English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yanlış anlama

Yanlış anlama Çeviri Fransızca

2,210 parallel translation
Yanlış anlama, Bo.
Rien de personnel, Bo.
Yanlış anlama mı?
Et, tu t'es fais prendre?
Yanlış anlama.
Pas pour ce que tu crois.
Yanlış anlama.
Te fais pas des idées à cause de ça.
Yanlış anlama ama, ormanı havaya Les Grossman uçurmadı herhalde! - Ne?
C'est pas Les Grossman qui a niqué la jungle.
Beni yanlış anlama ama ben orada bulundum.
Ne le prends pas mal, mais...
Joe, sevgilim. Eğer geçen akşamki yanlış anlama, ikimizin de önüne çok, çok önemli bir şey çıkardıysa, kendimi affedebileceğimi hiç sanmıyorum.
Joe, mon cher, je ne pourrai jamais me le pardonner si le malentendu d'hier soir empêchait quelque chose qui nous tient à cœur à tous les deux.
- Şaşırdım, yani yanlış anlama ama seni lezbiyen sanıyordum
Ne le prends pas mal, j'étais persuadé que t'étais gouine.
Vondas'a herhangi bir yanlış anlama olmasını istemediğimi ilet.
Dis à Vondas que je voulais pas qu'on se comprenne mal.
- Yanlış anlama.
- Je t'explique.
Senin olmadığını biliyorum. Çünkü yanlış anlama ama bu kadar hırpalayacak fizik sende yok.
Je sais que c'était pas toi, car sans vouloir te manquer de respect, t'as pas la force pour infliger de telles blessures.
Ama değilse yanlış anlama diye belirtiriz.
Sinon, on dira que c'était un malentendu.
Eğer yazdıklarımız kesin değilse yanlış anlama veya başka bir şey olur, yine de doğrulama yazacağız.
Mais malentendu ou pas, on publiera une correction si ce qu'on a écrit n'est pas correct.
Beni yanlış anlama ama eğer bu yaptığın doğru olsaydı, şu anda kendini daha iyi hissederdin.
Je ne dis pas le contraire. mais si ça avait été la chose à faire, tu te sentirais mieux en ce moment.
Bir yanlış anlama olmalı.
Il doit y avoir une erreur.
Bu bir yanlış anlama, ve bu - Bu sese ve harekete karşı verilmiş istemsiz bir refleks.
C'est trompeur, et c'est... c'est un réflexe involontaire courant en réponse au mouvement et à la lumière.
Yanlış anlama Bob ama ölü Asyalılarla kimse ilgilenmiyor.
- Ils se foutent pas mal des Chinetoques.
Tamam, beni yanlış anlama, çünkü ben de kafanda yaşadığın bu garip görüntüleri filme olduğu gibi aktarmanı istiyorum, ama şunu da unutmamalısın, bunlar sadece senin beyninde oluyor.
Je veux pas de malentendus. Je veux que tu utilises tous ces trucs bizarres dans ta tête pour faire le film, mais n'oublie pas que ce n'est que dans ta tête.
Söyleyeceğimi yanlış anlama lütfen.
Ne le prenez pas mal...
Yanlış anlama, Craig'in tedavi ekibinin büyük bir parçası olmanı hâlâ istiyorum.
Ne te méprends pas, je tiens à ce que tu participes au traitement de Craig.
Sanırım bir yanlış anlama var.
Je crois qu'il y a un petit malentendu.
Eğer bir yanlış anlama yaşandıysa paranızı iade etmekten memnuniyet duyarım ve siz de evinize dönebilirsiniz.
S'il y a eu un malentendu, je serai heureux de vous rembourser, et vous pourrez partir.
Sctanley, büyük bir yanlış anlama oldu.
Sctanley, c'est une erreur.
Yani beni yanlış anlama.
Ne m'en veux pas.
Bunu yanlış anlama ama sanırım birisiyle konuşmalısın.
Ne le prenez pas mal, mais vous devriez en parler à quelqu'un.
Yanlış anlama, sadece... sağlık sektöründe de çalışabilirdin.
Je veux dire, aucune offense. C'est juste... J'ai pensé que tu pourrais faire quelque chose dans le domaine médical.
Ama malı kaldırdığım için sakın beni yanlış anlama.
Mais ne t'inquiète pas, j'ai une érection.
Hayır, sen büyük ödül olurdun. Beni yanlış anlama ama...
Tu es très jolie, je ne dis pas le contraire.
Sanırım başka bir yanlış anlama daha var.
Cela me semble être un autre malentendu.
Küçük bir yanlış anlama Şef. Biraz kontrolden çıktı.
Un petit malentendu, ça a dérapé.
Bir yanlış anlama olmalı.
Il doit y avoir un malentendu.
Aramızda bir yanlış anlama oldu.
Il y avait un petit malentendu entre nous.
Yani yanlış anlama, Sandy havalı kız ama onunla evlenecek falan değilsin ya.
Comprends-moi bien, Sandy est cool comme gonzesse, mais c'est pas comme si tu allais l'épouser.
Bir yanlış anlama olmalı.
Ça doit être une erreur.
Tamamen bir yanlış anlama.
C'était un gros malentendu.
J. K. Rowling'in Harry Potter şöhreti gibi, Ki o da, yanlış anlama, ev kadınıydı.
L'aventure ressemble à l'auteur de Harry Potter qui au départ, ce n'est pas péjoratif, était une femme au foyer.
Bunu yanlış anlama ama umarım seni bir daha görmem.
Ne le prenez pas mal, mais j'espère ne plus vous revoir.
Yanlış anlama lütfen, seninle çalışmayı seviyorum.
Et ne t'y trompe pas, j'adore travailler avec toi.
Yanlış anlama ama kahveni kabul etmeyeceğim.
Ne le prends pas mal, mais je vais devoir refuser ton café.
Yanlış anlama.
Un malentendu.
Bir kız kendini öldürmeye çalışıyor ve bu senin için bir yanlış anlama, öyle mi?
Une nana essaie de se suicider à cause de toi et c'est un malentendu.
Ortada büyük bir yanlış anlama var.
Il doit s'agir d'une erreur.
Ortada büyük bir yanlış anlama var.
Ceci est un gros malentendu.
Beni yanlış anlama. Bunun için çalışmalısın.
Ne vous méprenez pas Vous devrez travailler dur...
Basit bir yanlış anlama...
Un simple malentendu...
Amiral bu bir yanlış anlama.
- Allez!
- Korkarım yanlış bir anlama oldu.
Je crains qu'il y ait eu un malentendu.
Ve bu şu anlama gelmez mi? Eğer gerçekten tanrı ile bütünleşirsen, asla yanlış iş yapmazsın.
Ça ne signifie pas... qu'en ne faisant vraiment qu'un avec Dieu, on ne peut jamais se tromper?
Beni yanlış anlama.
Ne le prends pas mal,
Beni yanlış anlama fena bir iş değil.
J'ai l'air de me plaindre, mais j'aime bien ce travail.
İki gözüm önüne aksın ki, yanlış bir anlama oldu.
Je te jure que c'est un malentendu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]