Ama o benim Çeviri Portekizce
9,099 parallel translation
Ama o benim bebeğim, ne yapacağım başka?
Mas ele é o meu bebé. O que devo fazer?
Ama o benim yeteneğim değildi baba.
Mas eu não tinha talento, pai...
Ama o benim paramı almadı, ta ki hepsini alana kadar.
Mas ele não levaria o meu, não até que o conseguisse todo.
Ve ikincisi, bu bilgiyi doğal olarak bana getirdin... -... çünkü sen benim karımsın, bu senin görevin. - Ama...
E segundo, trazes-me informação porque é o que se espera por seres minha esposa, é o teu dever.
- Evet ama benim davam.
Sim, mas é o meu caso.
St. Joseph'in benim bağışıma çok ihtiyacı olduğunu biliyorum, ama yönetim Daniel'ın adının verilmesi konusunda mücadele ediyor.
Sei que St. Joseph precisa desesperadamente da minha ajuda, mas o conselho ainda não está de acordo em dedicá-la ao Daniel.
Dişimi geçirebildiğim her insanın kanını düşünmeden içiyordum. Ama bu kafeste kilitli kalmak beni nasıl bir hayvan olduğum ile yüzleştirdi. Kaynaklarımız bitince dostlarım erzaklarını benim için feda ettiler.
Bebia sem remorsos de qualquer humano em que pudesse meter os dentes, mas, presa nesta gaiola, fui obrigada a confrontar o animal em que me tinha tornado, e, como os recursos se esgotaram, os meus amigos sacrificaram as suas rações por mim,
Ben de eğlencenize dahil olabilirim ama bu sene Erkeklerin Rehberlikçisi benim. Yani kampta uygunsuz davranışlar görürsem sizi bildirmek zorundayım ama görmezsem de bana kalırsa olmamış demektir.
Mas, este ano, sou o Conselheiro-chefe dos Rapazes e, se vir alguma das atividades proibidas no campo, terei de vos denunciar.
Oradaki herkesin sana domuz dediğinin farkındayım ama bu kamptaki tek domuz benim.
Sei que, esta noite, todos te chamaram porca, mas o único porco no campo sou eu.
Ama seni temin ederim bu hatayı tekrar yapmaktansa kesime gönderilmeyi yeğleyecek yegane domuz benim.
Mas prometo-te uma coisa. Este porco preferia ser mandado para o matadouro do que voltar a cometer esse erro.
Ama dişimle tırnağımla kazandığım parayı verecek olan benim.
Mas serei eu a dar-lhe o meu dinheiro ganho com esforço.
Benim hafta sonum ama.
É o meu fim-de-semana.
Alvin ile benim birkaç problemim oldu ama ölmeden önce yanıma gelip onu geri götürmem için bana yalvardı.
Eu e o Alvin tivemos problemas, mas antes de morrer, ele procurou-me e implorou-me que o aceitasse de volta.
Miles'ın yanlış bir şeyler yaptığını biliyordum ama böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan bile geçmedi. O benim bebeğim.
Eu... sabia que o Miles era um pouco estranho, mas nunca pensei que ele tentaria algo como isto.
O zamanı benim davamla ilgilenirken geçirebilirdiniz ama galiba sizin için daha önemli şeyler var.
Tempo que podiam gastar no meu caso, mas preferem a espuma aos amigos.
Ama benim duyduğum şey şu "Bir Mac sahibinin bağlantı noktasından başkasını boş ver".
Mas o que ele está a dizer é : "Isso é impossível, esqueçam."
Biri geçti ama. Ve yalnızca benim bilgisayarımdan iletişim kurulmuş olabilir.
Alguém contactou, e o único modo seria pelo meu computador.
Keşke söyleyebilseydim ama kusura bakmazsan küçük beynin içinde benim sorunlar olmadan daha güvende olur.
Gostava de o poder fazer, mas com o devido respeito, o teu pequeno cérebro está muito mais seguro sem os meus problemas dentro dele.
Benim resmi resmi olmayan fotoğrafçım ama ben çağırmadım onu.
É o meu não oficial fotógrafo oficial. Mas eu não o incomodava.
Ama Bayan Ferrara onu okula benim yollamadığımı sandı.
Mas ela pensou que eu o tinha forçado a faltar às aulas.
Siyahiler birbirine silah doğrultunca sorun yok ama nedense şimdi hayvan olan benim.
Eram negros a querer matar-se, e, ainda assim, eu é que sou o animal.
Benim adım Oswald Cobblepot. Ama bana Penguen diyebilirsiniz.
Eu sou o Oswald Cobblepot, mas podem tratar-me por Pinguim!
Kitapta ya da o saçma futbol filminde olabilir... -... ama benim bahsettiğim...
- Talvez no livro ou naquele filme de futebol, mas estou a falar...
Ne olduğunu bilmiyorum ama polis ve basının düşündüğünün aksine benim olayla hiçbir ilgim yok.
- Não sei o que aconteceu. Mas não tive nada a ver com isso, apesar do que a imprensa e a polícia pensam.
Ölümden sonra ne olduğunu soruyorsan, burada bunu yanıtlayacak en son kişi benim ama şu an için ruhları bir yaşam enerjisi olarak kabul edelim.
Se quer saber como é a vida após a morte, lembre-se que não sou o mais qualificado para responder a isso. Mas vamos pensar na alma como energia vital.
Ama benim tılsımım yok.
Mas não tenho nenhum talismã. Sabes o que fazer.
Bu benim iyi şans tılsımım ama.
