Sorun bu Çeviri Portekizce
7,929 parallel translation
-... sorun bu. - Lloydlar da amaçsız ayyaşlardan oluşur.
Diz antes que os Lloyd são uns bebedolas.
Demek sorun bu.
Então, é disso que se trata.
Can alıcı sorun bu mu?
É essa a sua questão premente?
Kaçacak başka yerim kalmadı, asıl sorun bu.
E eu já não tenho para onde fugir, esse é o problema.
Asıl sorun bu kadar malı nereye satacağımız.
O problema é que não temos onde pôr esta merda toda.
Sorun bu değil.
- Não há problema.
Sorun bu.
É isso que se passa.
- Sorun bu mu?
Então, é isso que isto é?
Sorun bu değil.
Esse não é o problema.
Ayırma ile bu sorun olmaz.
Com a separação, isso não seria um problema.
Belki de bu o kadar da sorun değildir.
Talvez seja melhor assim.
- Bu sorun değil.
- Isso não seria um problema, claro.
Dinle, sana yardım etmek sorun değil ama bu geçici bir şey tamam mı?
Escuta, não me importa ajudar-te e assim, mas... É algo temporário, certo?
Ama merak etme. Bu geceden itibaren sorun ortadan kalkacak.
Mas não te preocupes, depois desta noite ela não vai preocupar mais ninguém.
Peki, bu nasıl bir sorun oluyor?
- Porque é que isso é um problema?
Bu biraz sorun olacak.
Bem, de facto isso é um problema.
- Bu bir sorun. - Hayır, sorun değil.
- Isso é um problema.
- Şey... Sorun da bu zaten dedektif.
- Bem, o problema é esse, Detetive.
Senin bu konuşmama olayın biz evliyken de sorundu şimdi de kesinlikle bir sorun.
Essa cena de ficares calada... era má quando éramos casados, mas é, definitivamente, má agora.
- Bu sorun yaratır mı? - Hiç de bile.
- Será um problema?
Gördünüz mü? Nainsanlar için bu bir sorun değil elbette.
Isto não era um problema para os inumanos, claro.
- Umarım sorun olmaz bu.
- Espero que não seja um problema.
Federal Hükümetin bu sorun ile ilgilendiğini mi düşünüyorsunuz?
Pensam que o governo federal não é cúmplice desta merda? São só mentiras.
Evet ama işte sorun da bu.
Certo. Mas, sabe, é esse o problema.
Eğer bu gece bir sorun çıkarsa, ya da gelecek... 41 saat içinde...
E se algo errado acontecer hoje, ou nas próximas... 41 horas...
Bu sorun olacak.
Isso vai ser um problema.
Evet sorun da bu. Zaten beynimin ilkel yanını kontrol etmekte zorlanıyorum.
Estou a ter muito trabalho para controlar o meu cérebro primitivo, ainda mais agora, a caçar esta coisa desconhecida.
Bende de bu sorun vardı.
O tipo de problema que eu próprio tive.
Sorun Winthrop muhtemelen bilir, bir Hepimizden daha Bu alanda daha iyi.
O problema é, que o Winthrop provavelmente conhece esta área melhor do que qualquer um de nós.
- Bu bir sorun değil.
- Isso não é problema.
Bu bir sorun değil.
Isso não é problema.
Sorun da bu zaten, yanlış bir şey yapmadı.
O problema é esse. Ela não fez nada de mal.
Sorun hakkında düşündüm ve kesinlikle gerekli olduğunu gördüğümde uzun zamandır Nasyonal Sosyalist olan birinden beklenilen fanatiklikle bir de bu işe atanan birinin yapacağı gibi emirleri uyguladım. " Bunu söylediniz mi?
Pensei sobre o problema e quando vi que era absolutamente necessário, cumpri as ordens com o fanatismo que se espera de alguém que sempre foi um nacional-socialista, e também, de alguém a quem foi atribuída esta tarefa. Disse isto?
O zaman bu hızlı bütçe talebi de hiç sorun olmamalı.
Não haverá então problemas para me pagar tudo.
Bu tam olarak bir sorun değil.
Bom, isso não é problema.
Bu senin için sorun olmuyor mu?
Isso não te incomoda?
Bu da ona sorun olmuyor.
Para se não incomodar.
Sorun da bu işte.
Bem, esse é o problema.
Ama sorun şu ki bu adamın ne telefonu ne de e-posta adresi var. Evinde telefon hattından başka hiçbir şey yok.
O problema é que ele não tinha telemóvel, e-mail, nada em casa dele, excepto um velho telefone fixo.
Aktivizimde sorun da bu işte.
Sabes, esse é o problema do activismo.
Ahlaken bu benim için sorun değil.
Moralmente, não me incomodo com isso.
Bu biraz sorun yaratacak, değil mi?
Isso vai deixar-te a pensar, não vai?
Tamamdır. Kaçma konusunda senin konumun benimkinden daha iyi bu yüzden olur da bir sorun çıkarsa odamda kalacağım birkaç saat sonra da evde görüşürüz.
Estás em melhor posição do que eu para fugir, então, se houver problemas, vou ficar no meu quarto e encontramo-nos em casa dentro de algumas horas.
Sorun yok, hadi. Bu pisliklerle çalışmazdım zaten.
Não quero trabalhar com esses idiotas na mesma.
- Sorun yok. - Bu müdürün olayı nedir?
Este Director, qual é o seu problema?
Ve bu sorun çözüme ulaşmıyor.
Esse problema não vai desaparecer.
Yürüttüğümüz bu süreçte daha fazla sorun çıkmasına müsaade etmeyeceğim.
Não podem impedir-nos. Eu sei, compreendo.
... "Neden bu kadar korkuyorlar?" diye kendi kendime sordum. Sorun sensin.
De que têm tanto medo?
Nasıralı'nın adamları daha fazla sorun çıkarmak için bu zamanı kullanabilir.
Os homens do nazareno podem usar este momento para causar problemas.
İşte bu bir sorun.
Bem, isso é um problema.
Sorun da bu ya.
Esse é o problema.