Umarım ki Çeviri Fransızca
553 parallel translation
Ooo, Umarım ki söylememem gereken bir şeyi söylemedim.
Je ne vous ai pas blessée, j'espère.
Tam olarak değil. Ama umarım ki Hitler beni ziyarete gelmez.
Pas vraiment, et j'espère qu'il ne me saluera pas!
Bunun olacağı varsa olur ve umarım ki olur.
Si ça arrive, ça arrive. Et j'espere que ça arrivera.
Umarım ki üç ayrı seçimdedir.
A trois différentes élections, j'espère.
- Şey, umarım ki Bay Mackay'i bir oyun bulması konusunda ikna edebilirsiniz.
J'espère que M. Mackay nous trouvera une pièce.
Umarım ki onun bilgeliği galip gelir.
Les Boxers? On espère que sa sagesse l'emportera.
Sadece şunu diyebilirim ki, umarım umarım kimseyi incitmedim kimseyi incitmedim.
Je voudrais vous dire... que j'espère... J'espère que je n'ai blessé personne. Blessé personne.
- Umarım ki beni düşünmüyorsunuz.
- J'espère que vous ne pensiez pas à moi.
Umarım ki, buna ayak uydururum.
J'espère que je serai à la hauteur.
Umarım ki, siz de hoşnut kalırsınız.
J'espère vraiment que cela vous plaira.
Umarım ki.
Je l'espère.
Umarım ki bu, bir hata değildi.
J'espère ne pas le regretter.
Umarım ki, geç kalmıyoruzdur.
J'espère y être à temps.
Umarım ki...
J'espère seulement...
Umarım ki, kalede daya iyi şartlar altında yeniden karşılaşırız.
J'espère que nous nous reverrons dans de meilleures circonstances.
Umarım ki... Majesteleri sağlam bir denge bulmuşlardır.
J'espère que Sa Majesté a trouvé un équilibre.
Problemlerden şevkim kırıldı. Umarım ki, filmi bitiririz.
Dès que les ennuis surgissent, je dois réduire mon ambition... je me prends à espérer qu'on arrivera à terminer le film.
Umarım ki çatıya yıldırım düşer de hepiniz ölürsünüz.
Vous mériteriez qu'un éclair traverse le toit et vous tue sur place.
Ben çıkıyorum. Döndüğümde umarım ki asılmış olur.
J'espère qu'il sera au mur quand je reviens.
Kendi iyiliğin için umarım ki değilsindir.
J'espère que non pour vous.
- Memur bey, samimi olarak umarım ki...
Officier, j'espère sincèrement...
"Kafam karışmıştı, öyle berbat haldeydim ki, bir şeyler yapmalıydım. " Umarım beni anlarsınız.
" Je me sentais si misérable, si perdue, qu'il me fallait agir.
Evet beyler, tekrar görüşene dek, ki umarım görüşeceğiz, gereksiz riskler almayın.
Nous nous verrons bientôt, j'en suis convaincu. D'ici là, ne prenez pas de risques inutiles.
- Umarım siz... - Neden sizi gene mahvedeyim ki?
Pourquoi vous détruire?
Biliyor musun Lawson, benim çocuklar ve diğerleri, tüm savaşanlar umarım bu savaşı bitirirler ki göreceğimiz en son savaş olsun böylece senin ufaklık da savaşsız bir dünyada yaşasın.
Si mes enfants et tous les autres enfants impliqués dans cette guerre pouvaient faire en sorte que ce soit la dernière, votre enfant serait sacrément tranquille, n'est-ce pas?
Tabii ki getirdim hanımefendi. Umarım doğru renktir.
J'espère que la couleur vous plaira.
- Umarım üniformamı onaylarsınız. - Tabii ki.
Approuvez-vous mon uniforme?
Bak Harry, umarım Maria şunu anlar ki, gazeteler olayı haber alırsa, yalnız filmin değil, onun da hayatı kayar.
Elle comprend que si les journaux l'apprennent, ça peut détruire la carrière du film et la sienne?
- Maria geldiğinize öyle sevindi ki, umarım hemen Amerika'ya dönmüyorsunuzdur.
- Maria semble si heureuse de vous voir. Vous ne repartez pas bientôt?
