A good man translate Turkish
7,943 parallel translation
A good man, Phil Coulson, put a bullet in him.
İyi biri olarak Phil Coulson onu kurşunladı.
- But he is a good man. He used me.
Beni kullandı.
Well, Chief Dooley, while a good man, is also a very busy man, yes?
Şef Dooley her ne kadar iyi bir adam da olsa oldukça meşgul biri, değil mi?
He's a good man. He's done nothing but help us.
O iyi bir adam, bize yardım etmekten başka hiçbir şey yapmadı.
Ha... simply stated... you're going to convince Mr. Urich... that everything is fine... that you were wrong... that Wilson Fisk is a good man... a man this city needs.
Kısaca özetlersek Bay Urich'e her şeyin yolunda olduğunu söyleyeceksin yanıldığını, Wilson Fisk'in iyi bir adam olduğuna inandığını bu şehrin ihtiyacı olan adam olduğunu.
He was a good man.
- İyi bir adamdı.
But then came a man from Samaria, a Samaritan, a good man.
Sonra Samarya'dan gelen bir adam gelir. Bir Samaryalı, iyi bir adam.
Well, Francis Underwood is a good man.
Francis Underwood iyi bir adamdır.
Henri was a good man.
Henri iyi bir adamdı.
You're a good man in any reality.
Her türlü gerçeklikte iyi bir adamsın.
Harrison Wells is a good man.
Harrison Wells iyi bir adamdır.
He was a good man.
İyi bir adamdı.
You're a good man, Alec.
İyi bir adamsın, Alec.
hidden. Your father was a good man.
Baban iyi bir adamdı.
Now, your father was a good man, a flawed man, like anyone else.
Artık babanız iyi ve kusurlu biri.
The cops have it wrong. He is a good man.
Polisler yanlış anladı, iyi biri o.
Look, I know that we scare you, and you've never seen anything like us, but this is a good man.
Seni korkuttuğumuzu ve bizim gibi bir şey görmediğini biliyorum ama bu iyi bir adam.
Chris is a good man.
Chris iyi bir adam.
I thought he was a good man.
Onu iyi bir adam sandım.
He really is a good man.
O gerçekten iyi biri.
And sick, and he probably doesn't have much time left, but... he's still a good ma... a good man.
Yaşlı ve büyük ihtimalle fazla vakti yok. Ama yine de iyi bir adam o. İyi bir adam.
Tommy is a good man.
Tommy iyi bir adam.
Your husband is a good man.
Kocanız çok iyi bir adam.
"A good man apologizes for the mistakes of the past, but a great man corrects them."
"İyi bir insan geçmişte yaptığı hatalar için özür diler ama yüce bir insan hatalarını düzeltir."
I thought you were a good man.
Seni iyi bir adam sanırdım.
No matter what you think of me, I know I have raised a good man.
Hakkımda ne düşündüğün fark etmez ben iyi bir adam yetiştirdiğimi biliyorum.
You're a good man.
İyi adamsın.
'Cause your dad was a good man.
Baban iyi bir adamdı da ondan.
He's... he's a good man.
Sean'ı. O... O iyi bir adam.
Officer, please. Listen to me. I'm a good man.
Memür bey, lütfen.Beni dinleyin Ben iyi bir adamım.
You're a good man, Kevin.
İyi birisin sen, Kevin.
The Nazarene is a good man.
Nasıralı iyi biri.
I only knew him briefly, but he seemed like good man, if a little emotional.
Onu tanıyalı çok olmadı ama bana iyi bir adam gibi gelmişti... -... belki biraz duygusal.
Never is a man more good looking than when he is in love.
Aşık olan biri kadar güzel görünen yoktur kimse.
I want a man who's there when I want him and gone when I don't and is affectionate, not too much, and has great hair and good hygiene.
Hayalimdeki erkek : istediğimde yanımda olan istemediğimde olmayan sevecen ama çok değil, güzel saça ve iyi hijyene sahip.
Don't do no good calling'a man out like that.
Böyle bir adama iyi yaklaşmanın bir yararı olmaz.
Becca, I have a perfectly good man right there.
Becca, tamamen harika adam orada duruyor.
A good con man.
İyi bir dolandırıcı.
BRANDO : A good con man can fool anybody.
İyi bir dolandırıcı herkesi kandırır.
Avery Markham's not a man to sit still while someone takes what's his, let them go live the good life somewhere on his dime.
Avery Markham, biri kendisine ait olanı aldığında tepkisiz kalıp bir yerlerde kendi parasıyla güzel bir hayat sürmelerine izin verecek adam değildir.
Spencer is a good and talented man.
Spencer iyi ve yetenekli biriydi.
Oh, come on, man! I mean, the job pays well, but not good enough to lose a kneecap over.
Yapma be dostum, işin parası iyi de, diz kapağımı kaybetmeye değmez.
Look, if you got a thing for her, man, good luck.
Ona abayı yaktıysan iyi şanslar dilerim.
Well, my heart rate is normal for a man my age and my blood pressure is good to excellent, last time I checked.
Nabzım yaşıma göre gayet iyi ve tansiyonum da en son baktığımda mükemmele yakındı.
It's clear they control our political process, our law enforcement, and though I'm not a religious man, Miss Peretta makes a very good point.
Politik sürecimizi ve hukuki yürürlülüğümüzü kontrol ettikleri açık dindar biri olmadığımı düşünmeme rağmen, Bayan Peretta güzel bir noktaya değindi.
Come on, man, we've had a good night.
Güzel bir akşam geçirdik.
Hey, big man, you looking for a good time?
Selam koca oğlan, güzel vakit mi arıyorsun?
- A man who's synonymous with hard work, with integrity, with just being a kiss-ass, but nobody that I can honestly think of better to fill this position and a man I'm very proud to call a great man and a good friend. - Speech, Simon. Come on.
Konuş, Simon.Hadi.
Good thing I'm not a grown man.
İyi ki koca bir adam değilim o zaman.
Oh, man, you want to get a good campsite, you got to get online eight months in advance.
İyi bir kamp alanı bulmak istiyorsan internetten sekiz ay önce yer ayırtmalısın.
Now, I want y'all to take a really good look at this man, because this man here did not eat his sausages.
Hepiniz bu herife iyi bakın,... çünkü bu çocuk,... sosislerini yemedi.
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good thing 26
a good 105
a good friend 50
a good guy 27
a good one 144
good man 515
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good thing 26
a good 105
a good friend 50
a good guy 27
a good one 144
good man 515
mango 28
manson 44
mandy 503
manon 43
many 384
manhattan 123
management 67
manning 138
manual 26
manslaughter 67
manson 44
mandy 503
manon 43
many 384
manhattan 123
management 67
manning 138
manual 26
manslaughter 67