Onun gibi Çeviri Fransızca
11,381 parallel translation
Onun gibi güçlü değilim.
Pas aussi fort qu'il l'est.
Aynı onun gibi konuşuyorsun.
Tu parles comme lui.
Ama ya sonum onun gibi olsaydı bir mal, bir oyuncak?
Mais si j'étais censée finir comme elle, rien qu'une chose, un jouet.
Kitty'nin insanların onun gibi görmesini sağlayan bir özelliği var.
Kitty peut être très persuasive quand elle veut.
Evet. Onun gibi bir şey.
Quelque chose comme ça.
Evet, onun gibi bir şey.
Quelque chose comme ça.
manzara veya görünüm, onun gibi bişey.
View ou Vista, quelque chose comme ça.
Yani, delirmiş olan Branch, ama... onun gibi.
Un Branch dingue, mais... on dirait que c'est lui.
Ama seçebilseydim... onun gibi John olmasını isterdim.
Mais si je pouvais, j'aimerais John, comme lui.
Görev başında öldürülmüş gibi görünmesinden emin olman gerek çete çapraz ateşi, ya da onun gibi bir şey.
Tu dois faire croire qu'elle est morte en accomplissant son devoir, comme une fusillade de gang ou autre.
Onun gibi adamlara ihtiyacımız var.
Nous avons besoin de personnes comme lui.
Ne diye onun gibi görünüyorsun?
Et pourquoi tu lui ressembles?
İnsanlar onun gibi usulca ve sessizce gitmeye başladılar.
Les gens ont commencé à s'éclipser comme ça.
- Onun gibi konuştun.
J'en sais rien.
Süper güçlerim veya onun gibi bir şeylerim olması konusunda mı?
Tu parles d'avoir des supers pouvoirs par exemple?
Onun gibi şaşaalı erkeklerin yanında rahat etmedğini biliyorum.
Je sais que tu n'es pas à l'aise autour de mecs flamboyantes comme ça.
Onun gibi bir kadına senin o hassas ince adam ayakların sökmez. Yemez.
Avec une femme comme elle, ton petit manège de mec sensible et sympa ne marche juste pas.
Sadece onun gibi profesyonel bir golfçünün senin gibi acizlere zaman ayırmasını takdir ediyordum.
J'admirais juste comment... une golfeuse professionnelle comme elle prenait le temps avec une oeuvre de charité comme toi.
Onun gibi olduğumu öğrenmek beni büyük bir sıkıntıdan kurtarırdı.
Ça serait un soulagement si j'étais comme elle.
Ona daha önce asla onun gibi birisiyle tanışmadığımı söyledim.
Je lui ai dit que je ne l'ai jamais rencontré quelqu'un comme elle.
Onun gibi bir kadın, 3 köpeği olan, kendi hindi deposunu yapan böyle bir kadın ilişkisi bitince öyle kolay unutulmaz.
Une femme comme elle, trois chiens, qui fait ses propres conservés, c'est le genre de femme qu'on n'oublie pas.
- Onun gibi değilim ben!
- Je ne suis pas comme mon mari!
Ama ben onun olduğu gibi güçlü birisi değilim.
Mais je suis... pas aussi fort qu'il l'était. Qu'il l'est.
Basit bir oyunla onun dikkatini dağıtabilirdim. Pooh çubukları gibi.
Je pouvais la distraire avec un simple jeu, comme le jeu du bâton.
Onun ölümü gibi mesela!
Comme, disons, sa mort!
Evet. Onun arasında gibi.
Dans ces eaux-là.
Bence onun da düşünen ve hisseden varlıklar gibi muamele görmesi gerekiyor.
En tant que tel, on devrait le traiter comme les êtres humains.
İçinde melezlerin birkaç özelliğini taşıyor ve bu durum onun kendini bir melez gibi hissetmesini sağlıyor.
Ils y a des parties hybrides à l'intérieur d'elle... qui la font se sentir comme eux.
Belki de umduğumuz gibi onun lanet olası sınırlayıcılarını zamanında yükleseydin...
Si tu avais installé ces limiteurs quand tu le devais...
İnancın çok güzel, bir şiirin güzelliği gibi ancak artık onun için yer yok.
Ta foi est magnifique comme la poésie est belle... mais elle n'a pas sa place ici.
