English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Kendimi

Kendimi Çeviri Portekizce

36,430 parallel translation
Kendimi pazarlamak için sana ihtiyacım olmasından keyif mi alıyorum sanıyorsun? Olabilir.
Achas que estou feliz por precisar de ti aqui para o fazer?
O kadın keşin tekiyken kendimi sağlam bir tanığın kaçmasına izin vermiş gösteremem. - Bir kere anlattıkları tutarsızdı.
Não vou fingir que deixei escapar uma testemunha importante, quando a miúda era uma drogada e a história dela era inconsistente.
Eski işimden dolayı kendimi gerçek aşk konusunda uzman sanırdım ama ikinizden öğreneceğim çok şey var sanırım.
Achei que conhecia o amor por causa do meu trabalho, mas tenho muito a aprender com vocês.
Yani ya ona yardım edip kendimi yakalatarak ayvayı yiyeceğim ya da yardım etmeyip etik dışı davranarak mahalleyi kaosa sürükleyecek ve sonunda yine yakalanacağım.
Então, ou o ajudo a encontrar o problema, que sou eu, e estou condenada, ou não o ajudo, e estarei a agir sem ética, o mundo enlouquece e serei descoberta à mesma.
İnanır mısın şimdiden kendimi daha iyi hissediyorum.
- Queres saber? Já estou melhor.
Ben neden kendimi yoruyorum ki?
Porque me incomodo?
Güvendeydim. Sonra Harvey onlara kaseti izletti ve benim sadece kendimi savunduğum ortaya çıktı.
O Harvey obrigou-os a ver o vídeo que mostrava que estava a defender-me.
Evet çünkü kendimi seninle tezgah çevireceğim bir konuma koymayacağım.
Não me vou pôr numa situação de conluio contigo.
Tara'ya tahtamı sevdirmek ona kendimi sevdirmemdeki ilk aşama.
Fazê-la amar a minha madeira é o primeiro passo para amar-me.
- Kendimi açık ifade ettiğimi sanıyordum.
Achei que tinha sido claro.
Gerçekten korkunç bir andı ve sinir krizi geçirdim ve bu konuda kendimi kötü hissediyorum ve ben...
Foi um momento assustador. Passei-me e sinto-me mal com isso e...
Artık kendimi dahi tanımıyorum.
" Já nem me conheço.
Kafamda yastikla kendimi yatagima gizlememi mi bekliyordun?
Esperavas ver-me na cama, debaixo das cobertas?
Ofiste her zamanki gibi is disina çikamayacagim ama kendimi yaptigimiz her sey çöpe gidiyormus gibi düsünmeden alamiyorum.
Vou manter-me profissional, no escritório, mas não deixo de sentir que tudo o que construímos está a ir pelo cano abaixo.
Kendimi kuruş kuruş ortaya koyuyorum.
Pus-me a jeito para receber uma ninharia.
Ama sadece, kendimi kaybettim.
Eu apenas... apenas... Perdi a cabeça.
Kendimi kötü hissediyorum.
Sinto-me enjoado.
Şimdi kendimi kaltak gibi hissediyorum.
Bom, sinto-me como uma puta agora.
Genelde, sen işe giderken ılık bir kahve bulursam kendimi şanslı sayarım.
Normalmente, já é uma sorte tomar um café - a caminho do trabalho.
Kendimi aynı hissetmiyorum.
Não me sinto o mesmo homem.
Bazen kendimi alkole vermek istememe sebep oluyor. Eminim öyledir.
Às vezes faz-me querer tomar um copo.
Kendimi nasıl hissettiğimi biliyor musun?
Sabes como isso me faz sentir?
Kendimi yuvamda hissetmek istiyorum.
Quero que se pareça com isso.
Gözlerinin önünde öldüğünde kendimi hiç o kadar canlı hissetmemiştim.
Nunca ele se sentiu mais vivo do que antes de morrer à tua frente.
Sanki kendimi tekrar ediyorum, değil mi Peder Tomas?
Mas já estou a repetir-me, não estou, Padre Tomas?
Çok leziz bir şey. Kendimi berbat hissediyorum. - Zavallı çocuk.
