Çok uzun bir zaman Çeviri Fransızca
654 parallel translation
Bu çok uzun bir zaman.
- C'est long.
- Çok uzun bir zaman.
- C'est long.
- Çok uzun bir zaman yoktun.
- Tu es parti si longtemps.
Çok uzun bir zaman.
C'est long, 3 jours.
Bir daha çok uzun bir zaman, Marian.
Jamais, c'est bien long, Marian.
Bu çok uzun bir zaman.
Ça fait beaucoup de temps.
Uzun zaman oldu, çocuk. Çok uzun bir zaman.
Ça fait longtemps trop longtemps.
- 4 yıl çok uzun bir zaman.
- Quatre années fastes pour les buses.
Çok uzun bir zaman önce gördüğün en güzel şeyler olduğunu söylemiştin.
Autrefois tu disais qu'ils étaient la plus belle chose que tu ais vu.
Çok uzun bir zaman geçti.
Bien longtemps.
Çok uzun bir zaman.
Très longtemps.
Hayır, çok uzun bir zaman oldu.
Ça fait très, très longtemps.
Çok uzun bir zaman önce babanıza söz vermiştim size ve Ralph'a sonsuza dek bakacağım.
Il y a très longtemps, j'ai promis à votre père que je prendrais toujours soin de vous et de Ralph.
Çok uzun bir zaman olabilir.
C'est très long.
Sausalito'da dört ay çok uzun bir zaman.
C'est long, quatre mois à Sausalito.
Buralar çok ıssız ve bu kulübeye bir insan geleli çok uzun zaman oluyor.
Je vis dans la solitude et ça fait longtemps qu'un être humain n'est venu dans cette cabane.
Durun biraz. Bu çok uzun bir süre. Zaman aşımına uğramıştır, değil mi?
Il est illégal de remonter si loin!
Bir kadının sesini duymayalı çok uzun zaman olmuştur.
Il y a un moment qu'ils n'ont pas vu de femme.
Bu yeni ülkeye, büyükbabanızla çok uzun zaman önce geldik. Çünkü burada, çok güzel bir şey olduğunu duyduk.
Votre Grand-père et moi sommes venus dans ce pays... parce qu'on nous avait dit que la vie y était meilleure.
- Söyleme şeklinden. Çok uzun zaman önce gerçekleşen bir şeymiş gibi.
De la façon dont il l'a dit...
Bilirsin, bence bir kişi uzun zaman iyi şeyler öğretirse, ve bunu gönülden yapıyorsa, çok kötü bir adamı bile değiştirebilir.
Vous savez, Je pense que si l'on enseigne de bonnes choses pendant longtemps et si on le fait de tout cœur, même la plus mauvaise personne changera pour le mieux.
Seni o kadar çok hayal ettim ki, bunların uzun zaman önce kurduğum bir düş olmadığına inanmak çok zor.
Tu as été irréel si longtemps, il est dur de croire que tout ceci n'est pas un rêve.
- Ben artık bir hiçim Susanne. Çok uzun zaman önce okunmuş, geç - erliliğini yitirmiş bir kitap gibi.
Je ne suis qu'un vieux bon pour la tombe
çok uzun zaman önce bu gezegende güçlü ve asil bir ırk yaşıyormuş.
Il y a des millenaires... une race d'etres nobles habitait cette planete.
Uzun zaman önce, çok uzak bir ülkede bir kral ile, iyi yürekli bir kraliçe yaşardı. Yıllar boyunca bir çocukları olsun istediler ve sonunda dilekleri kabul oldu.
Il était une fois dans une contrée reculée, un roi et une reine qui depuis longtemps espéraient avoir un enfant.
O çok uzun zaman önceydi, Bayan Smith. Ama size bir şey diyeyim mi?
Vous savez quoi?
Bir ay çok uzun zaman.
Un mois, c'est long.
Ama o zaman da çok uzun bir yolculuk olur.
Mais la route serait longue.
Bilirsin işte "bizim şarkımız" tarzında bir şeyler. Olsaydı, bile ben hatırlamıyorum. Bu çok uzun zaman önceydi.
Et vendredi, au retour, on vous dira qui est Sharon et qui est Susan.
Çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi.
Ce que j'aurais dû faire il y a longtemps.
