English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / All is bright

All is bright translate Turkish

92 parallel translation
All is bright
Her şey parlak
¶ All is bright
Her şey berrak
I would not die in Springtime When all is bright around And fair young flowers are peeping From out the silent ground.
# Bahar zamanı ölemem... # #... ışık kapladığında her yanı... # #... saf küçük çiçekler filizlenmeye başlar... # #... sessiz toprağın altından. #
All is bright
Tamamen parlak
all is calm, all is bright... "
Her şey sakin, her şey parlak.
"All is bright...."
"Her yer parlak...."
All is bright
# Her yer ışıldıyor #
All is bright
Tamamen umut verici
All is calm! All is bright! 'Round yon virgin mother and me!
Bakire annem ve benim etrafımızda her yer sakin, her yer aydınlık
# All is calm, all is bright #
heryer sakin her yer aydınlık
# All is bright #
Herkes neşeli.
All is bright
Her yer pırıl pırıl
All right, tell my public that Carl Denam, the bright boy... who was going to make a million dollars out of King Kong, is flat broke.
Pekâla, halkıma deyin ki, Carl Denham... King Kong'un üzerinden milyonlar kazanacak olan parlak çocuk, meteliksiz kaldı.
All the world is bright and joyful
Tüm dünya parlak ve neşe dolu
Balthasar is a good man but until all men are like him, we must keep our swords bright.
Baltazar iyi bir adam. Ama herkes onun gibi olana dek kılıcımız keskin ve niyetimiz gerçek olmalı.
All this is promised by our master Watanka, lord of heaven and earth, whose bright face greets us at sunrise.
Bütün bunlar bize efendimiz, cennetin ve yeryüzünün efendisi, aydınlık yüzüyle bizi gün doğumunda selamlayan, Watanka tarafından vaad edildi.
The sky is very bright, all lit up...
Gökyüzü çok parlak, herşey yanıyor...
The Nova of Madagon is not a nova at all but a starfield so bright, our cockpits will be sealed to prevent blindness.
Madagon, tam olarak bir nova değil. Çok parlak bir yıldız alanı. Bu yüzden, kör olmamak için kokpitlerimizi mühürleyeceğiz.
The Nova of Madagon is not a nova at all but a starfield so bright, our cockpits will be sealed to prevent blindness.
Madagon novası aslında hiçbir suretle bir nova değil körlüğü önlemek için kokpitlerimizin kapatılacağı çok parlak bir yıldız alanı.
GO IN THE BUILDING AND ALL, YOU KNOW, AND I REALIZE FOR THE FIRST TIME HOW BRIGHT IT IS IN THERE.
Binaya gidince bir anda içerisi çok parlaktı, ve bende buraya tekrar döndüm.
All the world is bright and gay
# Dünya dolar aydınlık ve neşe #
If you really love someone, it's like this bright light is shining on you all the time.
Birine gerçekten âşıksan, bu parlak ışık daima üzerine yansır.
You know something? There is a bright side to all of this.
Biliyor musunuz, aslında bu olanların iyi bir yanı var.
You see, Budrick these kids look at me as the Verminator and all they see is glamour and bright lights and deadly poison but I'm more than just a sexy chick who kills bugs.
Anlarsın ya Budrick o çocuklar bana haşaratör olarak bakıyorlar ve tek gördükleri göz kamaştırıcı parlak ışıklar ve ölümcül zehir ama onlar için ben böcek öldüren seksi bir piliçten daha fazlasıyım.
This is the end result of all the bright lights... and the comped trips, of all the champagne... and free hotel suites, and all the broads and all the booze.
Bütün bu parlak ışıkların, ücretsiz seyahatlerin... şampanyanın, bedava otel süitlerinin... onca kadının ve onca içki aleminin getirisi budur.
Lisa has told me all your students are as bright and dedicated to jazz as she is.
Lisa, tüm öğrencilerinizin onun gibi zeki ve caza kendilerini adadıklarını söyledi.
All she does is talk about their future and she's just so bright-eyed and dreamy- -
Tek yaptığı gelecekleri hakkında konuşmak ve O kadar istekli, hayal dolu ki- -
It's a light so bright that all the moths and insects are attracted from miles around, tricked by the light, you see?
Öyle parlak bir ışık ki etraftaki tüm güve ve böcekleri kendisine çekiyor. Işıkla kandırarak. Anladın mı?
Bright side is, all this commotion probably scared him off for good.
