And at that moment translate Turkish
792 parallel translation
Well, the people in charge have a tendency to panic and to run around in confused circles, and at that moment we strike.
Sorumlular panik eğiliminde olurlar... ve bu şaşkınlık ve karmaşa anında biz de hamlemizi yapabiliriz.
And at that moment, the most interesting moment, our clever man will most scandalously faint.
İşte o an, en enteresan andır çünkü o an, adamımızın aslında en zayıf olduğu dakikadır.
Of course, the biblical account of the creation implies that Earth history and human history began at the same moment.
Elbette, yaradılışın kutsal kitaba göre olan bu versiyonu Dünya'nın tarihiyle insanlık tarihinin aynı anda başladığını ima eder.
And as his life ebbed, his feverish last thoughts were for his dear Edith, whom he had loved so much without her knowing it, and who at that moment may have been laughing in the gentle light of Provence.
Ve artık zayıflarken ateşler içindeki son düşünceleri o bilmeden çok sevdiği şu anda Provence'in narin ışığının altında muhtemelen gülmekte olan Edith'le ilgiliydi.
at that very moment the Great Death came to an end, and the shadow of the death bird was gone... as if obliterated by the triumphant rays of the living sun.
Büyük Ölüm o anda sona erdi, ve ölüm kuşunun gölgesi geçip gitti... capcanlı bir güneşin muzaffer ışıkları tarafından silinmiş gibi.
that despite all our precautionary measures, we seem to believe it is hardly necessary for us to proceed unless we receive an ipso facto that is not negligible at this moment. Quotes, unquotes and quotes.
tarafımızdan başka bir işlem yapılmasına gerek yoktur, burada, önemsenmeye değmeyecek durumlar farklı, tabii ki, alıntı, alıntı sonu ve tekrar alıntı.
Are you sure that at no time you left the room for a moment... that a maid or bellboy mightn't have slipped in and been alone with the body?
Bir süreliğine de olsa odadan çıkmadığınıza emin misiniz? Bir hizmetçi ya da komi içeri girip cesetle yalnız kalmış olabilir mi?
And this same Sidney Kidd, ladies and gentlemen of America this protector of American democracy and homes and firesides was at that moment entertaining this South Carolina Mata Hari on his yacht.
Ve o aynı Sidney Kidd, Amerika'nın saygın bay ve bayanları bu Amerikan demokrasinin, yuvaların ve ocakların koruyucusu o sırada yatında Güney Carolinalı bir Mata Hari'yi eğlendiriyordu.
This knot is evidence that will hang a murderer, and he might not be standing so far away from the arm of the law at this very moment.
Düğüm katili idama götürecek bir kanıt, hem bu katil şu anda kanunun ellerinden çok uzakta da bulunmuyor olabilir. Yapma, Lestrade.
If there was a precise moment at which my insubstantial dreaming took on solid purpose that was it.
Boş hayallerimin, somut bir amaç kazandığı kâti bir an var ise bu, o andı.
And, further, it had not failed to occur to me that there was, at the moment, a vacancy in the banking house.
Dahası, o sırada bankada bir kişilik yer açıldığı gerçeğini de bana hatırlatmıştı.
I tell you, there comes one moment, once, and heaven help those who pass that moment by, when beauty stands looking into the soul with grave, sweet eyes, that sicken at pretty words.
Öyle bir an gelir ki, güzelin durup, hoş sözlerden usandığı, vakur ruha, güzel gözlere baktığı o anı yaşayanlara tanrı yardım eder.
You're happy when you're with him and the child but I also know that today right at this moment we are happy here together
Onunla ve çocuğunla birlikteyken mutlusun ama biliyorum ki bugün de tam şu anda birlikte mutluyuz.
That night in front of the nurses'quarters and then again at the pier I forgot for the moment why we split up but you reminded me, and the trouble came charging back.
O gece, hemşireler evinin önünde, sonra yine iskelede bir an için neden ayrıldığımızı unutmuştum ama hatırlattın, meselenin ne olduğunu bir anda anladım.
It is at this moment that my elusive papa concludes... that his duty is done... and that there should be no more cakes and ale... for his mischievous youth.
