English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Savaştan önce

Savaştan önce Çeviri Fransızca

377 parallel translation
Salzburg günlerinde, savaştan önce, onu gördüğün ilk andan beri.
À Salzburg, avant la guerre, depuis le premier jour que vous l'avez vue.
Uzun yıllar evvel, savaştan önce evinizi ziyarete gelirdim.
J'ai habité là-bas pendant des années. Avez-vous déjà entendu parler d'un homme nommé Passworthy?
Savaştan önce Bouffes-du-Nord Tiyatrosu'nda oyuncuydum.
En temps de paix, j'étais acteur. Aux Bouffes du Nord.
O savaştan önce öldü
Il est mort depuis avant la guerre.
Annemin dedesi de savaştan önce valiymiş.
Le grand-pere de ma mere etait gouverneur avant la guerre.
- Evet. Savaştan önce, Varşova'dayken onu sahnede görmüştüm.
En fait, je l'ai vu sur scène à Varsovie, avant la guerre.
Bay Horton, savaştan önce ne işle meşguldünüz? Ben mi?
- Quel travail aviez-vous, avant?
Ben de savaştan önce tezgahtarlık yapıyordum.
Moi, je vendais des choses dans un magasin, avant la guerre.
- Savaştan önce Londra'da mağazada çalışıyordum.
J'étais vendeuse, avant la guerre.
Eğer biri beni savaştan önce 5 km yürütmeye ve bir tepeye tırmanmaya zorlasaydı beni zirveye gömmesini söylerdim.
Si j'avais marché 5 km et grimpé une colline avant la guerre, il aurait fallu m'enterrer à l'arrivée!
Doğruyu söylemek gerekirse savaştan önce böyle yerlerin varlığından bile bihaberdim.
J'avais à peine réalisé qu'elle existait, avant la guerre!
Mesela ben, savaştan önce federal bir görevli falan değildim.
Moi, par exemple, je n'étais pas soldat, avant la guerre.
Bununla savaştan önce uğraştım. Neden sonra daha güzel olmasın?
J'ai essayé, avant la guerre, pourquoi serait-ce mieux après?
Savaştan önce yani.
Enfin, je l'étais avant la guerre.
Yemin ederim. O daha savaştan önce Nazilerle mücadele ediyordu.
Il a combattu les nazis bien avant la guerre.
- Savaştan önce ne yapardın, Fred?
- Que faisiez-vous avant la guerre?
Tıpkı savaştan önce tezgahın arkasında yaptığım gibi.
Comme à l'époque où j'étais derrière mon comptoir, avant la guerre.
Savaştan önce çiftlikte ortakçıydım, tıpkı babam gibi.
Avant la guerre, j'étais métayer. Comme mon père.
Savaştan önce buraya gelirdik.
Je venais ici de temps en temps, avant la guerre.
Savaştan önce Heron's Park'ta bir eviniz vardı sanırım. - Evet.
Avant la guerre, vous habitiez déjà Heron's Park?
Tabii ki, savaştan önce aldığımız şarapların cinsinden değil fakat bence bunu, oldukça beğenecektir.
Ce n'est pas le vin que nous buvions avant la guerre... mais je pense qu'il vous plaira tout de même.
Evet, efendim. Savaştan önce onun uşağıydım. Ve sonra onun komutası altında hizmet etme onuruna ulaştım.
J'étais son valet de chambre avant la guerre, puis j'ai servi dans son régiment.
Savaştan önce ne yapardın?
Quel était votre métier?
Savaştan önce burada maden açan madencilerle ilgili yasayı ileri sürüyorsunuz.
Cette déclaration se base sur la loi minière, un accord local entre mineurs qui prospectaient ici avant la guerre.
Savaştan önce kardeşim Jericho'yla bir madenimiz vardı. Madenci yasasına göre orası bize aitti.
Avec mon frère Jericho, on avait une concession avant la guerre qu'on avait trouvée et délimitée selon la loi minière.
Göstermiyoruz. Savaştan önce bizim olanı istiyoruz.
Nous ne voulons que ce qui nous appartenait avant la guerre.
Savaştan önce babası müdürmüş.
Son père était un des directeurs de cette maison.
Savaştan önce Viyana'da kayda alınmış.
Enregistré à Vienne avant la guerre!
Şunu söyleyebilirim ki savaştan önce hayal bile edemeyeceğim şeyleri yaptım.
J'ai fait des choses qui auraient semblé inconcevables avant-guerre.
Savaştan önce nasıldı?
Que faisiez vous avant la guerre?
Savaştan önce pek çok Alman dostumuz yaban domuzu avlamak için konuğumuz olurdu.
Beaucoup de nos amis allemands avant la guerre venaient chasser le pigeon sauvage.
Savaştan önce ona hazırlanıyordum.
La guerre m'en a empêché.
Savaştan önce evlenmeliydin, Howie.
Tu n'aurais pas dû t'en aller à la guerre, Howie.
Savaştan önce tanışmış olabilirdik, ama tanışmadık.
On aurait pu se rencontrer avant la guerre, mais non.
Savaştan önce Güney'de olduğu gibi.
Comme le Sud avant la guerre.
Savaştan önce sanığa aşıkmışsınız.
Vous dites avoir aimé l'accusé avant la guerre. Est-ce exact?
Birisi ölümü gördüğü zaman... bir kadının kollarına ihtiyaç duyar... savaştan önce...
Quand la mort rôde, un homme a besoin de frivolité. Juste avant un combat, ça arrive souvent dans un fort.
Savaştan önce son konseyde konuşmuş.
Il a parlé au dernier conseil de guerre.
- Savaştan önce vardı.
- J'en avais, avant la guerre.
Ethan, ben bunu sende daha savaştan önce gördüm.
Ethan, avant la guerre, c'etait pareil pour toi.
Savaştan önce, bir öğrenciydim.
Avant la guerre je faisais des études.
Savaştan önce Cambridge'de Doğu dilleri okutuyordum.
J'ai enseigné les langues orientales à Cambridge avant la guerre.
Bay Ware, belgelerinizde savaştan önce yat yarışçısı olduğunuz yazıyor.
Lieutenant Ware. Il paraît que vous avez participé à des régates avant la guerre.
Savaştan önce nerede yaşardınız?
Ça l'était.
Almanya'da bir yer, Savaştan kısa süre önce.
Quelque part en Allemagne, juste avant la guerre.
Savaştan iki hafta önce bir siyah melon şapka almıştım.
J'en ai acheté un 15 jours avant la guerre.
Büro savaştan çok önce Almanya ile savaşa başlamìştì.
Le FBI était en guerre contre l'Allemagne bien avant les hostilités.
Sana bir şey söyleyeceğim. Savaştan önce ne yaptığımı biliyor musun?
Savez-vous ce que je faisais avant?
Nisan, 1878. Bu göle yıllar önce bir kez daha gelmiştim... Kuzeylilerle savaştan sonra küçük bir tekne beni buralara getirmişti....
J'ai traversé ce lac, il y a plusieurs années, dans un bateau qui me ramenait de la guerre contre les Yankees
- Savaştan döndükten sonra. Ama ondan önce de birbirimizi tanıyorduk.
- Après la guerre... mais nous nous connaissions déjà.
Savaştan önce, amaçsızca yaşadım ve kaçtım, hep büyük kalabalıklarda kayboldum.
Vous croyez qu'un autre pourrait le faire?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]