- Nasıl? - Diyor ki, "Umarım güzel bir parti geçirirsiniz."
On vous souhaite une bonne soirée.
Sen, uzun burunlu babun, umarım öyle bir dağılırsın ki geriye havadan başka bir şey kalmaz!
J'aimerais te voir un jour tellement anéanti qu'il ne reste absolument plus rien de toi pas même un pet!
Hayır ama diyor ki : " Umarım canlarımın keyfi yerindedir.
Il dit : "J'espère que mes chéris sont très heureux."
Yaşadığı şey her ne ise ki umarım onu buluruz, adamı mutlâk bir kataleptik hareketsizlik durumunda bırakmış.
Ce qui lui est arrivé... et nous comptons réussir à le savoir... l'a plongé dans une catatonie complète.
- Bunu öyle çok umuyorum ki umarım Matt Ord senden ne kadar da nefret ettiğini unutmaz.
Je souhaite sincèrement que Matt Ord n'oublie pas combien il te hait.
Nereye koymuştum ki? - Umarım kaybetmemişimdir. - Amirali nerede gördünüz?
J'espère que je ne l'ai pas perdu.
Anlar mısın, anlamaz mısın bilmem Jerry ama ki umarım anlayabilirsin ;
- C'est le problème éternel des anciens Grecs. - I don t know if you are able to understand it, Jerry.
Diyecektim ki, umarım gitmeme birşey demezsin.
Je voulais vous dire, j'espère que ça vous ne fait rien si je file.
Umarım farkındasınızdır ki, bu intikam size çanı kaybettirecektir.
Vous réalisez que cette revanche va vous faire perdre la cloche?
Kalabalık öyle bir tezahürat yapıyor ki, umarım beni duyabiliyorsunuzdur hanımlar ve beyler.
La foule est en délire. J'espère que vous m'entendez.
Ki son söylediğim umarım artık olanaksız!
Ce qui est pour le moins très peu probable. Je l'espère!
Çileden çıkarırsa sizi yaptıklarımız öfkenizi bastırırsınız, umarız. Lütfen unutmayın ki, biz sadece gösteriyoruz olanları uzun zaman önce.
Si notre spectacle vous agace, retenez votre indignation, et souvenez-vous que nous montrons seulement des choses du passè.
Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur, ama öyle sıcak ki ter içinde kaldım.
J'espère que je ne vous dérange pas. Il fait si chaud.
- Umarım yolculuğunuzdan keyif alırsınız, Bay Wallace. - Teşekkür ederim. - Ve tabii ki eşiniz de.
Nous vous souhaitons un agréable voyage, Monsieur... et à Madame Wallace aussi.
Umarım uzaydan gelen siz erkekler de, ki başka dünyalardansınız, dürüstlüğü bizim kadar önemsiyorsunuzdur.
J'espère que vous, les hommes de l'espace, d'autres mondes, tenez autant à la vérité que nous.
Yani diyorsun ki yüzdüm yüzdüm ve sonuna geldim umarım hikayedeki karaktere dair değil bu son.
- Tu veux dire que tu as posé le point final pour toi. Mais j'espère que ton personnage prolonge l'expérience.
Çorba yapmayacaktım, ama sonra dedim ki çorbasız bir yemek, yemek sayılır mı hiç? Umarım beğenirsiniz.
J'ai failli ne pas faire de potage, mais un repas sans potage, est-ce vraiment un repas?
- Diyelim ki bu, benim için bir muhakeme hatası. - Umarım bunu pahalıya ödemem.
Mettons que c'était de ma part une erreur de jugement, j'espère ne pas avoir à le payer très cher.
"Pekala," dedim. "İyi ki kız oldu, umarım küçük, saf bir budala olur."
"Très bien", ai-je dit. "Tant mieux que ce soit une fille. J'espère qu'elle sera sotte."
Umarım ki...
J'espère que...
Umarım herkes elimdeki gücü anlamıştır- - bu güç o kadar büyük ki
Je pense que désormais les nations sont conscientes du terrifiant pouvoir que je détiens.
Kesinlikle ve umarım şimdi anlarsın ki, sana hiç aşık olmadım.
Tu vois, mais j'espère que maintenant tu sais que je ne t'aime pas.