English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / O zamanlar

O zamanlar Çeviri Fransızca

5,681 parallel translation
Aramızdaki bağın o zamanlar gerçek olduğunu biliyorum.
Je sais que le lien qui nous unissait était réel.
Evet, hatırladığım kadarıyla o zamanlar aklı başında, tüm iş ilişkilerindeki köprüleri yakmamış bir adamdın şimdiyse gecenin bir yarısı beni buraya çağırıp, benden ailemin arazisinden peşin para mı istiyorsun?
Ouais, c'est quand tu avais encore un train d'avance, avant que tu commences à brûler tous les ponts. sur lesquels j'avais bâti notre relation de travail. et maintenant tu me fais venir au beau milieu de la nuit.... en me demandant de vendre les terres de ma famille?
Belki de o zamanlar Tanrı sizin anlayamayadığınız bir şey üzerinde çalışıyordu.
Peut-être qu'à ce moment là, le maître travaillait sur quelque chose que vous n'avez pas compris. Je pense que tout ça est une arnaque.
O zamanlar biraz kafan dağınıktı.
Eh bien, tu étais un peu en dessous de ton jeu à ce moment-là.
Yani, o zamanlar bunlar büyük meselelerdi ve şimdi ise öyle değil. Ben...
C'était grave à ce moment là, mais maintenant plus, donc je ne...
O zamanlar içki bile içmiyormuşum.
Je ne buvais même pas à cette époque.
O zamanlar, benden büyük bir elemanla çıkıyordum.
A l'époque j'avais un rencard avec un gars plus âgé.
- O zamanlar hukuk öğrencisiydim.
- J'étais étudiant à l'époque.
O zamanlar kralın milislerinde yüzbaşıydı.
Il était capitaine dans la milice du roi.
Unutma o zamanlar sana çok kızmıştım.
Souviens-toi que j'étais très en colère contre toi quand je l'ai fais.
O zamanlar masum olduğum gibi bugün suçladığınız konuda da masumum.
J'étais innocent pour ça, comme je le suis surement de ce que vous m'accusez maintenant.
O zamanlar pek gülmüyordum.
Je n'ai pas tant ri, en fait.
O zamanlar iyi bir kılıç ustasıydın Ston.
Tu étais un sacré escrimeur dans le temps, Ston.
Raiga o zamanlar ayaklarını görebilecek kadar zayıftı.
Raiga pouvait encore voir ses pieds, à cette époque.
Logan, o zamanlar Jay'in ölümü hakkında bir şeyler söyledi?
Est-ce que Logan a jamais mentionné la mort de Jay à l'époque?
O zamanlar kasabanın belalılarıydılar.
Ils posaient pas mal de problèmes dans le coin à ce moment là.
O zamanlar hava aracınız yoktur. Değil mi?
Mais vous n'aviez pas de drone à l'époque, n'est-ce-pas?
O zamanlar onun için çalışmıyordum.
Je n'ai pas travaillé pour lui alors.
O zamanlar polis memuru bile değilmiş diye duydum.
On m'a dit qu'elle n'était pas encore officier à l'époque.
Ama ortaya çıkmadı çünkü o zamanlar hafıza kaybı yaşıyordu
Mais il ne pouvait pas se présenter puisqu'il avait une amnésie à ce moment.
Ancak o zamanlar bunu yapabilecek bir bağlantısı vardı.
Mais à un moment il y a quelqu'un qui l'aurait voulu.
- Kathryn'le. O zamanlar adı Prenses Abigail'di.
Bien qu'elle fut Princesse Abigail à l'époque.
O zamanlar huzurlu olurmuşum gibi gelmişti. Herkesi ve her şeyi arkada bırakmak...
La vie semblait si paisible en ce temps... laisse tout le monde et tout derrière
İlk 2001'de görünmüştü. O zamanlar doktorluk yapıyordum.
La première fois, en 2001, j'étais médecin.
O zamanlar gençtik.
On était plus jeune.
İnanmazsın ama o zamanlar pek gözde biri değildim.
Je veux dire, tu ne le croiras peut-être pas, mais j'étais pas très populaire à l'époque.
O zamanlar çaylaktım ama olayı hatırlıyorum.
J'étais un rookie à l'époque, mais je m'en souviens.
- O zamanlar hala Laval'dayız.
- C'était quand on habitait à Laval...
O zamanlar çok genç olmalisiniz.
Vous deviez être très jeune.
- Hayır. Dinle, o zamanlar farklı biriydim.
- Maintenant écoute, à cette époque là, j'étais une personne différente.
O zamanları çok sevmiştim.
J'ai aimé cette foi.
O zamanlar bazı sorunları vardı.
Elle s'est barré en me voyant. À toi.
- O zamanlar öyleymiş işte.
C'était à une autre époque.
O zamanlar kıymetini bildiğimi sanmıyorum.
Je pense pas que je l'appréciais alors.
O zamanlar hayat daha kolaydı.
La vie était beaucoup plus simple.
O zamanlar bildiğimiz.. .tek canavar oydu.
Il était la seule autre bête que nous connaissions à l'époque.
O zamanlar.. İlk bir şey gördüğünü söylediğinde... "Canavar"
Souviens-toi la... première fois que tu as dit avoir vu... une bête.
Tamam, çok uzun zaman önceydi ve o zamanlar Alistair "Jaké" gibi bir isimdi.
Ok, c'était il y a longtemps, Avant Alistair c'était comme "Jake." - C'est mon second point :
Hatta o zamanlar kimsenin çalışabileceği bir yer yoktu.
Bordel, il n'y avait du travail pour personne.
Sahne işleri bulamıyordum o zamanlar. Açlıktan kıvranıyordum.
Incapable de trouver un travail sur la scène, affamée.
Yeni bir şeyler arayan herkes benim kapımı çalardı o zamanlar. Yaratıcıydım.
J'étais réputée pour être celle à aller voir quand on recherchait quelque chose de créatif.
Dünya alevler içindeydi o zamanlar.
Le monde était en feu.
Neyse... O aylar hayatımın ne güzel aylarıydı çünkü o zamanlar sadece eldivenli bir adamdım.
De toute façon... ce furent les meilleurs mois de ma vie... parce que j'étais juste un gars qui portait des mitaines.
O zamanlar benim için büyük paraydı tabii o.
C'était beaucoup d'argent pour moi à l'époque.
- O zamanlar adımız Aldridge değildi.
Nous ne nous appelions pas Aldridge là-bas.
- O zamanlar onun üzerinde çalışan adamın adı neydi...
Quel nom revient déjà?
O zamanların en romantik şarkısıydı.
Un air romantique de l'époque.
Tanrım, bazı zamanlar aşağılık herifin teki olsa da... Ama şimdi o...
Mon dieu, il pouvait être chiant parfois, mais maintenant il est...
Conrad o zamanlar benimle temas kurmuştu.
Accède à tous les fichiers audio et vidéo des derniers jours, depuis que Conrad m'a contactée.
Bir zamanlar o konumda senden başka hiçbir kadının olamayacağından emindim.
Il fût un temps où j'étais certain que... aucune femme ne réclamerait ce rôle... vous sauver.
Şimdi, Upton'a karşı hor görü beslemeye gelince evet, o yanılgıya düştüğüm zamanlar oldu ama artık böyle hissetmiyorum.
Quant à n'avoir rien que du mépris pour Upton, alors, oui, je suis tombé parfois dans ce piège, mais ce n'est pas le cas maintenant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]