Always have been translate Turkish
2,058 parallel translation
You're the heartbeat of this place, always have been.
Sen buranın kalbisin, hep öyleydin.
You always have been, and you will always be my big whiny faggot.
Hep böyle oldun, ve daima benim koca mızmız ibnem olarak kalacaksın.
I always have been.
- Hep öyleydim.
Always have been.
Hep öyleydi.
You always have been.
Her zaman da öyleydin.
I always have been, without forsaking my feelings.
Her zaman öyle oldum fakat duygularımı bir kenara koymadım.
I'm--I'm just--I'm bad with distances, always have been.
Mesafeleri hesaplamada kötüyüm, her zaman kötüydüm.
I always have been.
Her zaman ben oldum.
You are and always have been... my most faithful... and truest friend in all this world.
Siz, her zaman, benim bu dünyadaki, en vefalı ve hakiki dostum oldunuz ve hala da öylesiniz.
The Quileutes have been a small tribe from the beginning. But we have always had magic in our blood.
Quileute'ler başlarda küçük bir kabileydi ama sihir her zaman kanımızda mevcuttu.
Should have been you two together, I always knew it. As far back as I can remember.
Birlikte iyi olacağınızı hep biliyordum, kendimi bildim bileli...
Always have been.
Hep sevdim.
You have always been my daughter.
Sen hep benim kızım oldun.
Yes, I have always been the Tooth Fairy.
Evet, diş perisi hep ben oldum.
Yes, you have. You always do, I've always been your case study.
Evet dinledin hep dinlerdin
for the past 100 days, I have been always supporting you
Geçen 100 gün boyunca, seni daima destekledim.
But there have always been weak, huh?
Ama herzaman zayıflar vardır değil mi?
You behave as if you have always been this perfect...
Onlara mükkemel şekilde davranıyorum...
You know, I've always been the one who tells everyone else to be strong, and... have faith.
Herkese güçlü, inançlı olması gerektiğini söyleyen her zaman bendim.
You have always been true to me, Ethan.
Bana karşı hep dürüst oldun, Ethan.
You have always been popular with the people.
Herkes tarafından sevilen birisisiniz.
You're the best too, you and I have always been in tune.
Sen de öylesin, seninle ben her zaman uyum içinde olduk.
The Bessettes have always been stubborn about staying a family business and not being owned by anyone else.
Besette'ler aile işi olması ve şirkete başka birini almama konusunda hep çok inatçıydı.
It's always been there, and nobody ever said you can't have kids.
Hep oradaydı, ayrıca kimse çocuğun olmayacak demiyor.
The Spikes have always been my greatest weapon.
Dikenler, her zaman en harika silahım olmuştur.
When it comes to killing, I have always been an equal opportunist.
Öldürmeye gelince her zaman eşit fırsata inanırım.
You have always been destined for unfortunate things...
Sürekli kaderinde tâlihsiz şeyler oldu...
I have always been true to my word, and I will find the answers we are looking for, or I will die in the quest!
Her zaman doğruyu söyledim. Aradığımız cevabı bulacağım ya da onu ararken öleceğim!
But humans, not technology, have always been the weakest link in security systems.
100.000 yıldızın aynı anda parlaklıklarını ölçebilecek olduğumuzu göstermeliydik.
I have always been impervious to gossip.
Dedikodulara hep kulak tıkayabilmişimdir.
I have always been watching Kurono-kun, so I can tell.
Ben her zaman seni izlediğim için anlayabiliyorum.
I have always been afraid of having a kid and God never gave me.
Çocuk sahibi olmaktan hep korktum. Allah da bana nasip etmedi.
Tash and I have always been there for you.
Tash'la ben her zaman senin için buradaydık.
Yeah, I've always been able to have one, but I've turned it down'cause it's a waste of money.
Evet, her zaman alma imkanım vardı ama geri çevirdim çünkü para kaybıydı.
You know, I always wonder how different My life would have been if your mother had married me.
Hep eğer annem benimle evli olsaydı hayatımın nasıl olacağını merak etmişimdir.
The discrepancies from the pharmacy have always been so small, well within breakage.
Eczacılıktaki anlaşmazlıklar oldukça küçük ve kırılmaya müsaittirler.
Have you two always been like this?
İkiniz hep böyle miydiniz?
Of all the women whose delights I have sampled, the one I've wanted most, the Mother Confessor, has always been too dangerous to touch.
Tattığım tüm o leziz kadınlara rağmen en çok bir tanesini istedim Confessor Ana'yı.
You have always been my heart girl, the one with the most unbridled passions.
Sen, her zaman benim, yürekli olan kızımdın. Gem vurulmamış tutkuları olan kızım.
Well, you may have picked up on this trip that I haven't always been a good person.
Bu yolculukta anlamışsındır ki her zaman iyi bir insan değildim.
Have you always been this disgusting?
Her zaman bu kadar iğrenç miydin?
Humans have always been drawn to fire.
İnsanlar hep ateş tarafından çekilmiştir.
Things that have always been there, but you have never seen.
Her zaman olan şeyler, ama hiç bi zaman göremediğin.
Ted, throughout time there has always been one cutting-edge profession to which hot girls, like Tiffany, have flocked.
Ted, tarih boyunca Tiffany gibi seksi hatunların akın ettiği daima bir tane son teknoloji meslek olmuştur.
You-you've always been a good boy, Jackie, and I... I know that whatever you did, you-you must have had a reason.
Her zaman iyi bir çocuktun Jackie ve ben her ne yaptıysan, mutlaka bir sebebin olduğunu biliyorum.
You have always been my little Adama men.
Siz hep benim küçük Adama erkeklerim oldunuz.
A party crasher always has a personal or professional agenda. Could she have been a hooker?
Bir davetsiz misafirin * her zaman kişisel ya da profosyonel gündemi vardır.
You two have always been so close
İkiniz daima çok yakın oldunuz.
I have always been good with babies.
Bebeklerle aram hep iyidir.
Theoretically, millions of particles have been streaming through Dr Bauer's machine every day for the five years it's been here, but frustratingly they've always left no trace.
Teorik olarak, milyonlarca parçacık burda bulunduğu 5 yıldır her gün, Dr Bauer'in cihazından geçip gidiyor, fakat sinir bozucu biçimde hiç bir zaman iz bırakmadılar.
I have always been very curious about India.
Hindistan'ı her zaman çok merak etmişimdir.
always have 97
been 112
beene 19
beens 21
been a while 101
been busy 29
been there 278
been a long time 109
been here long 28
been looking for you 27
been 112
beene 19
beens 21
been a while 101
been busy 29
been there 278
been a long time 109
been here long 28
been looking for you 27
been waiting long 18
been better 48
been looking all over for you 26
always 2079
always and forever 43
always alone 22
always has been 106
always a pleasure 163
always ready 22
always remember 37
been better 48
been looking all over for you 26
always 2079
always and forever 43
always alone 22
always has been 106
always a pleasure 163
always ready 22
always remember 37