All i ask translate Turkish
3,531 parallel translation
All I ask is that you just let me die with dignity!
Tek istediğim şerefli bir ölüm.
That's all I ask for.
Bütün istediğim bu.
Seriously, I give and give, and all I ask back is a little bit of respect.
Cidden. Sürekli verip paylaşıyorum. Karşılığında da sadece saygı istiyorum.
Thank you, madam, that is all I ask.
Teşekkür ederim hanımefendi, tek istediğim bu.
All I ask, Mia, is that you read them before you judge me.
Senden tek ricam Mia, beni yargılamadan önce bunları oku.
All I ask is respect for my men.
Tüm istediğim adamlarım için saygı.
All I ask is that you return to me soon.
Sen tek isteğim en kısa sürede bana geri dönmem.
You know I will follow you all the way down if you ask.
Eğer istersen seni sonuna dek takip ederim biliyorsun.
I know how frightening this must all be for you. All right. I wouldn't ask...
- Bunun senin için ne kadar korkutucu olduğunu biliyorum.
Now, I am positive, absolutely positive, there is a reasonable explanation for all this, so I am going to ask you, where did you get the money?
Kesinlikle eminim ki her şeyin mantıklı bir açıklaması var. Bu yüzden sana parayı nereden bulduğunu soruyorum.
I have to ask, how do you know all this stuff?
Sormam gerek, bütün bunları nereden biliyorsunuz?
All I need is a wampum pouch, a push-up bra, and all of Bart's computer passwords.
Kızılderili boncuklarına, askısız bir sütyene, ve Bart'ın bilgisayar şifrelerinin tamamına ihtiyacım var.
All the love songs I wrote Lily made no difference.
Lily'e yazdığım aşk şarkılarının hiçbiri bunu değiştirmedi.
You can ask, I'm not gonna answer'cause I did all my answering seven years ago, so I'm gonna go back to work.
Sorabilirsiniz, cevap vermeyeceğim. 7 yıl önce cevabımı verdim ben. İşimin başına döneceğim.
~ I'll give you all my love. ~
~ Bütün aşkımı sana vereceğim. ~
I did all that so she doesn't need to call me anymore and... If there's anything else you want to know, ask.
O arıtıcıları aldım ki bir daha beni araması gerekmesin, başka bilmek istediğin bir şey varsa sor.
I don't know why he came all the way here when he should be busy.
... işi başından aşkınken buraya kadar niye geldi bilmiyorum.
I like to ask all my new patients some lifestyle questions to learn more about their health.
Tüm yeni hastalarıma, sağlık durumlarını daha iyi öğrenebilmek için hayat şekilleriyle ilgili bazı sorular sormayı tercih ederim.
I'm taking a break from all that love stuff.
Tüm aşk şeylerine ara verdim.
And all I need is the love of a good Christian woman who truly understands that the meek shall inherit the earth.
Ve tek ihtiyacım olan da, iyi bir Hristiyan kadının aşkı ki gerçekten, bu alçak gönüllü dünyadan tek mirasın, bu olduğunu anlıyorum.
I fully accept all of your apologies, but I truly believe that everything is going to be fine, because Henry is my son, and you are the love of my life, and we're supposed to be a family,
Özrünü kabul ediyorum ve gerçekten her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum. Çünkü Henry benim oğlum, sen hayatımın aşkısın ve bizim bir aile olmamız gerekiyor.
For all you know, she might not even care, so I might just take my chances and ask her out anyway.
Ve yine biliyorsun ki, bu durum onun umurunda bile olmayabilir yani her halükârda şansımı deneyip ona çıkma teklif edebilirim.
I ask him questions all the time.
Ona hep soru sorarım.
So I've been wanting to ask you, why did you go all crazy-eyes on my brother Donnie?
Sana sormak için bekliyordum neden kardeşim Donnie'ye karşı öfkeden delirdin?
I know Sadie freaked you out with all this talk about tests, but I just want to remind you that at the end of the day, it's all about love.
Sadie'nin testler hakkında konuşup sizi korkuttuğunu biliyorum ama en sonunda önemli olan tek şeyin aşk olduğunu hatırlatayım.
I thought all love songs were obvious
Tüm aşk şarkılarını tipik sanırdım.
I will tell him all about you and ask every little thing.
Ona senden bahsedip her bir şeyi sorup öğreneceğim.
