Sizin de Çeviri Portekizce
17,204 parallel translation
Şimdi sizin de gördüğünüz gibi gizemli bestekârınız Bay Bach'ın melodisinin aynısını neredeyse tekrarlamış.
Agora, vê aqui? O vosso compositor misterioso repetiu a mesma melodia de Herr Bach, quase, mas mudou de tonalidade cada uma das vezes.
Sizin de birkaç espri yaptığınızı biliyoruz Ekselansları.
Também sabe dizer uma piada ou duas, Vossa Senhoria. Talvez queira obsequiar-nos.
Endişem onun iyiliği için ve bu sizin de paylaştığınıza inandığım bir endişe.
A minha preocupação é com o bem-estar dela, uma preocupação que suponho que partilhe.
Sizin de bildiğiniz gibi, kocam İskoç'tur.
Como sabe, ele é escocês.
Ayrıca sizin de fark etmiş olabileceğiniz gibi bana çok saygı duymaz.
E, como deve ter reparado, não tem muito respeito por mim.
Geleceklerini ve sizin de asla teslim olmayacağınızı biliyordum.
Sabia que eles viriam, e que você nunca deixaria que o capturassem.
Sizin de isteğiniz, Aile Planlaması tarafından yönetilen..... bir göğüs kanseri merkezi için federal hükümetten ödenek.
E você quer financiamento federal para um centro de cancro da mama dirigido pela Planned Parenthood.
İkinci ek maddenin önünü tıkayacak, anayasaya aykırı bir tasarı. Sizin de dediğiniz gibi kahvaltı niyetine yiyeceğiz.
Uma afronta inconstitucional à Segunda Emenda, que... como tu dizes, vamos comer ao almoço.
Sizin de tecrübe ettiğiniz üzere, silahlı şiddet ciddi bir sorun.
Bem... como conheces bem... a violência com armas de fogo é um problema...
Sizin de yanımızda olmanız bizim için ne kadar önemli, buradan anlayın.
Considera como é importante tê-la connosco.
- Sizin değil de ondan.
Elas não são vossas.
Will için sizin de gitmeniz gerekmez mi?
Não acham que deviam ir? Pelo Will?
Hikâyeyi kendisi yürüttü, şimdi de çıktığına göre sizin de çıkmanız gerek.
Ele preparou a história e saiu. O que significa que tens de sair também.
Yaptığımda bunun için kesinlikle daha fazla fiyat talep ederim. Ancak sizin için bugün fiyat falan yok Madonna.
Eu cobro mais por isso, quando lhe chamo magia, mas, para si, Madonna, hoje é de graça.
Değil, Bay Hood davada şüpheli kişi ki bu sizin için ortak bir durum.
Não, o Sr. Hood é uma pessoa de interesse neste caso. É algo que vocês os dois têm em comum.
Sizin için yeterince şey yapmadık mı? Şimdi bize sırtınızı mı döneceksiniz?
Depois de tudo o que fizemos por vocês, viram-nos as costas?
Bununla birlikte, siz çocuk gibi davranacaksınız benim de sizin babanız olmam gerekecek.
Dito isto, se se comportarem como crianças, terei de ser o papá.
Ben de en az sizin kadar yıprandım.
Aguentei esta merda como qualquer um de vocês.
Kocana büyük saygım var, ne söylememi istediğini de biliyorum... beni ve adamlarımı, sizin için avlanmaya yollamaktan başka şansın olmadığını, hayatta kalmanız için tek yol olduğumu.
Eu respeito muito o teu marido e sei o que ele quer que eu diga. Que não tens outra opção se não usar-nos para roubarmos por vocês. Que sou a única maneira de sobreviverem.
John adında bir adam kendini tanıttı ve işverenlerinin menfaatleri olduğunu, sizin Nassau'yu geri alma girişimlerinizi takip etmek istediklerini söylediler.
Ele disse que os seus mecenas queriam supervisionar a sua tomada de Nassau. Disse que eles tinham interesses a proteger.
Lakin bu savaş sizin olduğu kadar bizim de savaşımız.
Mas esta batalha é tão nossa como vossa.
Çalınan cevherleri ele geçirme planı sizin çalınan cevherleri ele geçirme planınız tam olarak beklediğiniz şekilde sonuçlandı.
O plano para recuperar o baú de jóias roubadas... O teu plano para recuperar o baú de jóias roubadas correu da forma que disseste que correria.
"Sizin gibiler dünyayı olduğu gibi kabul etmekten acizsiniz" diyen adam her şeye hazır olarak konmuş bir adam.
"Vocês são incapazes de aceitar o mundo tal como ele é", diz o homem a quem o mundo ofereceu tudo.
Sizin tavsiyeleriniz paha biçilmez fakat sağlığıma kavuşana kadar bana ileteceğin bütün bilgileri arkanızdaki Bayan Guthrie'ye iletmenizi isteyeceğim. Anlayamadım lordum.
Os vossos conselhos são de grande valor, mas até que consiga recuperar a minha saúde, peço que toda a informação que possam querer contar-me passe pela Menina Guthrie.
Burada olduğunuz için çok heyecanlıyız. Size söylemeliyim ki biz sizin büyük hayranınınızız.
Tenho de vos dizer que somos grandes fãs.
- Rad ve Steve bunlar da New Yorklu, tıpkı sizin gibi. - Memnun oldum.
Rad e Steve são de Nova York como tu.
Bekleyecek bir yer lâzımsa, sizin için bir odam var.
