Yeteri kadar Çeviri Fransızca
4,853 parallel translation
Yeteri kadar temizlediğini sanıyordur.
Peut-être pense-t'il avoir suffisamment nettoyé.
Yeteri kadar uyuyor musun? "
Et tu dors assez?
Onu yeteri kadar tanıyor muyum, bilmiyorum. Ve bu acele bir karar mı bilmiyorum, anlıyor musun?
Je ne le connais pas autant que je le voudrais, et je ne sais pas où est l'urgence, tu vois?
Kan bankasını arayıp yeteri kadar 0 negatif olup olmadığını sorun.
Appelez la banque de sang, assurez-vous qu'ils ont assez de O négatif.
Belki yeteri kadar uzaktır.
Peut-être que c'est assez éloigné.
- Yeteri kadar zarar vermedin mi sence de?
Je crois que t'en as fait assez, non?
Bradshaw'ı yeteri kadar rahatsız ettim sanırım.
Merci. Je pense m'être assez incrusté avec les Bradshaw durant une vie entière.
İkinizin de ailesi için yeteri kadar çok yer yok.
Il n'y a pas beaucoup de place pour les 2 familles.
Yeteri kadar yemek var mı orada?
T'as tout ce qu'il faut?
Onu yeteri kadar darmadağın etmedin mi?
Tu ne l'as pas assez bousillé?
Size gülümsemenizi söyleyen benim gibi ahmaklar olmaksızın bile işiniz zaten yeteri kadar zor.
Votre boulot est suffisamment pénible sans qu'un abruti comme moi - vous dise de sourire.
Güneş yeteri kadar parlak olduğunu ne zaman fark eder?
Quand le soleil sait s'il brille assez?
Su yeteri kadar ıslak olduğunu ne zaman fark eder?
Quand l'eau sait-elle que c'est assez mouillé?
Axl ve Hutch ilk üniversite partisini vermişti ve onlar atıştırmalık almaya gittikten hemen sonra yeteri kadar büyük bir başarı yakaladılar.
Donc, Axl et Hutch lançaient leur première fête d'université, et bien sûr, ce fut un énorme succès, dès qu'ils sont partis chercher des chips.
Yeteri kadar elde ettiğimde sadece sen, ben ve cennet.
Dès que j'en aurai assez, ce sera toi, moi et le paradis.
Örneğin evin satılması. Yeteri kadar kaynakla davayı yıllarca uzatabiliriz.
La vente de la maison vous assurera un revenu pendant des années.
Köyü boşaltmak için yeteri kadar zamanımız var mı?
Ça donne assez de temps pour évacuer?
Ben orada salak gibi dikilip dururken ve ne söylediğine dair hiçbir fikrim yokken yeteri kadar büyük bir şey olduğu belliydi.
Euh, c'est un gros problème quand elle s'excuse pendant que je reste là debout comme un idiot en n'ayant aucune idée de quoi elle parle.
Yeteri kadar büyüdüğünde bunu kabulleneceksin.
Et quand tu seras vieux, tu apprendras à vivre avec ça.
CEO'su bir kalede yaşıyor ve çalışanlarına yeteri kadar maâs vermiyor.
Le PDG vit dans un château et ses employés ne sont même pas payés un salaire décent.
Onlara Yankee mumları önerdim, fakat ellerinde yeteri kadar varmış.
Je les ai proposée à Yankee Candles, mais ils ont dit qu'ils avaient assez de bougies.
Bilmiyorum, ama yeteri kadar etki ederse, öğrenirsin.
Je l'ignore. Mais si c'est important, vous trouverez la réponse.
Kendimizi harap ettik. Hayır, hayır, henüz yeteri kadar yapmadık.
On y a mis du notre non, non, non, on a pas fini.
Yeteri kadar bulursak, yeniden yapabiliriz.
Si on en trouve assez, nous pourrons en reconstituer une partie.
Yeteri kadar!
Assez!
3 yıl da olsa Won için yeteri kadar dikkatli davrandım.
J'ai été prévenante pour les sentiments de Won assez longtemps.
Yeteri kadar sert adamı oynadın.