Since you came all the way here. I'll ask you directly.
Bu kadar yolu kalkıp geldiğin için sorayım.
all I have done... is think.
4 yılı aşkın zamandır... tüm yaptığım düşünmek.
For Pete's sake, this time I think you really are trying to get me drunk, with all that rice wine an'all.
Tanrı aşkına, bu sefer beni gerçekten sarhoş etmeye çalışıyorsun sanırım. Tüm o pirinç içkileri, şaraplar falan.
You can ask me anything you want, and I will answer all questions... but each question will cost you a considerable amount of pain.
Bana istediğin her soruyu sorabilirsin, bilmek istediğin her şeyi cevaplayacağım ama her soru sana hatırı sayılır bir acıya mal olacak.
I worryMadeleine was right all along, And love might be fatal.
Madeline haklıydı sanırım, ve aşk benim için ölümcül olabilir.
I cannot wait till she wakes up and I can ask her all these amazing questions about how they made those motion pictures.
Uyanmasını dört gözle bekliyorum, ona bu filmleri nasıl yaptıklarıyla alakalı harika sorular soracağım.
I used to work with him and he used to ask me out all the time, so it's a little awkward.
Önceden onunla beraber çalışıyordum ve sürekli bana çıkma teklifi ediyordu. Yani biraz tuhaf bir durum.
All due respect, sir, may I ask why I'm here?
Tüm saygımla, neden burada olduğumu sorabilir miyim efendim?
I don't ask for much in return for all those years I put food in your belly clothes on your back, a roof over your head.
Onca yıl karşılığında ı karın gıda koymak. Sırtüstü Giyim, başınızın üzerinde bir çatı.
If I could just ask you all to remain seated just for a few minutes.
Sizden lütfen birkaç dakikalığına oturmanızı rica ediyorum.
If I transmit Khan's location to you now, all that I ask is that you spare them.
Eğer Khan'ın yerini size iletirsem, mürettebatımı bağışlamanızı istiyorum.
- Great. That's all I can ask.
Harika, tek isteğim buydu.
- Yeah, I know that she has some freaky power over all the men in my family, and that probably comes from under her sundress.
- Evet, ailemdeki bütün erkeklerin üzerinde garip bir etkisi var ve bu etkinin kaynağı o askılı elbiselerinin altında gizli.
I'll answer all the questions you can ask
Sorduğun her soruya cevap vereceğim...
All right. As we continue, and I thank the court for its patience, and I would ask mr. spector if he would be good enough to discard the tactic of "I don't remember," as the jury, I again assure you...
Devam edelim, mahkemeye sabrından dolayı çok teşekkür ederim Bay Spector'a sormak istiyorum "Hatırlamıyorum" taktiğini yeterince kullanmadı mı jüriyi temin ederim...
It doesn't take away at all from how madly in love I am with you.
Sana olan delice aşkımdan hiç bir eksilme yok.
I mean, let him have a night out with a human being, for fuck's sake, all right?
Bırak da insan gibi bir gece geçirsin, Tanrı aşkına.
Portia, there's something I want to ask you and I know this is all a bit abrupt.
Portia, Sana sormak istediğim bir şey var... biliyorum, biraz ani olabilir ama.
I have lost it all, in the gamble of two hearts
Ben bunu iki aşk kumarında kaybettim. Neden bana bu fırsatı verdin?
I have lost it all, in the gamble of two hearts
Ben bunu iki aşk kumarında kaybettim.
I used to ask myself all the time if these feelings I got were real.
- Hislerimin gerçek olup olmadığını hep sorgulardım.
I get all the love songs now, doesn't used to make sense to me before.
Şu anda tüm aşk şarkılarını anlıyorum, eskiden bana anlamsız gelirlerdi.
I'm surrounded by all sorts of creatures and those don't ask too many questions.
Etrafım bir sürü yaratık ile çevrili. ve bu kadar fazla soru sormamalısın.
Therefore, I sent a secretary to ask in all the gastronomic restaurants in Paris :
Bu nedenle, Paris'teki bütün gastronomik restoranlara... Orson Welles'in'nerede yediğini'öğrenmesi için... bir sekreter gönderdim.
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all in order 16
all is well 128
all in due time 19
all is lost 36
all in a day's work 35
all i ever wanted 16
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all in order 16
all is well 128
all in due time 19
all is lost 36
all in a day's work 35
all i ever wanted 16