Se precisares de um lugar para ficar, tenho um quarto para si.
Yazdıklarını gördükten sonra günlüğünüzü okumuş olmasının sizin için tecavüzden farksız olduğuna şüphem yok.
Não tenho dúvidas, depois de ver a nota que ele fez, que saber que ele leu o seu diário foi como que uma violação.
Sizin gibi kesilmeden önce semirtilen koyunlarla dolu dünya.
Cheio de ovelhas como você sendo engordadas para abate.
Yaptığı veya yapmadığı şeyleri yargılamak bana düşmez ama hem mahkeme hem de sizin için gerçeğe ulaşmaya çalışacağım.
Não me cabe a mim julgá-lo pelo que ele pode ou não ter feito, mas tentarei chegar à verdade da questão, para os tribunais e para si.
Sizin öyle bir azminiz var ki.
Você tem um sentido tão forte de propósito.
Halkıma ne olacağını umursamıyor olabilirsin ama Gorrik o silahlara kavuşmazsa sizin halkınız ne olacak?
Podes não te importares com o que aconteceu ao meu povo, mas se Gorrik não conseguir as armas, o que será de vocês?
Sen ve senin o sakız çiğneyen baldırı çıplak takımının tek burada olma nedeni sizin o küstahça eşekliklerinizin Bill Sandford gibi müşterileri çekecek kadar ilgi uyandırması.
A única razão pela qual tu e a tua equipa de pivetes estão aqui é porque as tuas brincadeiras arrogantes podem fazer barulho suficiente para atrair clientes como Bill Sandford.
Gördük ki, Washington'daki bazı üst düzey yetkililer bir lobici olarak sizin bir parmak şıklatmayla kariyerlerini mahvetmesinden ciddi ciddi korkuyor.
Temos visto mensagens de importantes personalidades de Washington que temiam que a senhorita, uma lobista, pudesse acabar com as suas carreiras num estalar de dedos.
Bence Capitol Hill'de çok kişi sizin cömert bağışlarınıza iyi alıştı. Onlara ufak bir ders vermekten kimseye zarar gelmez.
Há tantas pessoas no Capitólio tão acostumadas com o teu generoso apoio, que não seria mal dar um choque.
İsterseniz Carver Otel'in iki çalışanının sizin rezervasyon yaptırdığınız günle aynı gün Bayan Sloane'u otelin lobisinde gördüklerini beyan ettikleri..
Posso arranjar depoimentos de dois funcionários de um hotel que alegam ter visto a Srta.
Sizin gibi insanlar olmasa anayasanın jüri yargılaması hakkı teminatını gerçekleştiremeyiz.
Se não fossem as pessoas como vós... não poderíamos exercer a garantia da Constituição... do direito a um julgamento através de um júri.
Tabi sizin ifadenizden önce de, Hayatında hiç hüküm giymemiş biriydi.
Nem estava preso até o senhor o ter metido lá.
Rate, sizin yerinize kendisini Shieldlands Jarl'ı olarak görmek istiyor.
Rate deseja ver-se como Jarl de Shieldlands, ao contrário de ti.
Sizin gibi sıklıkla nefes almam gerekmiyor.
Não preciso de respirar tanto como você.
Ama siz asgari ücretli bamya siklilerin kafasının asla basmayacağı şey, beni ne kadar itici bulsanız da karanlığın bu ülkeyi bütün olarak yuttuğu ve durumun sizin ve melez aileleriniz açısından milyon kere daha kötü olacağı.
Mas o que vocês, que recebem o salário mínimo, não percebem é que por muito repelente que vocês me achem, a escuridão que está a devorar este país e que vai atrás de vocês e das vossas famílias mestiças é um milhão de vezes pior.
Sizin yeni bir hobi edinmeniz lazım.
Vocês têm de encontrar um passatempo novo.
Sıkıntı şu ki, kıyafet zorunluluğumuz mevcut bu yüzden Dr. Quick hünerini gösterecek ve sizin aileden gibi görünmenizi sağlayacak.
O problema é que temos um código de indumentária. O Dr. Quick vai fazer a sua magia e deixá-los mais parecidos com a família.
Pardon. Ama bana sizin tıbbi doktor olduğunuz söylenmişti.
Desculpe, mas de certeza que me disseram que era médica.
Sizin ve herkesin DNA'sına haberiniz olmadan yerleştirilmiş bir parça var.
Você e todos que conhece têm um pedaço de ADN no vosso genoma, colocado lá sem saberem.
Onunkini anlatmadan sizin hikâyenizi anlatmanın bir yolu yok.
Não há maneira de contar a vossa história sem contar também a dele.
Ailesine çocuklarının hala siktiğimin..... sokagında yattıgını mı söyleyelim? Sorununuz ne sizin?
Nada sai de onde está.
İkiniz de onu hiç sevmediniz çünkü o sizin gibi sefil değil.
Vocês nunca gostaram dela porque não é miserável como vocês.
Sizin isminiz de adres defterinde vardı.
- O Porter foi assassinado e o seu nome estava na agenda dele.
Sizin doğaüstü dövüş kulübünüzün bir parçası olmakla ilgilenmiyorum.
Não me interessa pertencer ao vosso clube de luta sobrenatural.
Sizin yerinizde olsam ben de etkilenirdim.
Na vossa posição, também daria importância.
sizin derdiniz ne 30
sizin değil 42
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
dell 45
sizin değil 42
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
dell 45