English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / O zaman ne olacak

O zaman ne olacak Çeviri Fransızca

532 parallel translation
Onları yakalayamazsak, o zaman ne olacak?
Admettons que nous les rattrapions. Que ferons-nous?
Biliyorum ama ya birisi konuşursa, o zaman ne olacak?
Je sais, mais si quelqu'un flanchait?
O zaman ne olacak?
Que se passera-t-il?
- Peki o zaman ne olacak?
- Et après? - Oui!
O zaman ne olacak?
Que ferons-nous?
- O zaman ne olacak?
- Qu'arrivera-t-il?
Peki yalan söylediğimi anlarlarsa, o zaman ne olacak?
Et s'ils découvrent que je mens?
Buna ne dersiniz? O zaman ne olacak?
Que se passera t-il?
O zaman ne olacak?
Et après?
Şu Şerif'in bize yetiştiğini farz edersek o zaman ne olacak?
Et si le shérif nous rattrape? On fait quoi?
Havuzda sağ kalırsa, o zaman ne olacak?
S'il survit aux fonds, qu'arrivera-t-il alors?
Ya savaş bitince, o zaman ne olacak?
La guerre finira un jour.
- O zaman ne olacak?
Que se passe-t-il, ce jour-là?
Bir bebeğimiz olursa o zaman ne olacak?
Si on était engrossées que se passerait-il?
O zaman ne olacak sana?
Que vous arrivera-t-il?
Toro sizden önce buraya gelirse o zaman ne olacak?
Et s'ils arrivent avant vous?
Atları aldığımızda ya da alırsak, o zaman ne olacak?
Si on réussit à avoir ces chevaux, on fait quoi après?
- O zaman ne olacak?
- Et alors?
Peki, o zaman ne olacak?
Que va-t-il se passer?
Ama diğer yandan, ya Peter Neal haklıysa o zaman ne olacak?
Et d'ailleurs, si Peter Neal avait raison, ce serait fantastique!
Bir gün uyanacağım, bir de bakacağım ki minik yavrularım kocaman olmuş! O zaman ne olacak?
Un de ces quatre matins, je ne les reconnaîtrai pas.
Bu sadece başlangıç. Oğlumla kızın geri dönmezse ne olacak Cabal? O zaman diğerleri gidecek.
Ensuite, les planètes autour de lui, et enfin toute l'immensité des étoiles.
Moğollar ve Cermenler arasında sıkışmış olacak ve o zaman bela ne demektir, anlayacağız!
Et nous sommes pris entre lui et le Tatar. Alors nous danserons de la belle manière!
Ve Frankenstein her zaman aramızda olacak. O ne yapıyor?
Et on agira ainsi tant que les Frankenstein seront parmi nous.
ÖIdüğüm zaman onları ne kadar sevdiğimi ve beni dışladığının farkına varacaklar ama o zaman iş işten geçmiş olacak.
Ils réaliseront combien je les aimais quand je serai morte et ne te gênerai plus. Il sera trop tard.
Belki envanter sayımından sonra. - O ne zaman olacak?
Peut-etre apres l'inventaire...
Peki, ya atlarla kaçarsa, o zaman köprü ne olacak?
Et s'il s'enfuit avec les chevaux, que ferons-nous du pont?
O gelene kadar bekle bakalım burada Peki ya bu süredeki rehineler ne olacak? İnfazlar dosya kapandığı zaman bitecek.
Mais si Gruber confirme l'alibi de Czaka, tous les témoins d'aujourd'hui, et vous en premier, iront au poteau d'exécution avec les otages.
O zaman zina için ayırdığın zaman ne olacak? Bu beni ilgilendirir, değil mi?
Et ton mauvais comportement en dehors, ça pourrait me regarder, non?
İyi, o zaman biz de dışarıda dövüşürüz, ne olacak yani!
Alors, on se battra dehors!
Paran ne zaman olursa o zaman ödersin ve bence kesin olacak.
Payez-moi quand votre gadget fera des ravages, ce qui ne fait aucun doute.
O zaman ne konuşmak, ne düşünmek ne de başka bir şey için zaman olacak.
Et on n'aura plus le temps... de discuter, de réfléchir.
O zaman ne olacak?
Qu'est-ce qui se passe?
Peki o zaman- - Bana ne olacak?
Mais que... que va-t-il m'arriver?
İşler yakında yoluna girmezse... bütün bu füzeler nükleer başlıklarla fırlatılıyor olacak. İşte o zaman Tanrı yardımcımız olsun!
Si ça ne s'arrange pas, ces engins vont lancer des têtes nucléaires, et là, Dieu nous aide!
Bay Jacobi, gerçek otobüs gelince ne olacak? - Polis o zaman ne diyecek?
Que se passera-t-il quand le vrai car arrivera?
- O zaman sizi öldürürler. Bu işi bitirmezsek ne olacak?
Et si on ne résiste pas, qu'arrivera-t-il?
O zaman bilgiyi araştırma unsuruna ne olacak ki?
Et la quête de la connaissance alors?
Şey... birazdan gece olacak... ve ne olursa o zaman olur.
Eh bien, il fera nuit bientôt. C'est la nuit que ça arrive.
Annemin kalp rahatsızlığı var eve zamanında gitmezsem benim için endişelenir o yüzden geceyi burada sonlandırmamız daha iyi olacak bence.
Ma mère a des problèmes de cœur, et elle s'inquiète quand je ne rentre pas à temps. Je crois qu'il vaut mieux que je rentre.
- Sanat mı? Tarlayı kim sürecek o zaman? Çiftliğe kim göz kulak olacak?
On ne fait pas les Beaux-Arts quand on sait, qu'on a des terres à gérer et à défendre
Ne zaman mümkün olursa o zaman mümkün olacak, Bay Brent.
Vous êtes libre d'espérer, M. Brent.
O zaman bize ne olacak?
Que devenons nous?
O zaman? Cevabın ne olacak, baba?
Alors, qu'est-ce que tu vas répondre?
Bu herkesi kızdırmak için çok kötü bir zaman olacak, Kralın bütün o diplomatları kabulünü de hesaba katarsak.
Je ne vais pas déranger tout le monde alors que le roi reçoit.
Bu, soruşturmada ortaya çıkacaktır ama o zamana kadar, olaya karışan herkesin ruhsatına el koyulacak. - Soruşturma ne zaman olacak?
L'enquête le prouvera, mais jusque-là, aucun de vous n'aura de licence.
O zaman sanki hiç yaşanmamış gibi olacak.
Après nous ne tiendrons plus compte du mariage!
Peki, o zaman diğer insanları kandırarak elimize ne geçmiş olacak?
D'accord, mais on ne sera pas plus avancé.
O zaman ne olacak? "
"Et si je perdais la raison?"
O ne zaman olacak?
Quand?
O ne zaman olacak?
Ça veut dire quand?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]