Çok uzaklarda Çeviri Fransızca
277 parallel translation
Bu ayrılığın gerçekleşeceği günler... çok uzaklarda değil.
Je crois que le jour approche où cette séparation sera possible.
Dans ederken aklım çok uzaklarda oluyor.
Mon esprit est si loin quand je danse.
Ama çok uzaklarda... yıkıntıların arasında yeni bir dünya kıpırdanıyor... yavaş yavaş... ama umutla.
Mais je vois une distance incommensurable, un monde nouveau s'agiter dans les ruines s'agiter maladroitement, mais cherchant avec une lueur d'espoir ses légendaires trésors perdus.
Gülümsüyor. - Çok, çok uzaklarda.
Dans un autre monde...
Ama çok iyi geldi, kendimi çok uzaklarda hissettim.
Pourquoi avoir fait ça?
Çok uzaklarda.
Très loin.
Oğlum, çok uzaklarda bir yerlerde.
Mon fils est loin d'ici...
# Çok uzaklarda, Cayuga sularında #
Loin au dessus des eaux de Cayuga
# Çok uzaklarda yoğun uğultuları #
Loin au dessus du bourdonnement
Mesala, biri Fransa'da bir kentte kumarhaneye biraz para bıraksa, gürültüsü çok uzaklarda duyuluveriyor.
Si quelqu'un perd beaucoup d'argent dans un casino de Deauville, le bruit peut aller très loin.
- Çok uzaklarda kaldı.
Laissée loin derrière.
Çok uzaklarda.
Loin d'ici.
Çok... çok uzaklarda.
Très loin d'ici.
Çok uzaklarda.
Ça te ferait une sacrée trotte.
Çok uzaklarda olmak gibi.
Là-haut c'est...
O bedende bir zamanlar bir dev yaşardı ama Matt Brady kayboldu. Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü.
Un géant habitait jadis ce corps, mais Matt Brady s'est perdu car il regardait trop haut vers Dieu et trop loin.
Bir zamanlar, çok uzaklarda bir prenses varmış.
II était une fois, une princesse d'un pays lointain.
Kuzeyde, çok uzaklarda, o mağarada genç bir tanrı uyur.
Loin au nord, un jeune dieu dort dans cette caverne.
Çok uzaklarda.
Très loin d'ici.
- Çok uzaklarda henüz keşfedilmemiş bir ada.
- Une plage célèbre, pas encore lancée.
Dinlermisiniz, Samantha evinden çok uzaklarda ve buraya alışması için yardım edeceğimize dair söz verdim.
Écoutez tous. Puisque Samantha est nouvelle parmi nous, faisons tous en sorte qu'elle se sente à l'aise.
Güneyden çok uzaklarda.
A des lieues d'ici, vers le sud.
Birçok galakside ulaşabileceğinizden çok çok uzaklarda.
Dans beaucoup de galaxies bien au-delà de votre portée.
Uzakta çok uzaklarda, yaşlı adam.
Loin... Trop loin, l'ancien.
Ayrıca çok uzaklarda, Amerika'dalar.
Et puis c'était loin, en Amérique.
- Senden çok uzaklarda hayatım.
Bien trop loin de vous, ma chérie.
Adamlarımın seni çok uzaklarda bir bataklığa götürmeleri ve kafana bir kurşun sıkmaları.
Mes hommes vous emmèneront dans le marais et vous troueront la tête.
George Washington'ın dolar savurmasını konuştuğumuzu hatırladın mı? Elbette, dolar savrulan günler çok uzaklarda kaldı.
Il fait comme Washington qui jeta une pièce d'un dollar d'une rive... du Delaware à l'autre.
Dr. Wilbur çok uzaklarda.
Le Dr Wilbur est trop loin.
Şarkta, çok uzaklarda Dumanlı dağların ve Kuyutormanın karanlığının ötesinde, Yalnız Dağ diye bir yer var.
Loin, dans les terres de l'Est... par-delà les montagnes brumeuses et la sombre Forêt de Mirkwood... tu trouveras la Montagne Solitaire.
Çok uzaklarda, Joppa'nın çöl sınırlarının ötesinde...
Elles vivent au-delà des frontières arides de Joppé...
* Çok uzaklarda
Trés loin d'ici,
Çok uzaklarda, aşağımızda
{ c : $ 88FF00 } { y : bi } The people far below
Hatasız iletişim çok uzaklarda kaldı.
Notre communication fait preuve d'une trop grande précision
Çok uzaklarda, giymiştir annem beyaz bir elbise ve seslenir "uyku zamanı Michele!"
Plus bas, ma mère agite un drap blanc. "Au lit, Michele!" ''Michele!
Maria... Her şeyim, çok uzaklarda Bir gün dönersen eğer
Maria... toute à moi, toute lointaine si tu revenais un jour
Dünya çok uzaklarda.
Le monde est si loin.
Brull, 20 gün sonra, buradan çok uzaklarda olmayı umuyorum.
Dans 20 jours, j'ose espérer que je serai loin d'ici.
Çünkü bazen, buradan gidiyorum. Ve orası... Çok uzaklarda.
Parce que parfois, je ne suis pas là... et là-bas... c'est si loin... et je suis tout seul.
Çok uzaklarda, Paris'te yaşıyorlar.
Elles habitent si loin, à Paris.
- Çok uzaklarda.
- Il est parti.
Çok uzaklarda kalmış gibi.
C'est si loin.
Ama nadiren de olsa gösterdiği bu asilikler asıl durumun tehlikesinden çok uzaklarda.
Mais son insubordination occasionnelle, est en somme, bien moins dangereuse.
"Aşkım"! Çok çok uzaklarda bulunuyor olsa bile... birbirlerine "aşkım" diye hitap ediyorlar.
Même s'il se trouve loin... ils s'appellent l'un l'autre "amor."
Bu gece evinden ve huzurlu olduğun yerden çok uzaklarda olduğunu biliyorum.
Vous êtes loin de chez vous, ce soir. Vous êtes dans un endroit calme.
senin topuzun yok ve 30'lu yaşların daha çok uzaklarda.
Tu n'as pas de chignon, et tu es loin d'avoir 30 ans.
O zamana dek, Agrabah'tan çok uzaklarda oluruz.
D'ici Ià, nous serons très loin d'Agrabah.
Hayır, çok daha uzaklarda galaksinin dış kenarında.
Pas du tout. On est bien plus loin, par là... à la périphérie, dans la campagne de la Galaxie.
Bay Magee, çok uzaklarda değildir.
Roderick est ici quelque part.
Okuldaki arkadaşlarına şöyle diyebilir ; "Benim de babam var ama uzaklarda ama çok yakışıklı."
C'est tout de même mieux de pouvoir dire aux petities copines de la maternelle, moi aussi, j'ai un papa Il est en voyage, mais c'est le plus beau.
Şu bölümü de çok güzel. " Burada kendi kendime yaşarken... Yurdumdan uzaklarda kendime sahibim... zil çaldı.
'J'ai quitté la ville et j'étais solitaire'mais je l'ai pas montré.''J'ai été fort et me suis protégé.'
uzaklarda 21
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok uzun bir süre 23
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok uzun bir süre 23
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok uzun sürdü 28
çok utanıyorum 107
çok uzun zamandır 30
çok uzak değil 39
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok utandım 66
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok uzun sürdü 28
çok utanıyorum 107
çok uzun zamandır 30
çok uzak değil 39
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok utandım 66