English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir tanrı

Bir tanrı Çeviri Portekizce

15,418 parallel translation
Mesela neden sevgi dolu bir tanrının Annabel'in böyle acı çekmesine izin verdiğini anlatabilirsin.
Poderia dizer-me porque é que um Deus de amor iria deixar a Annabel sofrer como ela está a sofrer.
Fakat sırf Anna hasta diye, bu sevgi dolu bir Tanrı'nın olmadığı anlamına gelmez.
Mas só porque ela está doente não significa que não exista um Deus de amor.
Ama herif başka bir tanrıdan bahsediyordu.
Mas o homem falava de um deus diferente.
Nasıl bir tanrı öyle bir şey yapar?
Que tipo de deus faria uma coisa dessas?
O bir Tanrıça.
Ele é um deus.
Yönettiğim bir Tanrı.
Um deus que eu comando.
Ama sonra o aşk acımasız bir tanrı tarafından zalimce elinizde alınır. İşte o zaman belki, sadece bir ihtimal bu günü ve babanızın elemini hatırlar da ihtiyaç duyduğu zamanda ona merhamet göstermediğiniz için kendinizden utanırsınız.
E depois terem esse amor roubado cruelmente por um Deus impiedoso, e talvez, apenas talvez, lembrarem-se deste dia e da angústia do vosso pai e terão vergonha da falta de compaixão que lhe mostraram no seu momento de necessidade.
Bir Tanrı var mı acaba diye düşünmeye başlıyorsun.
Começas a perguntar-te... se Deus existe.
Burada sizin gibi bir zenci var..... ve buraya size Tanrı'dan bahsetmek için geldi.
Ele é um crioulo como vocês todos e está aqui para falar do Senhor.
Sizlere Tanrı'dan yeni bir..... ezgi söyleyeceğim.
Eu rezo para que vocês cantem para o Senhor uma canção nova.
Tanrı bize bir işaret verecek.
- Logo. O Senhor vai-nos dar o sinal.
Çocuklarımıza..... kötü bir insanın bize yaptığı şeylere karşı..... Tanrı'nın doğaüstü gücü sayesinde nasıl sırtımız dik savaştığımızı anlatın!
Fiquem para que as nossas crianças de futuras gerações saibam que pelo poder de Deus, nos fortalecemos contra a acção do mal.
Küçücük masum bir şey doğuruyorsun ve diyorsun ki "Tanrım, onu korumam için bana yardım et."
Dá-se à luz uma coisinha tão pequena e tão inocente e pensamos : "Meu Deus, meu Deus, ajuda-me a protegê-la."
Tanrım ne berbat bir durum.
Céus, que confusão.
- Tanrım! Bir şeyler yap!
Faça alguma coisa!
Bir canavarın kendini tanrı sanmasını görüyorum.
Eu vejo... Um monstro que pensa que é Deus.
En iyi çalanlar kısa bir süre Tanrı'ya dokunurlar.
Os melhores gaiteiros, por um momento, tocam em Deus.
- Aile, Yüce Tanrı'nın değerli bir lütfudur.
A família é um belo dom do Pai Celestial.
Aman Tanrım. Kim bir intihar notunun imza kısmına gülen surat koyar ki?
Credo, quem assina uma carta de suicídio com uma cara sorridente?
Şu anda küçük düşürülmüş bir Yunan tanrısı gibi bir şey.
Neste momento é como se ele fosse um deus grego que foi abatido.
Bu bir felaket. Ama hâlâ Yunan Tanrısı.
É uma tragédia, mas ele ainda é um deus grego.
Aman Tanrım, bu manyak bir şey.
Meu Deus, isto é uma loucura.
-... öldürüp, hapse atıyor. - Tanrım, bu berbat bir şey.
Meu Deus, isto é terrível.
Işığın Tanrısı'nın bir hediyesi.
Uma dádiva do Senhor da Luz.
İkinci sınıf bir büyücü seni hadım etmese şu an burada olmazdın. Tanrının seçtiği kişinin ışığını dünyaya yaymasına yardım ediyorsun.
Se não fosse a vossa mutilação por um feiticeiro de segunda classe, não estaríeis aqui a ajudar a Escolhida pelo Senhor a trazer a luz dele ao mundo.
Tanrıların hepimiz için bir yazgısı var.
