Pas ver Çeviri Fransızca
5,033 parallel translation
Sean'la ayaktaydık ve pas ver diye bağırıyorduk.
Sean et moi, étions debout, à hurler pour qu'il passe la balle.
"Pas ver!"
"Passe la balle!"
İnsanlara istediklerini ver, öyle değil mi?
Donner aux gens ce qu'ils veulent, pas vrai?
Lütfen sadece... öyle olmadığımı kanıtlamak için bana beş dakika ver.
S'il te plaît juste... accorde moi 5 minutes afin d'essayer et te prouver que je n'en suis pas un.
Mantığı boş ver!
Ne sois pas raisonnable!
Söylemeyeceğine söz ver.
Promets moi que tu ne diras pas...
-... bir şeyler yapmamız gerekmez mi? - Cevap ver bana!
- on ne devrait pas faire quelque chose?
- Boş ver.
- C'est pas grave.
Düşünme, direkt cevap ver.
Just - ne réfléchis pas, dis moi.
Jack'i incitmeyeceğine dair söz ver.
Promets moi juste de ne pas blesser Jack.
Lanet konuya dikkatini ver. Üzgünüm, dil konusunda senin becerine sahip değilim.
- Eh bien, désolé de ne pas avoir tes capacités linguistiques de nerd!
Nazik, sadık birisi o. Duygularını öylece elinin tersiyle itebileceğin biri değil yani duyarsız olmaya bir son verip arada bir onun duygularına da kulak ver.
Elle est gentille, elle est dévouée, pas quelqu'un dont tu peux ignorer les sentiments, alors arrête d'être un abruti, et pense d'abord à ce qu'elle ressent, de temps en temps.
Oğlunu düşün. Onu güvenli bir yere götürmeme izin ver.
Pourquoi ne pas penser à votre fils et me laisser l'emmener dans un endroit sûr?
Bana seni öldürmemem için bir neden ver!
Donne-moi une raison de ne pas te tuer!
İzin ver, yardım edeyim.
J'arrive pas à y croire. Oh, attendez, Lizzie, laissez-moi...
Bu işin peşini bırakmayacağına dair söz ver.
Promets-moi de pas lâcher l'affaire.
- Soruya cevap ver. - Neyi ne zaman bildiğini bilmiyorum Leon.
- Je sais pas ce qu'elle a su et quand.
Burada ne oyun döndüğünü bilmiyorum,... ama eğer beni kullanıyorsan, bıuna son ver.
Je ne sais pas à quoi vous jouez ici, mais si vous m'utilisez, arrêtez.
- Bana bir saniye ver.
- Ne bouge pas!
Tanımadığın biriyle konuşmayacağına söz ver.
Promets-moi de ne pas parler aux inconnus.
O zaman beni bir ayakkabının içinde yaşayan yaşlı bir kadın gibi göstermeyecek bir şeyler ver.
Alors trouve-moi quelque chose qui ne me fait pas ressembler à une vieille.
Gitmesine izin ver ki korkmadığını bilsinler.
Tu le laisses partir comme ça, et ils sauront que tu n'as pas peur.
Ve bana şımarık demeye bir son ver.
Et ne me traites pas de fille gâtée.
- Beni korumayı boş ver.
Ne t'inquiètes pas par rapport à ça.
Etrafa duyurma, bana ver.
Ne l'annonce pas, laisse-le moi.
- Gerçekten bu işe bir son ver.
Honnêtement, tu ne peux pas continuer à faire ça.
Boş ver, her zaman olan şeyler.
Ne vous inquiétez pas pour ça. Ça arrive tout le temps.
Beni boş ver.
Ne parlons pas de moi.
Bir fikrim var. İzin ver isimsiz köpeğimi eve bırakayım ve seni yemeğe çıkarayım?
Pourquoi ne me laisseriez-vous pas raccompagner mon chien anonyme à la maison, et vous emmener déjeuner?
- Boş ver...
- Je ne sais pas ce qui m'a pris.
Anlamıyorsun. Bana ver.
Vous ne comprenez pas!
- Boş ver.
- Ça ne vous concerne pas.
Londra'da geçirdiğin zamanların biraz sana bulaşmasına izin ver.
Votre séjour à Londres n'a pas déteint un peu sur vous?
Orada kamp kur ve bu adamın kimliğini öğrenene kadar hiçbir yere ayrılma olur mu? - Peki. Haber alır almaz bana haber ver.
Rejoins moi au bureau du légiste et on restera tant qu'on n'aura pas trouvé l'identité de ce cadavre, ok?
Benim yaptığım hataları yapmayacağına söz ver bana.
Promets moi que tu ne vas pas faire la même erreur que j'ai faite.
Ve ben her ikisinden de uzak değilim çünkü Afganistan'dan kaçak çok aile ver değerli eşyalarını Taliban'a kaptırmaktansa onları yakmayı tercih ediyorlar.
Et je ne suis pas loin, non plus, provoquer une beaucoup de familles qui étaient fuyant l'Afghanistan - ils le feraient enterrer tous leurs objets de valeur, plutôt que de risquer de les perdre aux talibans.
Sen şimdi çalışmanı burada isteyip istemediğine karar ver.
À vous de décider si vous voulez étudier ici... ou pas.
Neyse, boş ver.
C'est pas grave, je n'ai rien dit.
- Boş ver.
Ce n'est pas important.
Hareket etmeyeceğine söz ver ama.
- Promets-moi de ne pas bouger, d'accord?
Ona zarar vermeyeceğine söz ver.
Promets-moi que tu ne lui feras pas de mal.
Kendine bir zarar vermeden önce şu silahı bana ver.
Pourquoi ne me donnerais-tu pas ce flingue avant que tu ne te blesses?
Çıkart bakalım ağzındaki baklayı.
Et bien ne les garde pas pour toi. A ver.
Çocuklarıma yazmaya bir son ver.
N'écrivez pas à mes enfants.
- Üzgün olma, geçmeme izin ver.
- Ne soyez pas désolé. Laissez-moi passer.
Boş ver. Seninkini kullanırım.
C'est pas grave, je vais juste utiliser le tien.
Boş ver seninkini kullanırım.
C'est pas grave, je vais utiliser le tien.
Bana o programa katılmayacağına dair söz ver. Tamam mı?
Promets-moi de ne pas faire cette émission, OK?
Bunu yapmayacağına söz ver.
Promets-moi que tu ne vas pas faire ça.
Bize birkaç ay ver.
Ça ne va pas durer.
Boş ver onu.
Ne faites pas attention.
vern 90
veronika 32
verdim 70
vereceğim 68
verildi 28
vereceksin 16
vermeyeceğim 54
veririm 64
versene 43
ver bana 123
veronika 32
verdim 70
vereceğim 68
verildi 28
vereceksin 16
vermeyeceğim 54
veririm 64
versene 43
ver bana 123
verir misin 17
vereyim 16
veremem 78
verdin mi 17
vermem 64
vermedim 31
verdiler 18
veriyorum 68
vermiyorum 24
ver onu 100
vereyim 16
veremem 78
verdin mi 17
vermem 64
vermedim 31
verdiler 18
veriyorum 68
vermiyorum 24
ver onu 100