Danish, Danish ocupe-se bem dos convidados e certifique-se que provam os novos vinhos.
Kendimi kirli hissettim, temizlenmem gerektiğini hissettim.
Sentia-me suja como se fosse necessário uma limpeza.
Kendimi onlar yüzünden kirli hissettim.
Eu senti-me suja por causa delas. Viu?
İlk defa kendimi suçlu hissettim ama...
Eu senti-me culpada ao início mas
Sessizliğe büründüm. Kendimi kapadım.
Só fiquei quieta desliguei-me.
Gerçek şu ki, kendimi bir halt sandım.
A verdade é que me tornei grande demais para as minhas calças.
Senin yanında kendimi rahat hissediyorum.
Sinto-me completamente à vontade perto de ti.
Kendimi aşısını yaptırmadığım hastalıklara karşı korumaya çalışıyorum.
Estou a tentar proteger-me de todas essas doenças para o qual não fui vacinado.
Görevim partnerimi ve kendimi yem olarak kullanıp bize ellerindeki fil dişini göstermelerini sağlamak ve onları tutuklatabilmek.
A minha missão é usar-me e ao meu parceiro como isco, para fazer com que nos mostrem o marfim que têm e fazer com que sejam presos.
Kendimi medyada açığa çıkarmak ve yüzümün tanınması dedektiflik kariyerimin sonu demek. Benim, ailemin, girişimlerimin, iş arkadaşlarımın ve beni bu konuda uyarmış olan birçok insanın büyük risk altında olması demek.
O facto de me expor nos media e de mostrar a minha cara ao público porá um ponto final na minha carreira de investigador e acarretará grandes riscos para mim, para a minha família, para os meus negócios e para os meus colegas.
Kendimi savasçi prenses gibi hissediyordum.
Eu considerava-me uma princesa guerreira.
Ben de "Bu yeni yerde kendimi bulacagim" diye düsündüm.
E pensei : "Vou encontrar-me neste novo lugar."
Kendimi tekrar çocuk gibi hissediyordum.
Senti-me novamente uma criança.
Kendimi öldürecegim.
Eu mato-me.
Birdenbire kendimi bu karanlik yere atilmis buldum.
De repente, vi-me atirada para um sítio escuro.
Kendimi, islemedigim bir suçtan mahkûm edilmis olarak burada bulacagimi hiç düsünmüyordum.
Nunca esperei encontrar-me aqui, condenada por um crime que não cometi.
Kendimi Scooba gibi bir yere hiç yakıştırmazdım.
Sinceramente, nunca me imaginei num sítio como Scooba.
Sahaya çıkıp kendimi göstereceğim.
Só tenho de entrar e fazer o meu jogo.
Kendimi çok hazırlamak istemiyorum ama ama.. Oscar'ı şimdiden görebiliyorum.
Não quero "por o carro à frente dos bois", mas antevejo um Óscar.
Gerçek kimliğimi gizli tuttum, ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
Escondi a minha verdadeira identidade até que um dia um acidente... me obrigou a revelar-me perante o mundo.
- Kendimi daha az...
- Apenas me faz sentir menos...
Kendimi sana teslim ediyorum Kara.
Estou nas tuas mãos, Kara.
Son dönemlerde olan bir kaza kendimi dünyaya göstermemi gerektirene kadar güçlerimi sakladım.
Escondi a minha verdadeira identidade até que um dia um acidente... me obrigou a revelar-me perante o mundo.
Kendimi sana teslim ediyorum, Kara.
Estou nas tuas mãos, Kara.
Bak, bira ve bilardo için minnettarım ama bence eve gidip daha fazla içip kendimi kaybetmem gerek.
Ouve... agradeço a cerveja e o bilhar mas... acho que vou para casa beber algo mais forte... e perder a calma.
Sizi bilmem ama benim elimde kendimi korumak için o süper silahlardan olsaydı, kendimi daha iyi hissederdim.
Não sei qual é a vossa opinião... mas, eu sentir-me-ia muito mais seguro se tivesse uma daquelas armas super poderosas - para me defender.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]