Os deuses têm um plano para todos nós.
Tanrılar bağışlasın sana acıdan ve savaştan yoksun bir huzur.
Rezo para que encontres uma paz duradoura dos conflitos e da dor libertado.
Dinleyin dualarımı zalim tanrılar, alın benim canımı. Güzel oğlum olmadan bir güne daha nasıl dayanırım?
Ouvi a minha oração, deuses cruéis, levai a minha vida em vez da dele, pois não consigo enfrentar outro dia sem o meu doce menino nele.
Daenerys, Işığın Tanrısı'nın evlatlarına gönderdiği bir armağandır.
Daenerys é uma dádiva do Senhor da Luz aos Seus filhos.
Bu gelenek oldukça kaba olmakla birlikte yozlaşmış hükümdarlar tarafından tanrıların gerçek adaletinden kaçmak için türetilmiş bir oyundur.
É uma tradição brutal, um esquema concebido por governantes corruptos para evitar o verdadeiro julgamento dos deuses.
Işığın Tanrısı'nın, Beric'i hayatta tutmasının bir sebebi var.
O Senhor da Luz mantém Beric vivo por uma razão.
Çok Yüzlü Tanrı'ya bir isim vaat edildi.
Ao Deus de Muitas Caras foi prometido um nome.
Sıra insana gelince tanrıların elinde verilecek bir yetenek kalmamıştı.
Quando chegou a vez do homem, os deuses descobriram que já não tinham atributos para dar.
Night Tanrının bizim için kötü bir kader istediğini düşünüyor musun?
Night... Achas que Deus nos deseja infortúnios?
Tanrım, Bolkonsky, burası bir mezbaha.
Meu Deus, Bolkonsky, que carnificina!
Her ruha inanma ama hangisinin Tanrı'dan olduğunu görmek için onları sına. Bir sürü sahte peygamber dünyaya gönderildi.
"Não creia em todos os espíritos, teste-os e veja se são de Deus, porque muitos falsos profetas vieram ao mundo".
- Bir türlü anlayamıyorum. Tanrı onu neden benden aldı Baba?
- Não consigo perceber porque é que Deus a tirou de mim, Padre.
Tanrı'nın isteği buydu. Şu anda daha iyi bir yerde.
Foi a vontade de Deus, ela está num lugar melhor.
Ayrıca seni hapse attırıp dövdürmek için kutsal bir günü suistimal ettiğim için Tanrım aracılığıyla özrümü dilediğimi bilmeni istiyorum.
E também quero que saibas que fiz o meu pedido de desculpas ao meu próprio Deus, por abusar de um dia tão santo para te rebentar de pancada e esmagar, que foi o que fiz.
Tanrım, kendimi nasıl bir bakire olarak görebilirim. Bunu ne kadar istemesem de.
No entanto, Deus, de quem me considero sua esposa divina, quis que fosse assim.
Teyzen çocuğu tanrının bir armağanı olarak kabul etmiş.
A sua tia recebeu a criança como um dom de Deus.
Muayenem sırasında Tanrıyı bir kenara bırakamaz mıyız?
Será que não poderíamos deixar Deus "entre parênteses" durante a auscultação?
Yeniden yargılama. Ya da başka bir hapishaneye transfer ettir onu tanrı aşkına.
Um novo julgamento ou transfere-o para outra prisão, por amor de Deus.
Tanrım, ne kadar da salak bir korkağım.
Santo Deus. Que cobarde parvo.
Aman Tanrım. Arkamda çok büyük bir çarpışma oldu.
Houve um grande impacto atrás de mim.
Burası Tanrı'nın evi, ibadet edilen bir yer.
Isto é a casa de Deus!
Sen bir savaş tanrıçasısın.
É uma deusa da guerra.
Tanrı korusun eğer annene kötü bir şey olursa... kafanı bir çatı altında tutmanı sağlayacak olan ış.
O trabalho que te vai dar um teto se, Deus me livre, algo mal acontecer com a tua mãe.
- Aman Tanrım, tam bir pislikti o.
- Meu Deus, ele era tão parvo.
Tanrım, biz de burada bir devrim yapsak iyi olabilir!
Nós precisamos de uma revolução aqui!
Tamam, otur bir fincan çay al Tanrı aşkına.
Pois, muito bem, sente-se e tome um chá, pelo amor de Deus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]