Kendi Çeviri Portekizce
92,229 parallel translation
Bir düşman senin için kendi hayatını feda ettiği zaman yanlış taraf için mi savaşıyorum diye sorgulaman gerek.
Se um inimigo sacrifica a vida dele pela tua... tens que questionar se estás a lutar pelo lado errado.
Delirdiğimi söyle ama bence kendi başının çaresine bakabilir.
A HYDRA está a caçá-la... com tudo aquilo que tem! Posso estar louco, mas... acho que ela se consegue defender.
Onların yalanları için kendi suçlayamazsın.
Não te podes culpar pelas mentiras deles.
Burada onun hayatının parçası olabilirsin ama orada... Alistair Fitz o kadar kalın kafalı ki, kendi oğlunun dehasını farkında değil.
Pode fazer parte da vida dele aqui, mas lá... o Alistair Fitz é tão idiota, que não reconhece a genialidade do seu próprio filho.
Kendi dünyamıza dönüyoruz.
Vamos regressar ao nosso mundo.
Kendi gözlerinle gördün bu bir bilgisayar programı.
Viste com os teus próprios olhos. É um programa de computador.
Kendi gözlerinle gördün.
Viste com os teus próprios olhos...
Sonunda kendi kararlarımı verebilirim ve seçtiğim ilk şey, Leopold sensin.
Finalmente, posso fazer as minhas próprias escolhas e... E a primeira coisa que eu escolho, Leopold... és tu.
Sadece kendi önemsediğin insanları geri getirdin, benimkini değil!
- Trouxeste apenas quem te importa, não quem me importa! - Sabes uma coisa?
Kendi gözlerimle gördüğüme inanamıyorum.
Não acredito que estou a ver isto com os meus próprios olhos.
Onları kendi başıma alt etmenin bir yolunu bulacağım.
Vou encontrar uma forma de lidar com eles.
Eğer buna, yaptığın onca kötü şeyin kendi seçimin olmadığına inanıyorsan şimdi kendi kararını ver.
Se acreditas mesmo nisso... que todas as coisas más que fizeste não foram uma escolha tua, faça a tua própria escolha agora.
Kendi kişiliğimle mücadele ediyorum.
Estou a lutar com quem eu sou.
Gerçek Tanrı bizi Dünya'da kendi başımıza bıraktı.
O verdadeiro Deus deixou-nos na Terra entregues a nós mesmos.
Kendi içinde kesici bir ţeyle açabileceđin diđer kaçýţlar.
Aquelas que abres em ti própria com uma lâmina.
Güya kendi güvenliđimiz için.
É suposto ser para nossa proteção.
Yoksa kendi sonumu mu getirdim?
Terei sido convidada para o meu próprio fim?
Sen kendi kocanı düşün.
Porque não se preocupas com o teu próprio marido?
Kendi vatanım... Kardeşlerim... ve yüce tanrı arasındaki anlaşmayı.
e o meu país, os meus irmãos e Deus Todo-Poderoso.
Bovling olabilir. Bilmiyoruz. Ama kendi başına yap ve Joel'ı, iyi olduğu bir şey bulmaya teşvik et.
Pode ser bowling, não sabemos, mas faz sozinha e incentiva o Joel a procurar algo em que seja bom.
Robotlar kendi kendilerini yapmıyorlar.
Os robôs não se constroem sozinhos.
Bir insan böyle bir şeyi neden yapar hiç anlamam ya neyse. Küvette kendi bokunun içinde oturmak gibi bir şey.
E quando Gordon, Schmidt, e Van Dyke correram com ele, eles não só rasgaram seu nome da parede.
Rus bir şirket. Sen kendi işine bak adında küçük ürünler üretiyorlar.
Porque é nossa política reunir com os clientes e tentar resolver suas questões.
O yüzden bir daha kendi hayatını şirketin ihtiyaçlarının önüne koymak istediğinde bunu bana bir yıl öncesinde bildirsen senin için iyi olur. Haksızlık ediyorsunuz.
Que tipo de fé é essa quando uma empresa vasculha as redes sociais de uma mulher apenas para colocar isso para seu marido e três filhos de luto?
Ofisin kendi kendine toplanmayacağını biliyorsun değil mi?
