English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yanlıştı

Yanlıştı Çeviri Fransızca

2,145 parallel translation
Sana yaptığım şey yanlıştı.
C'était mal, ce que je t'ai fait.
Oraya gitme nedenlerimin hepsi yanlıştı ve artık bunu biliyorum.
J'y suis allée pour tout les mauvaises raisons et je le sais maintenant.
Aptal kısmı yanlıştı.
Tu as tort, tu n'es pas bête.
Yaptığınız yanlıştı.
Vous avez commis une erreur.
Bak teselli etmek benim tarzım değil ama Dean'in sana söyledikleri yanlıştı.
Écoute, je sais que se tenir la main n'est pas vraiment mon truc, mais Dean a eu tort de dire ce qu'il t'a dit.
Yaptığımız şey birçok açıdan çok yanlıştı.
Ce qu'on a fait était mal à bien des niveaux.
Kapitalizm yanlıştır, bu yüzden elenmiştir.
Le capitalisme est mauvais, il doit donc être éliminé.
Yaptığımız şey yanlıştı, ama bunu en büyük nedenden ötürü yaptık.
Ce qu'on a fait était mal, mais on l'a fait pour la meilleure des raisons.
Boyutları yanlıştı.
Les dimensions étaient mauvaises.
Biliyorum yanlıştı.
Je n'aurais pas dû, je sais.
- Asıl senin yaptığın yanlıştı.
- C'est mal, ma chérie. - Ce que tu fais est mal.
Sana gelmem yanlıştı.
Je n'aurais pas dû venir te voir.
Ve bu çok yanlıştı. Ve bilmek istemeyeceğiniz bazı şeylerin içine girmem dışında, annenin de beni uzaklaştıracak bazı şeyler yaptığı söylenebilir.
Et sans entrer dans des affaires que tu n'as pas besoin de savoir, disons juste que ta mère a fait des choses
- Belki tahminlerin yanlıştır.
- Ton hypothèse est mal fondée.
Ama bazı şeyler hala yanlıştır.
Ça tourne quand même mal.
Irksal gerekçem yanlıştı.
J'avais tort sur la raison ethnique.
Hükmün yanlıştı.
Votre verdict a été mauvais.
İlk buluşmam, ilk öpüşmem... Hepsi yanlıştı.
Quand j'ai embrassé un garçon pour la 1re fois... tout me paraissait de travers.
Yaptığı şey yanlıştı.
Ce qu'il a fait est mal.
Yaptığım yanlıştı ve gerçekten pişmanım.
Ce que j'ai fait était mal et je le regrette sincèrement.
Hayır, hayır, aç insanları beslemek yanlıştır.
C'est mal de nourrir les gens affamés.
Bak, biliyorum yaptığım şey yanlıştı.
Écoute, je sais que je m'y suis mal pris.
Yanlış sürtükle kırıştırdın seni sürtük!
Tu t'es tapée la mauvaise, salope!
Yanlış hatırlamıyorsam, ben de hayatını kurtarmıştım.
Mais je vous ai sauvé la vie.
Birçok savaş, yanlış anlaşılmalar yüzünden çıkmıştır. Trajik hatalar, algılamalar insanları sonsuza dek birbirlerine düşman eder.
De nombreuses guerres ont été déclarées sur la base d'un malentendu... des erreurs tragiques, des méprises qui opposent ensuite les gens à jamais.
Tek sorun, yanlış çantayı almıştım!
Le seul problème, c'est que j'ai pris le mauvais sac.
Daha önce yanlış bir şey yapmamıştık.
Ça nous était jamais arrivé.
Yanlış görmüyorsunuz, bayanlar baylar civarın tek Demirbilek Maven'ı Teksas'ın zıpçıktısı Acımasız Fıstık'a karşı.
et oui mesdames et messieurs, On parle de la seule et unique Iron Maven face a la débutante sortie du coeur du Texas, Babe Ruthless.
Belki yanlış kalabalıkla yüzmeye başlamıştır.