Mas é o meu amuleto da sorte.
Her zaman benim kahramanım oldun ama nihayet gerçekten kim olduğunu anlamaya başlıyorum yöresel uçuş pilotu cehennem gibi engebeli yola giden uçuş pilotu ve baba olmak zerre umurunda olmayan son derece bencil bir adam.
Sempre foste o meu herói. Mas acho que estou finalmente a ver quem és realmente. Um piloto regional cujas as aterragens são bem instáveis e um tipo bem egoísta que não se importa mesmo
Sen geri döndüğünden beri sanki Harvey ve sen benim parçası olmadığım gizli bir dil konuşuyorsunuz. Rachel, hadi ama. Biz eski ahbabız.
Desde que voltaste, que tu e o Harvey falam uma linguagem secreta e eu não participo nisso.
Benim umrumda olan bana ağabeylik yapmak gerekiyordu ama yerine ne yapmıştın?
Interessa-me quando devias ter sido o meu irmão mais velho. - Mas o que é que fizeste?
Ama benim dönemim seninki gibi değildi.
Mas o meu tempo de serviço não foi como o teu.
Bir yola girerek başladım ama değiştim çünkü yolun sonu benim için orası değildi John.
Comecei por um caminho, mas eu mudei, porque não era o destino, John.
- Ama o ilaçlar benim değil. - Ne demek istiyorsun?
Mas estas drogas não são minhas.
Sanıyorum ki burada iğrenç olan benim ama o kitabın iki bölümlük seks bilgisine sahip olan sensin.
Acho interessante que sou tão nojento, mas tu leste 2 Capítulos daquele livro.
Bunu yazıyorlar haberlere çıkıyor. İşimde ne kadar iyi olduğum konusunda makaleler var. Ama aynı zamanda benim hakkımdada yazıyorlar.
E escrevem sobre isso, colocam isso nos jornais, e há artigos sobre como faço o meu trabalho, mas também escrevem sobre mim.
Dünyanın en güçlü podyumunda duruyorum. Ama benim hakkımda bir hikaye yada "Leo Bergen'in kız arkadaşı" olduğumu belirtmezlerse hikayeden bile sayılmıyor.
Fico de pé no palanque mais poderoso do mundo, mas um artigo sobre mim não é verdadeiro a não ser que informem o facto que sou namorada do Leo Bergen.
En derin cehenneme giden en karanlık yolu seç ama kendinden olanı koru tıpkı benim kendimden olanı koruduğum gibi.
Foste pelo caminho mais obscuro para o inferno mais profundo, mas protegeste os teus tal como eu tentei proteger os meus.
Arkadaşımın domuzu hastalandı ve öldü, tabiki çok üzüldü, ama beni üzen benim domuzum Lulu'yu izlemekti
O porco da minha amiga ficou muito doente e morreu, o que foi muito triste, é claro, mas o que me deixou triste foi ver a minha porca de luto.
Dinle, onu kendim de bulabilirim ama zamanım yok bu yüzden kusura bakmayın ama bunu benim için yapmak zorundasınız.
Eu apanhava-o sozinho, mas o tempo é curto. Então, desculpe-me, vai ter de fazer isso por mim.
Malları benim teslim etmemi istedi ama bunun bir tuzak olabileceğinden şüphelendim. O yüzden tenekeleri kendisinin almasını söyledim.
Queria que eu entregasse as coisas, mas fiquei com medo ser um golpe, então disse-lhe que tinha de vir buscar os tanques ele mesmo.
- Ama takım kaptanı benim.
- Mas eu sou o capitão.
Ama benim durumumda bu klişe tam da olması gerektiği gibiydi.
Mas, no meu caso, o cliché não existe.
Ama suçlu olan benim, o değil.
Mas sou eu, não ela.
Bana ihtiyacın var, senin ilacın benim ama sen tüm dünyanın ilhâmını silip süpürmesine izin verip üstüne bir de onları buraya davet etmek istiyorsun.
Tu precisas de mim. Sou restauradora, mas tu deixas o mundo sugar-te toda a tua inspiração, e agora queres convidar esse mundo de volta.
Hazır kıyafetler iyidir hoştur ama gerçek bir terzi için benim yerime gelmelisin.
O retalho é bom, mas para alta costura, tens de ir ao meu hotel.
Benim böyle bir arkadaşım yok ama Scott'ın var.
Não tenho ninguém assim, mas o Scott tem.
Dennis sana ne dedi bilmiyorum ama bu gece Dikişsurat Katili benim.
Não sei o que Dennis disse, mas eu sou a assassina esta noite.
Ama bu gece benim için önemli, ben bu mekânı sıfırdan yarattım.
Mas esta é uma grande noite para mim, construí tudo desde o começo.
Bir sürü arkadaşım vardı benim ama Kyle ile tanışana kadar ne kadar yalnız olduğumu anlamamışım.
Tinha muitos amigos, mas só quando conheci o Kyle vi como era solitária.
- Hayır, sadece işin rengini değiştirmeyi sevdiğini biliyorum, ama bu adam benim gözetimimde çok insan öldürdü o yüzden temiz bir mahkûmiyet istiyorum. - Kurallara göre yapmalıyım.
Só sei que gostas de sair da linha, mas ele matou muitos sob a minha responsabilidade, preciso de acusação limpa, a seguir as regras.
Ama benim istediğim tam olarak bu, Daniel.
É exactamente o que quero, Daniel.
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama o zamana kadar 18
ama önemli değil 67
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama o zamana kadar 18
ama önemli değil 67