrette ne pas pouvoir l'aider.
Hayır. Ne yazık ki bu toplantıyla alakalı formaliteler bellidir. Şimdilik bir şeyleri değiştirmek istemiyorum.
Mais c'est le protocole, et je ne veux pas tout changer...
Ne yazık ki Kont Odo, ben dedem gibi değilim.
Hélas pour vous, comte Eudes, je ne suis pas comme lui.
ne yazık ki öyle 24
ne yazık ki hayır 36
ne yazık ki yok 16
ne yazık 321
yazık ki 31
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
kısa 87
ne yazık ki hayır 36
ne yazık ki yok 16
ne yazık 321
yazık ki 31
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
kısa 87