English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / All is lost

All is lost translate Turkish

611 parallel translation
All is lost. Cursed be the heritage of the heir!
Her şey kayboluyor.
While you've been deciding that all is lost... we've been working, working miracles... determining the course of history for centuries to come!
Sen her şeyin kaybedildiğini düşünürken... biz çalışıyoruz. Mucizeler üstünde çalışıyoruz. Tarihin gidişatını değiştirecek, yüzyılları değiştirecek mucizeler üzerinde!
Get away, damn it, all is lost now.
Defol git. Mahvoldum ben.
It's army orders. When all is lost, an OC saves himself.
Orduda da böyledir bir tuzağa düşünce herkes kendini kurtarmaya bakar.
But a false move and all is lost.
Yanlış bir hareketle her şeyi kaybederiz
All is lost!
Her şey bitti!
Ladies and gentlemen, all is lost.
Bayanlar baylar, her şey bitti.
All is lost.
Hepsini kaybettik.
All is lost, oh, alas the day!
- Olamaz. - Sus!
All is lost!
Kaybettik!
All is lost for us in Brittany.
Britanya'da herşey bitti bizim için.
Quickly now, or all is lost.
Başladı demek.
- All is lost!
- Hepsi bitti!
Oh, all is lost.
Oo, hepsi bitti.
Like what the stock market is going to be like in the morning or where I can dig to find all the oil... or where are all the countless numbers of lost treasure chests buried at? And if nothing else, do they tell you what the next lottery winning numbers will be?
Hangi hisse senedine yatırım yapabilirsin, nereden petrol çıkartabilirsin nerede define bulabilirsin ya da gelecek hafta piyango hangi numaralara çıkacak?
"You have possessed all that is most wonderful, but you have lost it!"
Bu kadar harika olan bir şeye sahiptin ama onu kaybettin!
Whoever forsakes loyalty to the bloodbrother will perish at the wayside, all honor is lost!
Kan kardeşliğine... kim ihanet ederse yol kenarında ölür, bütün onuru da kaybolur!
For he who takes his own life is lost for all eternity.
Çünkü ; canlarına kıyanlar, ebediyen helâk olmuşlardır.
For him all hope is lost.
Onlar için ümit de kalmamıştır.
You can marry me, and they'll kick you out of society... and all you've lost is $ 200,000.
Benimle evlenirsiniz, sizi sosyeteden atarlar... ve sadece 200.000 dolar kaybetmiş olursunuz.
You may say it's only fair but the fact is... my cars, jewels, paintings, houses... I lost them all!
Bunun gayet manidar olduğunu söyleyebilirsiniz ama arabalarım, ziynet eşyalarım, pahalı portreler ve evler hepsini kaybettim!
- What is all this talk about being lost?
- Kaybolmakla ilgili söyledikleri neydi?
All right, buddy... He just lost his head, is all.
Pekala, ahbap, kendini kaybetti, o kadar.
Perhaps I lost the way, but all I want is some happiness.
Yanlış şeyler yapmış olabilirim, ama tek istediğim biraz mutluluk.
Then all is not lost.
O zaman henüz her şey bitmiş değil.
All I know is that I lost my head.
O anda kendimi kaybettim.
You know, his whole fortune, all that he risked... everything is lost.
Tüm servetini riske etmişti her şeyini kaybetti.
Listen, Marcia, I lost them. But all I gotta do is talk with them one more time.
Dinle, Marcia, onları kaybettim ama tek yapmam gereken onlarla bir kez daha konuşmak.
A man's ship is torpedoed, he loses all his uniforms, the pay accounts get lost he can't get paid.
Gemin batıyor, bütün üniformalarını kaybediyorsun, maaşını alamıyorsun.
But all is not lost, he is being used for dog food.
Fakat her şey yitirilmedi, köpek maması olarak kullanılıyor.
and the general evanescence of things, and even what in the prevalent and therefore... most vulgar social sense of time... is called wasted time — all this finds in that strangely apt old military term, lost children,
genel yitişi şeylerin, ve hatta, yaygın ve bu yüzden en bayağı... toplumsal zaman duyusunda... boşa geçen zaman denen şey — bütün bunlar, şu tuhaf şekilde münasip olan eski askeri terimde,
All I care about is time lost on the job.
Kaybettiğiniz iş saati önemli.
Now, all we've got to do is get lost in the hills until the invasion rolls by, then we come down and join our buddies.
Tek yapmamız gereken tepelere kaçıp istilayı beklemek sonra biz de ineriz ve dostlarımıza katılırız.
Sorry, it seems he is lost... Ah, that's all right, he is going to find the way...
Aaa geldiği yolu şaşırmış.
All is not lost.
Henüz hiçbir şey kaybedilmedi, Peder.
All is not lost.
Her şey kaybedilmedi.
No, all that crying over lost virginity is no good. Minoko?
Bekaretini kaybettiği için ağlayan birisi olmaz.
I'm just saying you reach a time when all them things are lost to you.
Bir yaştan sonra iş işten geçiyor diyorum.
- All I can suggest is Lost and Found.
- Tek önerim Kayıp Eşya Bürosu.
If not, all we've lost is a few hours.
Durum bir kaç saat içinde anlaşılır.
What's gonna happen if these forests and all this incredible beauty is lost for all time?
Eğer bu ormanlar ve bütün bu inanılmaz güzellik sonsuza dek yok olursa neler olacak?
Now all our work is lost.
Şimdi bütün uğraşlarımız boşa gitti.
All that I love now is lost to me.
Tüm sevdiklerimi yitirdim.
"Not", it said, " Is all lost one.
"Kaybettik." dedi.
The Second Division is fighting on our right, the enemy can't attack us for now. But we have lost lots of men in our regiment, all communications are down, couldn't locate the Regimental Commander.
Bu aşamaya kadar hayatta kalabildiniz... ama işimiz şimdi daha zor... çok adam kaybettik ve hala çok fazla düşman var!
All is not lost.
Daha kaybetmediniz.
It's amazing the commander is not discouraged at all even though she's lost Gunboat.
Komutanın, hücumbotu kaybetmesine rağmen cesaretini koruması inanılmaz.
It is strange. All I know is if he tells anyone he is in the well, then were are lost...
Eğer herhangi birine o kuyuda olduğunu bildirmek istiyorsa yandık.
All is not lost.
Henüz her şey bitmedi.
I've lost all my money, all I have now is this piece of ivory antique ;
Tüm naktimi kaybettim, Elimde ki tek şey bu fildişi antika!
But these days divorce is in vogue, so all is not lost.
Ama bu günlerde boşanma moda oldu, o yüzden hepsi kaçmış sayılmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]