Neyse ki bu kadar patırtı onu korkutmuştur.
'All Things Bright And Beautiful'.
"Her Şey Işıl Işıl ve Güzel."
The hymns are'All Things Bright And Beautiful',
İlahiler de, "Her Şey Işıl Işıl ve Güzel."
I'LL BE THERE ALL BRIGHT-EYED AND BUSHY-TAILED... FIRST THING IN THE MORNING.
Sabah ilk iş parlak gözlerimle ve dimdik orada olacağım.
All i remember is a place with white walls, Bright lights, and a gigantic bird.
Tek hatırladığım beyaz duvarları parlak ışıkları ve dev bir kuş olan bir yer.
I know that it is all well and bright with her whose sweet face shines in my heart.
Güzel yüzü kalbimde parlayan onun çok iyi olduğunu biliyorum.
All I want is just one shot of me in a wedding dress that isn't bright turquoise.
Tek istediğim, turkuvaz renginde olmayan gelinlikli bir anımı görmek.
It is bright, aired, you'll have light all day long.
Aydınlık, geniş, gün boyunca ışık alan bir oda.
There is no time at all for vain dispute your riches, gold, and garments, jewels bright your house and land must on new owners light. "
Bu gereksiz münakaşalar bitsin. Servetin, altınların, mücevherlerin parlak. Evin ve toprağın yeni sahiplerini bulacak. "
The only bright spot in all this is that Reese has an even crappier spring break job than I do.
Bütün bu olanlar içinde tek güzel haber Reese'in tatil için bulduğu işin benimkinden kötü olması.
Your little world is threatened by all the amazing Jack Nicholsons and Robin Williamses burning so bright you've got to keep them down with your chemical cosh.
Küçük dünyan Jack Nicholson'lar ve Robin Williams'larla aydınlandığı için onları ilaçlarınla içeride tutmalısın.
You see, Johnny, the reason we have all these laws and rules to live by is so that we can help guide all the little boys with big dreams and a chance for a bright future, and so that we could help protect them
Johnny Lyshitski, 8 yaşında. Johnny, yasalarla ve kurallarla yaşamamızın sebebi... büyük hayalleri olan ve kendilerini parlak bir gelecek bekleyen... bütün küçük çocuklara yol göstermek... ve onları, senin gibi işe yaramaz... serserilerden korumaktır.
All of this is bad news for the human race, but look on the bright side.
Tüm bunlar insan ırkı için kötü haber. Fakat iyi tarafından bakalım.
But the night side of Saturn is very bright because of all the ring light that shines down on the night side of Saturn and so... it's very hard to sort the lightning from just puffy little clouds.
Ama Sütürn'ün geceleri etrafında parlayan halkalar nedeniyle çok aydınlıktır. Bu yüzden... şişkin ve yoğun bulutlardaki yıldırımları sınıflamak çok zordur.
All you need is a bright light to act as the Sun... and a piece offruit to act as the Moon.
Tek ihtiyacınız Güneş'in yerini alacak parlak bir ışık ve Ay'ı temsil eden bir meyve.
Look, even though the west sky is cloudy I can see the sun shining all bright.
Bak, batıda bulut olmasına rağmen, güneş ışığını pasparlak görebiliyorum.
You hear people talk about the horrors of war all the time, but the dirty little secret is, if you're just reporting it, war has its bright side as well.
İnsanların hep savaşın ne kadar korkunç olduğundan bahsettiğini duyarsınız ama küçük kirli bir gerçek var ki, o da eğer sadece haberini yapıyorsanız savaşın da kendine has parlak bir yüzü vardır.
It's bright all night and nature is bursting with power.
Tüm gece aydınlık ve doğa büyük bir güçle patlıyor.
But if you help me clean this up, then ned won't have to live anywhere but the bright, Happy world of pie, and all we'll have to deal with is each other. And your daddy.
Ama bunu düzeltmeme yardım edersen, Ned bu parlak, mutlu turta dünyasından başka bir yerde yaşamak zorunda kalmaz ve biz de sadece birbirimizle ilgileniriz.
* all is bright i like it.
Ben sevdim.
Everything here is bright and cheerful. And we have oranges all year round.
Tüm yıl boyunca, portakal rengine bürünürüz.
I'm all right. Maybe this color red is too bright.
Ben iyiyim.
Well, the one bright spot in all this, if there is a bright spot, is that you only taped him in public places.
Tek çıkışımız, ki o da çıkışsa, sadece açık alanda kayıt yapmış olman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]