Always busy translate Turkish
436 parallel translation
Line was always busy, so I came over.
Hat sürekli meşguldü, bu nedenle buraya geldim.
Not you. You were always busy somewhere else fighting somebody else's fight.
Sen herzaman başkalarının savaşında başka yerlerde savaşmakla meşguldün.
I've tried, but she's always busy with her job.
Bunları denedim. Daima işiyle meşgul.
The line is always busy.
Sürekli meşgul çalıyor.
This place was always busy when Frank Miller was around.
Frank Miller buradayken, bu kasaba çok hareketliydi.
Always busy.
Çok hareketli.
Anyway, what I called you for was I've been trying to get an interview with Vicki for two weeks and she's always busy.
Neyse, şunun için aramıştım. İki haftadır... Vicki'yle röportaj ayarlamaya çalışıyorum.
But you're always busy.
- Ama sen her zaman meşgulsün.
Always busy.
Daima meşguller.
You people are always busy putting your kind of people on.
Hep kendi türünüzden insanları ekrana çıkarıyorsunuz.
It was always busy, with lots of people milling around.
Her zaman yoğundu, etraf insan kaynıyordu.
I'd have rung up first, Joey, but your lines is always busy.
Gelmeden evvel aramak istedim Joey, ama bütün hatlar meşguldü.
The elevator was always busy so I had to take the stairs. Good evening.
Asansör hep meşguldü, ben de merdivenden çıkmak zorunda kaldım.
A doctor's always busy, though.
Doktorlar her zaman meşguldür.
The Marcello tried call him... but was always busy.
Marcello onu aradı ama telefon devamlı meşguldü.
Mr. Iwakura, you're always busy.
Bay İwakura, siz de hep meşgulsünüz.
In a police state the police are always busy.
Bir polis ülkesinde, polisler her zaman meşguldür.
You are always busy.
Hep meşgulsün.
He's always busy with his transmitter.
Daima vericisi ile uğraşıyor.
God, she's always busy.
Hep meşguldur zaten.
I've always tried to call you, but your phone's always busy.
Size ulaşmaya çalışıyorum, ama telefonunuz hep meşgul.
Initially, women were always busy with underwear and darning socks.
Başlarda, kadınlar her zaman çamaşır ve çorap sökükleriyle meşguldürler.
He's a lawyer, he's always busy.
Adam avukat, hep meşguldür.
Oh, it's just great Charley, we're always busy.
Oh, gayet iyi, Charley. Hiç boş vaktimiz yok.
But I was always too busy making money for other people.
Ama başkaları için para kazanmakla öyle meşguldüm ki...
Are you always much too busy?
Her zaman çok mu meşgulsün?
- My life has always been busy.
- Benim hayatım hep meşguliyetle geçti.
You're always busy!
- Her zaman meşgulsün!
Busy, always so very busy.
Meşgul, her zaman çok meşgul.
Mama is very kind, but she treats me like a baby. And Papa is always so busy.
Annem çok iyi ama... bana dört yaşındaymışım gibi davranıyor.
You understand, I'm always so busy. The theater is a tyrant.
Biliyorsunuz tiyatro çok zaman alır.
When I can go with you, you who are always so busy?
"Seninle gidebileceğim zamanlar hep meşgul olan sen" mi diyor bunu?
Always so busy?
Hep böyle meşgul müsünüz?
Unluckily for you, you always catch me at a busy moment.
Şansınıza küsün, beni hep meşgul anımda yakalıyorsunuz.
- Ah well, busy as always.
- Selam Fernand.
Always the same old song. " Carmine, get busy!
3 yıldır sürekli aynı terane.
Sensei is always so busy.
Ustamız her zaman çok meşguldür.
You were always too busy with the dogs.
Hep köpeklerle meşguldün.
You know, I was always too busy working.
Daima işimle ilgilendim.
Always. That's why I'm kept so busy!
İşte bu yüzden hep meşgulüm.
Well. this time of day. Mr. Ballinger's always very busy. ma'am.
Mr. Ballinger yılın bu zamanı oldukça meşguldür.
It's funny how he's always too busy for me... but he's never too busy for Lust, ducky.
Garip, bana gelince hep çok meşgul ama Şehvet için hep müsait.
I always pick a busy counter where people are waiting.
Her zaman sırası uzun olan ve tezgahtarı meşgul bir gişeyi seçerim.
Bernard's always so busy
Bernard her zaman çok meşgul.
Why, because I'm too busy now to always dote on her?
Onu delicesine sevemeyecek kadar meşgulüm diye mi?
Dick's always so busy.
Dick çok meşgul.
They're always too busy or something. But, then, you're not the same as most grown-ups.
Takım, dinleyin!
May your hands always be busy
Ellerin her zaman işlesin
You always this busy?
Hep böyle meşgul müsünüz?
She always does that when the line's busy. It's fine.
- Hat meşgul olduğunda böyle yapar.
Every time I ask her If he's sincere, why doesn't he take you home... to see the elders? She always says you're busy... running this clinic of your own
Madem çocuk ciddi seni neden evine ailesiyle tanıştırmaya götürmüyor diye sorsam sizin klinikte çok meşgul olduğunuzu söylüyor.
busy 584
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
always 2079
always and forever 43
always alone 22
always has been 106
always a pleasure 163
always ready 22
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
always 2079
always and forever 43
always alone 22
always has been 106
always a pleasure 163
always ready 22