Tu as été si cool devant cette fille!
Anlaşılan yeteri kadar değilmişim.
Apparemment pas assez tôt.
Yeteri kadar beklersen şansın döner derdim hep.
Tu sais, je dis toujours que si tu attends assez longtemps, la chance tournera.
Bana, patates püresinin yeteri kadar sorumluluk vermediğini söyledin.
Tu m'as dit que la purée de pomme de terre n'était pas assez de responsabilité.
Şey, korkarımki Mary ve ben, hindi bakmaya gittiğimizde yeteri kadar büyüğünü bulmakta başarısız olduk.
J'ai peur que Mary et moi ayons dû l'annuler, quand on a pas pu trouver une dinde assez grosse pour nourrir tout le monde.
Bir hücrede yeteri kadar uzun kalırsan, kendi kendine hikayeler anlatmaya başlarsın.
Quand vous êtes assis dans une cellule depuis trop longtemps, vous commencer a vous raconter des histoires.
İzini sürebilmem için onu yeteri kadar hatta tutman gerek.
Tu dois garder le hacker en ligne assez longtemps afin de retrouver sa trace.
Onun için yeteri kadar iyi olduğumu düşünmüyorsun.
Tu penses que je ne suis pas assez bien pour elle.
Evet, hayır, Miguel için de yeteri kadar iyi değil.
Il est même pas assez bien pour Miguel.
Alan arkadaşın olmak için yeteri kadar iyi mi?
Alan est suffisamment bien pour être ton ami?
Alan'ın yeteri kadar iyi olamadığı çok fazla kadın var.
Il y a plein de femmes pour qui Alan n'est pas assez bien.
Evet, Alan onun için yeteri kadar iyi değil.
OK, Alan n'est pas assez bien pour elle.
Bütün heyacanım aslında beni bu olaya karıştırmanla ve işe yaramayacak... süslü bir ameliyat için bana bu bebeği yeteri kadar canlı... tutmam gerektiğini söylemenle alakalı.
Donc toute mon anxiété est basée sur le fait que tu m'as amené sur ce cas et m'as demandé de garder un enfant assez longtemps en vie pour que tu puisses faire une procédure fantaisiste qui ne marchera pas.
Browning marka silah tarafından ateşlendiğine dair saptama yapmam için yeteri kadar yiv etkileri ve setler vardı.
Il y avait assez de matière et de sillons pour déterminer que la cartouche a été tirée d'un Browning.
Bir günde iki defa yeteri kadar zor benim için.
Deux fois dans une seule journée c'est trop pour moi à gérer.
Yaralar morarmaya başladı, araştırmayı sınırlandırır ama yeteri kadar değil.
Ces lésions sont devenues violettes, ce qui limite un peu la recherche mais pas assez.
Sizinki yeteri kadar yakın değil, ama bizi yakın olabilecek birine götürebilirsiniz diye düşünmüştüm.
J'espérais que vous me conduiriez à un donneur potentiel.
O büyürken yeteri kadar yanında olmadım.
Il a grandi avec un père souvent absent.
Yeteri kadar acıya katlandın.
Tu as enduré assez de douleur.
Lily'nin yeteri kadar hediyesi oldu. - Cam, Cam.
- Crois-moi, Lily en a bien assez.
Güzel bir yemek yiyeceğiz biraz içeceğiz, sonra da Robin'in dediğine göre Edith teyzesi yeteri kadar sarhoş olursa peruğunu çıkarıp onunla hokey oynayacakmış.
On va faire un bon diner, boire quelques verres et après, selon Robin, si sa tante Edith est assez bourrée, elle enlèvera sa perruque et ils joueront au hoquet avec.
Yeteri kadar yemekle silah var mı?
Est ce que tu as assez de nourriture, assez de flingues?
Hamile olduğum için yeteri kadar hayal kırıklığına uğradı.
Il est déjà tellement déçu de moi pour être tombée enceinte.
Yeteri kadar zahmet verdim.
Je t'ai déjà assez causé d'ennuis.
Yeteri kadar gördün.
Tu as vu ça de nombreuses fois, n'est-ce pas?
kadar 19
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52