English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çok kibar

Çok kibar Çeviri Portekizce

538 parallel translation
Daniel gerçekten iyi ve sevimli biri ve çok kibar biri denebilir galiba.
O Daniel é realmente, realmente porreiro, realmente uma pessoa doce, e é tão gentil... um espirito muito gentil, Acho que se pode dizer isso.
Çok kibar.
É demasiado simpático.
Tanıdığım erkekler... tanıdığım onca erkek... çok kibar... çok nazik ve çok düşünceli.
Os homens que conheço, e conheci dezenas deles, são tão simpáticos, tão educados, tão delicados.
Çok kibar davran.
Trata-o nas palminhas das mãos.
John, beni bağışlaman çok kibar bir davranış.
Obrigada por aceitares o meu pedido de desculpas.
Bu gece Albay Darly ile tanıştı, ona karşı çok kibar davrandı.
Hoje, conheceu o Coronel Darly e ele ficou encantado.
- Çok kibar ve saygın insanlar.
- Pessoas boas e respeitáveis.
Çok kibar.
Verdadeiramente gentil.
O çok kibar biri.
É tão meigo.
Çok kibar ve çok genç.
Muito simpático e muito novo.
Yüzündeki çok kibar görünüme rağmen... kız ürkütücüydü - solgun, duygusal... kaçık bir kuş gibi kendini sadece kadınlara masum duygularla yaklaşan Peter'e değil... başkalarına da sunan...
Para dizer o mínimo possível... a rapariga era uma pequeno horror... uma clara, pirosa hipócitazinha... com tanto para dar a um homem como Cuco a menina pássaro. Nem mesmo Peter, com toda a sua clara inocência com as mulheres... podia sentir-se atraído, por um momento, por aquela arrepiante piranha vulgar.
Çok kibar, bildiğim kadarıyla.
Muito boa, tanto quanto sei.
Gülümseyecekler ve çok kibar olacaklar.
Não. Eles se curvarão, vão sorrir e serão muito educados.
Bu çok kibar bir övgü.
Vindo de si, senhor, esse é um cumprimento agradável.
Gerçekten çok kibar biri.
- Ele é muito simpático.
Gerçekten çok kibarım.
Eu sou boa de mais!
Tanımanız gerek. Çok zarif, çok kibar biri...
Devia tê-Io visto na arena, tinhamais graça e elegância...
"Borç isterken çekinmenize gerek yok, çünkü reddederken çok kibar davranırız."
"Não tema pedir fiado, pois nossa recusa é delicada".
Çok kibar bir öneri.
É uma sugestão bonita.
Çok kibar biri ve bir finans dehası.
Trata-me muito bem e é um génio financeiro.
O daha çok kibar bir köpekbalığı.
Parece-se mais com um tubarão bem educado.
Mr. Breckenridge çok kibar biriydi. O hiç kavga etmezdi.
Que o Sr. Breckenridge jamais se envolveria numa luta.
Çok kibar gözüküyordu.
Parecia tão simpática, tão eficiente...
Evet ama, çok kibar değil mi? Yapma Nicole.
Mas ele é muito simpático, não é?
Hepiniz çok kibar beyefendilersiniz.
Cavalheiros. Tão galantes cavalheiros.
Çok kibar.
Tem modos muito finos.
Çok kibar bir delikanlı.
E ele é um verdadeiro cavalheiro.
Çok kibar davranırdı.
Sempre se portou como um cavalheiro.
Çok kibar.
Muito engraçada...
Çok kibar.
É bom.
Onu seviyordum çünkü o çok kibar ve güzel ve canlıydı ve tüm benliğiyle "ben varım" diyordu.
Amava-a pela sua doçura, pela sua beleza e vitalidade. A sua presença iluminava tudo.
Evet. Çok kibar bir çocuktu.
Sim, era uma criança muito querida.
Her şey sona erdiğinde, hakim bana bizzat teşekkür etti... çok kibar ve gönlü bol birisi olduğumu söyledi.
No final o juiz agradeceu-me, e declarou que era uma pessoa muito generosa e agradável.
- General çok kibar.
- Gentileza sua, General.
Barry'nin babası, pek çok kibar ailenin oğlu gibi... hukukçu olmak üzere yetiştirilmişti.
Como muitos filhos de boas famílias, o pai do Barry, seguira... a carreira jurídica.
Barry'ye çok kibar davranıldı... ve İngiltere hakkında sorular soruldu.
Barry foi tratado com a maior urbanidade... e alvo de inúmeras perguntas sobre a Inglaterra.
Çok kibar biri.
É simpático.
Nazik ve kibar olurdum Çok duygusal olurdum
Seria terno, meigo E muito sentimental
Çok nazik ve kibar bir beyefendisiniz.
É um cavalheiro tão educado e bondoso.
Çok çekici ve kibar görünüyor.
Parece-me ser encantador e muito educado.
- Evet, çok kibar biri.
Imagino.
Bu filmlerdeki rollerim çok nazik, kibar ince zevklere seslenen sevimli şeylerdi.
Meus papéis nesses filmes eram finos... sofisticados, harmoniosos.
Sen çok nazik ve kibar birisin Matahachi, onun gibi yaban domuzunun teki değilsin!
És bom e gentil, Matahachi! Não como aquele javali!
Gözlüklü adamlar, çok daha kibar, tatlı ve savunmasız oluyor.
Os homens que usam óculos são muito mais delicados e meigos e indefesos.
Şey, uh... kibar... adeta... çok, nazik gibi.
Bem... como se eu fosse... decente.
Çok zevkli bir görev olmalı Binbaşı Raymond Shaw'un tanıdığınız en kibar, cesur, cana yakın ve en harika insan olduğunu göz önüne alırsak.
Deve ser uma missão agradável, dado que o Raymond Shaw é o ser humano mais generoso, corajoso, caloroso e maravilhoso que até hoje conheceu.
" çünkü erkekler çok iyi huylu kibar ve dost canlısı
" Porque os homens säo amigáveis De bom carácter e bondosos
Genç hanım daha çok körpe. eğer aldatacak olursanız. kibar bir hanıma yapılabilecek en büyük ahlaksızlık olur.
Pois a donzela é jovem e, se a enganardes, será uma vil e mesquinha acção para com uma senhora.
Annen çok kibar biri.
A tua mãe é bondosa.
Bana karşı hep çok tatlı ve kibar davrandı.
Muito amável e gentil.
Çok da kibar, iyi bir göztmendi kendisi. Botlarını çıkarmadan önce mutlaka "pardon" derdi.
Pedia desculpa sempre que tirava as botas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]