English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Against her

Against her translate Turkish

4,600 parallel translation
Do you see anyone being ravaged or tortured against her will?
Perişan olmuş birini görüyor musun? ya da işkenceye uğrayan?
Because, if you have been using your knowledge against her, I'll have to consider your future here.
Çünkü bilgini ona karşı kullanıyorsan buradaki geleceğini düşünmek zorunda kalacağım.
Or as I like to call her, Oliver's psycho ex-girlfriend hell-bent on revenge against her father.
Ya da benim sevdiğim adıyla, Oliver'ın babasından intikam almaya yeminli psikopat eski sevgilisi.
I have a restraining order against her, all right?
Onunla ilgili uzaklaştırma kararı aldım. tamam mı?
We can't make her deliver against her will.
İsteği dışında doğum yaptırabiliriz.
She's just gonna cry and say how hard she's tried but nothing ever works because everyone's against her.
Ağlayıp çok uğraştığını söyleyecek ama herkes ona karşı olduğu için hiçbir işe yaramayacak.
Mary's family feared that Jedidiah and his boys were holding her against her will, and they were.
Mary'nin ailesi Jedidiah ve çocuklarının onu zorla tuttuğundan korkuyorlardı, ki zorla tutuyorlardı da.
We have a fatwa against her, remember?
Ona karşı cephe almıştık unuttun mu?
It was the scene on the staircase, where Rhett carries Scarlett up to bed, against her will?
Merdivendeki sahneydi, Rhett'in Scarlett'i rızası olmadan yatağa taşıdığı hani.
Emily's recovering in my house, and I need every bit of leverage I can get against her before she recovers her memory.
Emily evimde iyileşiyor ve hafızasına kavuşmadan önce edinebileceğim tüm kozları toparlamak istiyorum.
So it couldn't be used against her if she got arrested.
Dolayısıyla tutuklanınca onun aleyhinde kullanılamaz.
Garcia's running facial recognition against her list of blue van owners.
Garcia mavi minibüs sahiplerinde yüz tarama başlattı.
If this is about the I.R. against her, we didn't have a choice.
Bu, ona karşı açılan soruşturmayla ilgiliyse bir şey yapma şansımız yoktu.
Nothing against her or anything, but for whatever reason, she's got it in for me, and now he's riding my ass.
Ben, ona veya başka şeye karşı değilim, ancak bir sebepten ötürü onun içinde bana karşı bir şey var ve şimdi teğmen de benim üstüme biniyor.
Aggravated assault charges filed against her on October 9th of last year.
Geçen yıl 9 Ekim'de ağır cezayı gerektiren fiil yüzünden suçlama yapılmış.
No, what's bullshit is when I receive a call from the Greensburg sheriff about you making threats against a single mom and her son.
Hayır, asıl saçmalık olan şey, Greensburg Şerifi'nin beni arayıp dul bir anneyle oğluna tehditler savurduğunu söylemesi.
If he managed to turn her against me...
Eğer onu bana sırt çevirmeye ikna ettiyse...
A president whom I would follow anywhere, no matter how strong the wind blows against us.
Rüzgar bize karşı ne kadar... sert eserse essin her yerde peşini izleyeceğim bir Başkan.
Anything you say can and will be used against you...
Söyleyeceğiniz her şey aleyhinizde delil olarak kullanılabilir...
If it falls apart, each faction's gonna look for leverage against the other ones.
Eğer her şey ters giderse, her grup bir diğerinin kuyusunu kazacaktır.
This friendship, if that's what you call it, with the Grimm, it goes against everything we believe in!
Grimm'le olan bu "arkadaşlığın" inandığımız her şeye ters düşüyor!
So... When her body lies at your feet, her blood wet against your skin, then you will know how I feel!
O yüzden onun bedeni ayaklarının önünde uzandığında kanı tenini ıslattığında kendimi nasıl hissettiğimi anlarsın!
If I don't have her testimony, it's just - my words against his.
Eğer onun şahitliği olmazsa benim sözlerime karşı Castor'ın sözleri.
In one day, we raided Castor's weapons bunker, turned Vega against him and destroyed the Suvek.
Her şey nasıl yoluna girecek? Bir gün içinde, Castor'ın cephanesine baskın yaptık Vega'yı ona düşman edip, Suvek'i ortadan kaldırdık.
We're up against 15 people!