- Onun gibi bir şey.
quelque chose comme ça
Onun kaltağı gibi davranırsan onun kız arkadaşı olmayı unutacaksın.
Tu agis comme sa pute, alors t'attend pas à ce qu'il te traite bien.
- Lütfen söyle. Ama hatırlatayım, sizinle aynı seviyede değilim, onun için aşağılar gibi konuşun.
Mais souvenez-vous, je ne suis pas à votre niveau, parlez clairement.
Ben çocukken, annem çok hastalandı,... onunla zaman geçirmeme rağmen,... görmezden gelmek için herşeyi yaptım. Bak. En sevdiği çiçekleri topladım,... sevdiği çayı almak için çarşıya gittim,... ve onun için yapıyormuşum gibi rol yaptım,... ama onun için değildi.
Quand j'étais jeune, ma mère est tombée très malade, et à la place de passer du temps avec elle, j'ai fait tout mon possible pour l'éviter, comme choisir ses fleurs préférées, ou aller chercher le thé qu'elle aimait
Evet. Luke'un gücünü alırken onun bir başka özelliğini daha almış olmalıyım. Empati gibi mesela.
Quand j'ai absorbé la magie de Luke, j'ai dû avoir quelques-unes de ses qualités comme l'empathie.
Buraya geri taşınmak, umduğun gibi bir tür ilerleme olmayabilir. Pişmanlık olabilir onun yerine. Bilinenin verdiği güvene sığınma arzusu.
Revenir ici n'est peut-être pas la progression que vous espérez, mais une régression, un retrait vers un lieu sûr.
Yapmayın, sanki onun kaçırılacağını biliyormuşum gibi konuşuyorsunuz.
Allons les gars! Vous semblez croire que je savais qu'il allait être kidnappé.
Onun hakkında bişeyler hissediyor gibi.
On dirait qu'il a le béguin pour elle.
Yaşlıların isteği, babanın aynen planladığı gibi... onun Boston'daki işine devam etmen...
C'est la décision des aînés que vous devez, comme votre père le voulait, continuer son travail dans l'église nord de Boston.
Ölüm ; onun hayatında işi gibi bir motifti.
La mort était un moteur de sa vie autant que son travail.
Senin büyük bir kahraman olduğunu söylemişti. Ama ne onun ne de şehrin dediği gibi değerli biri değilsin.
Il a dit que tu étais une sorte de héros, mais tu ne sembles pas être digne de lui, ou de cette ville.
Gördüğünüz gibi, onun sözleri sadece yasa değildi.
Vous savez, sa parole ne faisait pas seulement loi.
Belki de daha önce senin gibi iyi bir arkadaşı hiç olmamıştır ve büyük ihtimalle onun için çok değerlisindir.
Peut-être qu'elle n'avait jamais eu un meilleur ami comme toi avant et c'est surement important pour elle.
Ama hatırlatayım, sizinle aynı seviyede değilim, onun için aşağılar gibi konuşun.
Mais souvenez-vous, je ne suis pas à votre niveau, parlez clairement.
Herhalde ilaçlarını falan almadı ama onun hakkında çok şey biliyor gibi.
Elle est probablement à court de médicament, mais elle a l'air d'en savoir beaucoup à son sujet.
Şey, Onun varlığının beni hasta ettiği gibi deniz de onu hasta etmezse.
À moins que la mer ne le rende aussi malade que moi en sa présence.
Onun da dediği gibi.
Mais c'est comme elle dit,
Ve tabii, engeller olabilir onun rahmetli olması gibi mesela.
Et bien sûr. il y a eu des obstacles. Son décès, par exemple.
Benim onun şiirlerinin hayranı olduğum gibi.
Et je suis fan de ses slams.
Anıları onun bakış açısından göreceğin için, kendi rüyanmış gibi olmayacak.
Parce que tu vas vivre les souvenirs à travers sa perception, ils ne vont pas avoir l'air d'être les tiens, comme ils le font pour elle.
Bunun gibi adamlar onun peşine düşmemiz için bize mesaj vermek isterler.
Des gars comme ça pensent qu'ils ont besoin d'envoyer un message. Ça nous empêche de lui chercher des problèmes.
onun gibi bir şey 154
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun için 179
onun yerine 89
onun da 23
onun babası 21
onun adı 76
onun mu 44
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18
onun yerine 89
onun da 23
onun babası 21
onun adı 76
onun mu 44
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18