English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ T ] / Tabii ki değil

Tabii ki değil Çeviri Portekizce

1,178 parallel translation
Tabii ki değil.
Claro que é.
Tabii ki değil.
Não é verdade.
Tabii ki değil
Claro que não.
Tabii ki değil baba.
Claro que é pai.
Hayır, tabii ki değil.
Não, claro que não.
Tanrım, tabii ki değil.
- Credo, não.
Hayır, tabii ki değil.
Claro que não.
- Tek sorunumuz bu değil. - Tabii ki değil.
- Esse não é o nosso único problema.
- Tabii ki değil (!
Não é nada de especial, pois não...
Tabii ki değil. İyi eğlenceler.
Não, diverte-te.
Tabii ki, onların asıl işi, sondaj değil.
Eis a equipa para o trabalho.
Öyle değil mi? - Tabiî ki severim.
- São porreiros.
Tabii ki arzuluyorum, fakat bu şekilde değil.
Claro que sim, mas não desta forma.
Tabiî ki değil. Ne olmuş yani? O güzel, zeki bir kadın ve sevdiğin adamla evli.
Ela é uma mulher linda e inteligente, casada com o homem que amas.
Tabii ki. 16 yaşında olsa bile, o hâlâ Giles, öyle değil mi?
- Mesmo adolescente, é Giles, não? - Ele devia ser bem sensato.
Yor da uyut kendini. Av sırasında değil tabii ki.
Bate a porta antes de saíres.
Bilirsin Mari tabii ki önce seni arayacaktık. Ama hemen caddenin karşısında oturmandan daha fazla faydalanmak istemedik. Çünkü bu hiç adil değil, senin için.
Marie, é claro que podíamos ter-lhe telefonado primeiro, mas não quis aproveitar-me do facto de viver defronte de nós, porque, quero dizer, não é correcto abusarmos de si, não acha?
Tabii ki, herkes salak değil.
Claro que nem todos são idiotas.
- Tabii ki değil.
- Claro que não.
Tabii ki, bunu biliyorsun, değil mi?
Claro que já sabes disso.
Ancak burası iş konuşulacak yer değil tabii ki.
Mas esta não é a ocasião para falar de negócios.
Tabii ki, sorun değil.
Está bem.
Ayrılma olayının en önemli kısmı arkadaşlarına sızlanma özgürlüğü kazanmak değil midir? - Tabii ki öyledir.
Não faz parte do processo de ruptura ter rédea solta para nos lamuriarmos aos amigos?
Tabii ki o yüzden değil.
Claro que não.
Yalan söyleyebilirsiniz, değil mi? Tabii ki.
- Voces têm problemas em mentir?
Evet, pek akıllıca bir davranış değil tabii ki.
Não, não é muito inteligente, pois não?
Beni ararsın değil mi? - Evet, tabii ki.
- TeIefone-me, sim?
Tabii ki değil.
Não é.
Tabii ki çok geç değil.
Não, claro que não é tarde de mais.
Çok abartmadan tabii ki, anladın mı? O burada değil.
Nada além de um termômetro no rabo. Entendido? Mmm.
Beleş değil tabii ki, Karşılığında, sana iki sigara veririm.
Não de graça, pago-te dois cigarros.
Ama New York Times kadar iyi değil tabii ki. Veya Daily News, Post veya başka birkaç küçük...
No entanto, não tão boa como a do New York Times ou do Daily News, ou do Poster, ou de outros mais pequenos...
O ve Chip bunu beraber planlamışlar, Ki, tabii, bu da hiç mantıklı değil.
Ela e o Chip fingiram o seu rapto, o que, claro, não faz qualquer sentido.
Şey, tabii ki yaşıyor ama, yani, önemli değil.
Sim, claro que mora, mas, por mim, tudo bem. Não...
Yani, tabii ki dönecek, değil mi?
Quero dizer, claro que ela volta, certo?
Tabii ki bu senaryoda her hangi bir bencillik mevzu bahis değil.
Claro, que não há nada em proveito próprio no que disse, não?
Hayır, tabii ki köpeği tarafından yaralanan aktör için değil.
Não, é óbvio que não para o actor que foi atacado pelo cão.
Tabii ki, değil.
Claro que não.
Baba, öğretmenime soylermisin bana Charleton değil de Dundee desin? Tabii ki!
Dizes aos professores para me chamarem Dundee e não Charleton?
Düşük bir fiyata değil tabii ki.
Nada barato.
Yeni bi tane değil tabii ki.
Não um novo.
Ama tabii ki bu imkânsız değil.
Mas isso não é impossível.
Tabii ki buradan aldığım kahrolası çeklerle değil.
De certeza que não é com o salário que tu me pagas aqui.
Hayır, istediğim bu değil tabii ki.
Não, não é o que eu quero!
Tabii ki göz kulak olurum. Hem eğleniyoruz biz, değil mi Ben?
É claro que eu fico, nós vamos nos divertir, não é Ben?
Gerçek anlamda değil tabii ki.
Não literalmente, claro.
Tatlım, tabii ki değil.
Querido, claro que não.
Bu iyi bir fikir değil. Tabii ki öyle.
Claro que é.
- Tabii ki var. Bence bu pek iyi bir fikir değil.
- Claro que tenho, mas... não sei se será boa ideia.
Ve tabii ki bu konuda pişmanım ama bu benim hakkımda bir film değil.
E obviamente arrependo-me, mas não é um filme sobre isso.
- Tabii ki değil!
- Com certeza.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]