Sorma neden, niçin, Her şey yalnızlıktan... Karşımızda 15 tane adam var.
Anything you say or do can be used against in a court of law.
Söyleyeceğin her şey aleyhine delil olarak kullanılabilir.
Once the phones are planted, I'll call Gloria and tell her that Vega and the Hwatab are working together, planning a strike against the Humans.
Telefonlar yerleştirildikten sonra, Gloria'yı arayıp ona Vega ve Hwatab'ın insanlara karşı saldırı düzenlemekte birlikte çalıştıklarını söyleyeceğim.
You propagate against all odds.
Her şeye rağmen üreyebiliyorsun.
Against all odds, you found your sisters and you fought for your own.
Her şeye rağmen, kız kardeşlerini buldun ve kendin savaştın.
Do you time it so we arrive at the exact same moment every morning, or is it just the heavens conspiring against me?
Her sabah aynı zamanda varmamızı ayarlıyor musun yoksa sadece kaderin bana karşı oyunu mu?
All I'm saying is whatever this is you have with Virginia, you... you've got to weigh it against all of this.
Tek söyleyeceğim, Virginia ile yaşadığın her ne ise onu tüm bunların karşısına almalısın.
I weighed what she did not know against the value of everything we are trying to accomplish here!
Burada başarıya ulaşmaya çalıştığımız her şeyin değerine karşılık öğrenmemesi için her şeyi hesapladım!
Goes against everything we're working so hard for.
Sıkı bir şekilde çalışmakta olduğumuz her şeye karşıydı.
Any individual or group... anyone with a grudge against... the Hizbul Mujahideen and Pakistan's proxy war... surrendered militants, detainees, undertrials...
Herhangi bir gruba.. kin besleyen her kimse... Düşmanımızın düşmanı bizim dostumuzdur.
The crew knows that we cross-check every message against their files... that we'd tell them if we heard anything about their families.
Personel gelen her mesajı dosyalarına bakıp kontrol ettiğimizi düşünüyor. Aileleriyle ilgili bir şey öğrenirsek onlara haber vermemizi bekliyorlar.
By allowing ilaria to take her, to use her against me.
Ilaria'nın onu ele geçirip bana karşı kullanmasına müsaade ederek.
We'd like each of you to volunteer a cheek swab, and we'll test it against some DNA we found at the crime scene.
Her birinizin gönüllü olarak örnek vereceğinizi ve olay yerindeki DNA ile test ettireceğinizi düşünüyorum.
Anything you say will be held against me.
Ve söylediğin her şey aleyhime delil olarak kullanılabilir.
Oh, fine, but every time you use a public bathroom, you are putting your ass against every other ass that has ever been there.
Pekala, ama umumi tuvaleti her kullandığında kıçını daha önce başka kıçların değmiş olduğu bir yere koyuyorsun.
All her crimes against me were because she loves you.
Bana karşı olduğu bütün olaylar sana olan sevgisi içindi.
Miners are always up against a vein.
Madenciler her zaman altın damarıyla karşı karşıyadır.
She spent a week in jail, she was demonstrating against using animals in beauty creams, they kicked her out of the country!
Bir hafta hapis yatmış. Kozmetik ürünlerde hayvanların kullanılmasını protesto ediyormuş. Sınır dışı etmişler!
You think Sydney would lie about her age just to win a tournament against weaker competition?
Sydney sırf bir turnuvayı kazanabilmek için yaşıyla ilgili yalan söyler mi? Hem de yaşlılara karşı.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
Söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılacaktır.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
Soyledigin her sey mahkemede aleyhine delil olarak kullanilacaktir.
You don't have to say anything but anything you do say may be taken down and used in evidence against you.
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz ama söylediğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
You know, planning several steps ahead and planning out every conceivable worst-case scenario, protecting against it.
Önceden plan yapmakta, her olası en kötü durum senaryosunu planlamakta ve ona karşı koruma sağlamakta.
How do you protect against every worst-case scenario?
Her en kötü durum senaryosuna karşı nasıl koruma sağlayabiliyorsun?
It'd be motive to bash her skull against the ceiling.
Bu onun kafatasını tavana çarpması için yeterli sebep olabilir.
I may die at any time in an ambush by people against the protection of the park.
Her an, parkın korunmasını istemeyenlerin pususuna düşüp ölebilirim.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
Söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]