Çok uzun zaman önce bir arkadaşım hafta sonu için davet etmişti.
Un ami m'a invitée pour le week-end, il y a longtemps.
Haklısın. haklısın, ona söylemeliydim. Ama aile kayıtlarını incelemeyeli çok uzun zaman oldu. Herhangi biri nasıl bir aile olduğumuzu söyleyebilir.
Certains dessins comportent une date spécifique correspondant à des faits historiques.
Bayan Wright, aramıza bir hanımefendi katılmayalı çok uzun zaman oldu.
Miss Wright, c'est une joie rare d'avoir une dame parmi nous.
Yeni bir elbise almayalı çok uzun zaman oldu.
Je n'ai pas acheté de robe depuis... très longtemps.
Hepsi de çok uzun zaman önce yazılmıştır tabii ki fakat biliyor musunuz yeni bir şiire başladı?
Bien sûr, ils ont tous été écrits il y a longtemps, mais il en a commencé un nouveau.
Bir bebeği tutmayalı çok uzun zaman oldu, Martha.
Cela fait longtemps, Martha, que je n'ai pas tenu de bébé.
Bir birimizi görmeyeli çok uzun zaman oldu.
Cela fait si longtemps que nous ne nous sommes plus vus.
O zaman birden çok yaratıkla uğraşıyoruz. Ya da son derece uzun yaşayan tek bir yaratıkla.
Alors, nous avons forcément affaire à plusieurs créatures, ou bien à une seule créature à la durée de vie très longue.
Bir zamanlar... çok çok uzun zaman önce...
Il était une fois. Il y a très, très longtemps.
Necronomicon efsanesi çok uzun zaman önce dünyanın ev sahiplerinin başka bir boyuttan gelen türler olduğuna dayanır.
La légende du Necronomicon raconte qu'il y a longtemps, la terre était habitée par... une race venue d'une autre dimension.
Bunu beklemiyorum. Ancak çok uzun zamandır savaştayım. Bir kadın yüzü görmeyeli uzun zaman oldu.
La guerre dure depuis si longtemps que j'ai oublié... ce qu'est un visage de femme.
Önemli değil, hanımefendi. Böyle güzel bir Bayan tarafından bekletilmeyeli çok uzun zaman oldu.
C'est un vrai plaisir, Madame, d'attendre... une aussi jolie personne.
Bir hastam olmayalı çok uzun zaman oldu.
Il y a longtemps que je n'ai pas eu de clients.
Paul hayatında başını bir çok derde soktu, fakat o günden beri uzun zaman geçti.
Paul a eu toutes sortes d'ennuis, mais cela remonte à très loin.
Yakışıklı bir sarışın benimle sevişmeyeli çok uzun zaman oldu.
Ca fait si longtemps que je n'ai pas fait l'amour avec un beau mâle blond.
Uzun bir süre önceydi ama zamanı için çok büyük bir olaydı.
Ça remonte à longtemps, mais ça a fait du bruit, à l'époque.
Bir zamanlar tıp öğrencisiydim. Çok uzun zaman önceydi.
J'ai un peu étudié la médecine, il y a longtemps.
Uzun zaman önceki şeyleri anımsayabilir, fakat şu anda olan bir şey konusunda çok acizdir.
Elle se rappelle les choses anciennes mais difficilement les récentes.
O gece çok uzun zaman hatırlayacakları bir gece olacaktı.
Une soirée... qu'ils n'oublieraient pas... pendant de très longues années.
Böyle bir yatakta yatmayalı çok uzun zaman oldu.
Ça fait longtemps que je n'ai pas dormi dans un lit.
Çok uzun zaman önce, birkaç yüzyıl önce, bir dövüşçü varmış. Sanırım Philadelphia civarında.
Il y a longtemps- - peut-être bien il y a 1 00 ans... y avait un boxeur, je crois bien que c'était à Philadelphie.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun bir süre 23
çok uzun sürdü 28
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun bir süre 23
çok uzun sürdü 28
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun değil 30
uzun bir zaman 22
bir zamanlar 253
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzücü 155
uzun bir zaman 22
bir zamanlar 253
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok utandım 66
çok uzaklara 31
çok üzgünüz 53
çok uygun 30
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok utandım 66
çok uzaklara 31
çok üzgünüz 53
çok uygun 30