Eu quero a sua permissão antes. - Não.
Şu an doğru zaman, çünkü eğer yakın zamanda birisi Louis hakkında bir şey yapmazsa firma kendi yardımcıları tarafından dava edilecek.
Você pode ajudar essa gente. Não ligo a mínima para ajudar as pessoas. Preocupo-me em me ajudar.
Bence "Sen koro oğlanlarına dön ve kendi işine bak." derdi vaiz.
Acho que Ele diria : "Volta para os teus meninos do coro " e mete-te na tua vida, pregador. "
Kendi ruhundan küçük bir miktar satmayı düşünüyordu.
Estava a pensar vender um pouco da dele.
Bunu kendi başına yapmana izin veremem tatlım.
Não vais fazer isto sozinha.
Bunu kendi aramızda konuşmadan böyle bir şey yapamazsın.
Não podes fazer uma coisa destas sem falarmos antes!
Kendi kararlarını alabilirler.
Tomam decisões sozinhos.
Anne, kendi kararlarımı verecek yaştayım.
Mãe, já tenho idade para tomar as minhas próprias decisões.
Kendi bildiğimi okuyacağım.
Vou fazer isto à minha maneira.
Dr. Wolf kendi biyoteknoloji şirketini açarak yoluna devam etti, muazzam şekilde başarılı olmak için eşit derecede çekici insanlardan oluşan ekiplerle çalıştı.
A Dra. Wolf criou a sua própria empresa de biotecnologia, onde trabalhou com gente tão atraente como ela e teve imenso sucesso.
Banyoda kendi kendine dans ediyor.
Ele dança sozinho no quarto.
Ne yaptın bilmiyorum ama kendi kendine öğreneceğini söylemiştin ve öğrenmiş.
Disseste que podia aprender sozinho, e foi exatamente o que aconteceu.
Oyunu biraz kendi lehine çevirmekte yanlış bir şey yok. Bu adamı sevdim Louis.
Não há nada de errado em viciar o jogo a nosso favor.
- Yani bu işe kendi paramı koyacağım. - Fazlasını kazanacağın parayı koyacaksın.
Invisto no mercado de ações, o que significa que usaria dinheiro meu.
Bu gece kendi evimde kalacağım.
- Vou dormir a minha casa, esta noite.
Bildiğimiz kadarıyla tüm bunları kendi iyiliği için yaptı.
E tanto quanto sabemos, fê-lo por razões egoístas.
Kendi avukatıma da danıştım, Louis'in alabildiği teklife şaştı kaldı.
Também mostrei ao meu advogado, ficou chocado com o que o Louis conseguiu.
Onu ısıtırsın ki ceketini kendi çıkarsın.
Que diz que se quiseres que um homem tire o casaco, não tens de soprar. Fazes com que se sinta quente e ele tira de livre vontade.
Louis, Mike'ı bildiğimi itiraf ettim ve ona kendi merhametini hatırlattım.
- Louis, eu já admiti que sabia do Mike e recordei-a da sua própria compaixão.
Kendi masalarınızda oturacaksınız.
Ficarão nas vossas mesas.
Sen kendi işine bak!
Mete-te na tua vida.
Şunu anlamalısın, bir Göz olarak... kendi komutanını rapor etmen gerekir. - Fred Waterford'u. - Evet efendim.
Você percebe que, como Olho, irá sobretudo relatar as actividades do seu próprio Comandante, Fred Waterford.
Sen kendi kocanı düşün.
Porque não te preocupas com o teu próprio marido?
Evinde kedi yavrusuyken sosyal medyada kaplan gibi kükreyecekse bırak kendi haline.
Deixa-o publicar coisas sentado no penico.
Yetkilerini kendi çıkarları için değil de toplum için kullanan adamlar vardı eskiden.
Quando o distintivo era para uso pessoal e não pela cidade?
... ama öncesinde kendi asacaklarını asmayı ihmal etmediler tabii.
Mas não antes de lixar muita gente...
İşime devam ediyorum. Ofisim olmazsa kendi davalarıma çalışamam.
Talvez nunca.
kendine iyi bak 816
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendinize dikkat edin 70
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendinize dikkat edin 70