Il a peut-être commencé à se rebeller.
Gus, yanlışlıkla üzerine işemişti. Ona impetigo * bulaştırmıştım.
Gus lui a fait pipi dessus et je lui ai refilé l'impétigo.
Yaptığım yanlıştı.
Ce que j'ai fait était mal.
Pastasının üzerine adı yanlış yazılmıştı ki kendim düzelttim.
Et un gâteau avec son prénom que j'ai corrigé moi-même.
Tamam, son seansta düzeltmeyle ilgili konuştuğumuzda bu nasıl yanlış anlaşılmıştı?
Rappelez-vous, la dernière fois, nous avons parlé des corrections et comment elles pouvaient être mal prises?
Sana göstermeye çalıştığım şu, doktorun hatalı. Sana yanlış teşhis konulmuş.
J'essaie de vous montrer que... votre docteur a tort.
Böylece Üç Gün Kuralı'nın yanlışlığını ispatlamış ve hoş bir kızla yemeğe çıkmıştım.
Donc j'avais prouvé que la Règle des Trois Jours était fausse, et j'étais parti dîner avec une jolie fille.
Öngörü modelimin neden yanlış çalıştığını anlamıyorum.
Je ne trouve pas l'erreur dans mon modèle de prévision.
Adamın onunla çalıştığını, bunun büyük bir yanlış anlaşılma olduğunu söylemiş.
Il a dit qu'il travaillait pour lui, que c'était un malentendu.
Belki, Kent yanlış hatırlamıştır yada Tommy onu başka birşey için aramıştır.
Ce n'est donc pas mon idée. Kent se sera trompé de date. Tommy aura appelé pour autre chose.
Tommy'nin yaptığı çok yanlıştı. Bunu savunmayacağım.
C'est vrai.
Suzuki St. Pierre Daniel'ın fotoğrafları Suzuki'ye gittiyse her şey yanlış yere gidecek demektir!
Si les photos de Daniel sont parties chez Suzuki, alors tout a du être envoyé au mauvais endroit.
Bir sınıfı incelemem istenmişti. 214 numaralı odaya yollanmıştım ama yanlışlıkla 241 numaraya gitmişim.
Pour un stage, je devais aller dans la salle 214 et je suis allée dans la 241.
Yanlış ilaçlarla karıştırırsan, ölürsün.
Mauvais mélange, tu claques.
Tabii genç kızımız da rocktan pek anlamadığı için bunu konuşma dilinde bayağı yanlış anlamıştı.
Mais la jeune femme a mal compris et pensait que je parlais d'elle.
- Bilinmez, belki de rahip bir yanlış yapmıştır.
- Le prêtre était peut-être mafieux.
Yanlış bir şey yapmamıştı.
Il n'avait rien fait de mal.
Muhtemelen Iowa'dan buraya film yıldızı falan olmak için gelmiş ve yanlış insanlarla tanışmıştır.
Elle venait sûrement de l'Iowa dans le but de devenir actrice et elle a rencontré les mauvaises personnes.
Ne yapmaya çalıştığını anladığımda ve her şey yanlış gittiğinde.
J'ai compris ce que vous vouliez faire et ce qui a foiré.
Muhtemelen yanlış bir fikirdir, ancak önceden bir toplayıcı bağlamıştım.
J'ai sûrement tort, mais j'ai branché un intégrateur.
Belki de Jerome birinin parasını yanlış kullanmıştır.
Jerome a peut-être mal géré l'argent de quelqu'un.
Belki yanlışlıkla biri almıştır.
On l'a peut-être pris par accident.
Sanırım babasının karıştığı işlerde yanlış bir şeyler.. .. olduğunu ve bir şeyleri örtbas etmek için.. .. Harderberg'den kayıt dışı para aldığını anlamış olmalıydı.
Il a dû se rendre compte que quelque chose clochait, que son père était impliqué, et empochait des pots de vins d'Harderberg pour cacher quelque chose.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]