Çok karanlık Çeviri Portekizce
802 parallel translation
Çok karanlık, göremiyoruz.
Não te importas de acender a luz? É para já. Está tão escuro que não se pode ver.
Havuz da çok karanlık, yabani otlarla dolmuş. Kendi yansımanı bile göremiyorsun.
E a piscina, escura cheia de ervas, nem dá para ver seu próprio reflexo.
# Çok karanlık gökyüzü #
" E do escuro, p'los céus...
# Gülerim bulutlara # # Çok karanlık gökyüzü #
" Que até me rio p'ràs nuvens E do escuro p'los céus...
Çok karanlık oldu.
De repente escureceu.
Görmek için çok karanlık.
Está muito escuro para ver.
- Farketmek için çok karanlık.
- E muito escuro para importar.
Orası ne olduğunu görmek için çok karanlık, sanırım tesisatçı çağırmam gerekecek.
Está demasiado escuro lá em baixo. Vais ter de chamar o canalizador.
Neden, Lincoln kasabası bu kadar çok karanlık. Hepsi kırmızı gözlü dul kadınlar ağlıyor ve kendilerini çatıdan atıyorlar.
Todas aquelas viúvas de olhos inchados choram e atiram-se daqueles telhados.
Üzerindeki ismi okuyabiliyor musun? Çok karanlık.
Você pode ler o nome no caixão?
Çok karanlık, Teğmen.
Está muito escuro, Tenente.
Dışarısı çok karanlık oldu. Hedef tahtası gibi kalacaktım.
Está a ficar demasiado escuro para fazer seja o que for.
Ortadaki ışıkları 5000 yap, üstlerine çevir, burası çok karanlık!
Luzes centrais a 5000. As duas centrais agora. Ilumina a multidão!
Çok karanlık.
Está escuro.
Çok karanlık olduğunu söylüyordu...
Disse que era de noite e nem a cara lhe viu...
Burası çok karanlık.
Está tão escuro aqui.
Dışarıda insanlar var ama çok karanlık.
Planeiam algo. Mas não sabemos o quê.
Her şey çok karanlık. Bir ara, senle helikopterdeydik...
Depois estava num helicóptero contigo.
Orası çok karanlık ve korkunç.
Puxa, como e escuro e sombrio la em cima.
Çok karanlık bir geceydi.
A noite estava muito escura.
Çok karanlık.
Estava escuro.
Ve buranın dışı çok karanlık, bu yüzden onu havaya uçurmazsan, daha güvenli olur.
E está muito escuro por aqui, por isso é melhor não a explodires.
- Çok karanlık.
- Está tão escuro...
- Çok karanlık hocam.
- Está muito escuro, mestre.
Ama çok karanlık.
Nada além de água.
Dinle, çok karanlık olmadan koya inmeyi düşünüyorum.
Vou para o ribeiro antes que anoiteça.
Tanrım, burası çok karanlık.
Nossa, está escuro aqui.
- Çok karanlık.
- Muito escuro. - Muito escuro?
Çok karanlık, karlı ya da buz kaplı olabilir.
Pode ser totalmente escuro, pó de neve, gelo compacto...
Senin çok karanlık bir yanın var.
Tem uma faceta muito negra em si.
Çok karanlık.
- Está tudo tão escuro.
- Burası çekim için çok karanlık.
- Esta muito escuro para filmar.
- Bir yere çarpma sakın dışarısı çok karanlık.
Quando está escuro, podemos chocar contra coisas.
Çok karanlık bir geceydi, ateş de yakılmamıştı. Hiçbirşey göremiyordum.
Estava escuro, não havia referências nem nada, logo eu não podia ver.
Göremedim, çok karanlık.
Não consegui ver, está muito escuro.
- Karanlık olması çok kötü.
Pena que já esteja escuro.
Burası çok karanlık.
Está escuro aqui!
Gerçekten çok kısa bir süre önceydi, ama o trenin istasyondan çıkması ve onu karanlığa götürmesi sonsuzluk gibi geliyor.
Foi há tão pouco tempo, mas parece-me ter sido há uma eternidade que o comboio partiu, levando-o para a escuridão. Nessa altura sentia-me feliz.
Modern demokrasinin karanlık savaşlarında... şövalyeliğe çok ufak bir yer vardır...
Nas guerras sombrias da democracia moderna, há pouco lugar para cavalheirismo.
Gece karanlık ve yol çok uzakta Yıldızsız bir adam için.
A noite é escura e o caminho é longo para um homem sem estrela.
- Çok karanlık.
- Muito escuro.
Ama babam gene diyor ki... Eğer çok yavaş hareket ederseniz, yakında karanlık çökecek, ve sizin, bizim ambara girdiğinizi hiçkimse görmeyecekmiş.
Mas que se forem devagarzinho, logo escurecerá e ninguém os verá entrando em nosso celeiro.
Nscho-Tschi, Shatterhand Old'un artık o tuhaf karanlık yere dönmeyeceğinden dolayı çok mutlu.
Hoje Nscho-Tschi está muito feliz, porque Old Shatterhand pode viver connosco e nunca mais voltar a terra distante e fria.
Bende her çeşit metot mevcut, örneğin insanları karanlık dolaplarda vurmakta çok başarılıyımdır.
Uso alguns métodos pouco ortodoxos. Tive o maior sucesso fechando as pessoas em armários escuros.
Bunlar genelde zemin katta olur, çok da karanlık olurlar.
Como ficam no primeiro andar, costumam ser muito escuros.
Karanlıktı, çok fazla uzaktı, karanlık bir suretten başka bir şey görülmüyordu.
Estava escuro, eu estava demasiado longe, era apenas um vulto negro.
Karanlık sanatlardaki bilgileri onlara çok büyük güçler verir.
O conhecimento da arte do oculto dá-lhes tremendos poderes.
Çok derinlerde, karanlık musibetlerin uyuduğu yerde,
Em cima onde dormem criaturas sombrias
İşte bu Gondor'lu Elendil'in kılıcı. Çok eskiden Karanlıklar Efendisi ile savaştı ve öldü.
Aqu ¡ esta a espada de Elend ¡ I de Gondor... que lutou vontra o Senhor do Esvuro e fo ¡ assass ¡ nado.
Sonra karanlık kuşattı beni... ve sözünü bile etmeyeceğim yollarda çok uzaklara yürüdüm.
Aí, a escuridão tomou conta de mim e vaguei muito longe... porestradas que não direi.
Üç Ana'nın, bu üç mekandan ıstırap, gözyaşı ve korkutucu karanlık ile dünyaya hükmettiğinin farkına vardığımda artık çok geçti.
Só descobri quando já era tarde demais que, destes três lugares... As Três Mães governam o mundo com dor, lágrimas e trevas.
çok karanlıktı 26
karanlıkta 49
karanlık 176
karanlıktı 48
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
karanlıkta 49
karanlık 176
karanlıktı 48
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok kısa 47
çok kötü görünüyor 21
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok kısa 47
çok kötü görünüyor 21