şuan için benim çok değerli babam görevinin yapıldığına kendi karar veriyor... ve artık daha fazla kek ve alenin ( bir çeşit bira ) kendi gençliği için... gerekli olmadığına karar veriyor.
We're only adrift in an open sea with a drunken captain and an engine that's liable to explode at any moment.
Açık denizde sarhoş bir kaptan ve her an patlaması muhtemel bir motor ile sürükleniyoruz
About that, uh, scene I mentioned... we ran overtime and had to cut it at the last moment.
O bahsettiğim sahne hakkında süremizi aştık ve son anda sahneyi kesmek zorunda kaldık.
For while I had no intention of descending to her level and bickering about anything as sordid as money, it was at that moment I made up my mind.
Çünkü para gibi sıkıcı bir konuda onun seviyesine inme ve onunla söz dalaşına girmeye hiç niyetin yok iken o anda kararımı verdim.
And I am especially conscious at this moment that beauty is not confined to any one race.
Ve ben özellikle şu anda dünyadaki hiçbir güzelliğe değişilmeyecek bir kadınla birlikteyim.
But the relations between Austria and Italy are at the moment so bad that one must make every sacrifice to better them.
Ama Avusturya ile İtalya arasındaki ilişkiler şu an o kadar kötü ki, bunu iyileştirmek için her türlü özveride bulunulmalıdır.
However, the defence will be pleased to learn that, at the last moment, a witness has come forward, and that the prisoner had been seen wearing this coat and this hat.
Her şeye rağmen, savunma son anda bir tanığın ortaya çıktığını öğrendiğinde sevinecektir. Mahkum gerçekten bu paltoyu ve şapkayı giyerken görülmüştü.
because at that moment and even afterwards... yes, I can even say afterwards... I couldn't find the slightest difference between his dead body and my own.
Çünkü o anda bile... diyebilirim ki,... en ufak bir ayrılık bulamıyordum... bu ölü gövdeyle benimki arasında.
It may fortify your courage to know... that Pompey is at this moment encamped some 20 miles to the west of us... and that the army of Lucullus approaches from the south... by forced night march.
Pompey'in şu anda 20 mil batımızda kamp kurmuş olduğunu... Lucullus'un ordusunun da cebri gece yürüyüşüyle... güneyden buraya doğru yaklaşmakta olduğunu... bilmek, cesaretinizi takviye edebilir.
A real person is separated from the interpreter of that person, if only by the time passed, between the event and its evocation, by a distance that continually increases, that's increasing at this very moment.
Gerçek kişi, kendisini yorumlayandan ayrışmaktadır. Zaman geçerken, olayla çağrıştırdıkları arasındaki mesafe... sürekli artarken, tam şu anda artmaktayken ayrılmaktadırlar.
We would always be as we were at that moment, bound by stronger ties than time and habit.
Zamanın ve alışkanlıkların etkilerinden sakınıp sonsuza dek hep böyle kalacaktık.
And i keep thinking about how someday - some moment - a yankee is going to come by here, and i'm going to take out that gun, and i'm going to aim it at him.
Sorun değil, şerif. Korumaya ihtiyacım yok. Korumaya ihtiyacı olan o duvarlardaki paha biçilemez sanat eserleri.
And at that moment, I felt something in my heart for you.
Dinle beni, nankör, sahtekar orospu.
Very well then, at this moment, we all find ourselves persons and furnitures, in the exact positions and places of that first night.
Çok güzel, şu an, hepimiz kendimizi bulduk kişiler ve mobilyalar, yerli yerinde ilk gecede olduğu gibi.
You must not, at this moment, forget that you are a young man, even handsome. And if properly dressed...
Unutma ki hem genç, hem de yakışıklı bir delikanlısın bir de düzgün giyinsen...
Well, you tell Swanee, Boden's apt to snap back to sanity at any moment... and when that happens - I'll crack that jigsaw.
Swanee'ye Boden'in aklının her an düzelebileceğini ve bu olduğunda yapbozu bitireceğimi söyle.
Gentlemen, it is a supreme irony that the worldly Becket, the profligate and libertine should find himself standing here at this moment.
Beyler, bu müthiş bir ironi... Dünya işlerine dalmış Becket, hovarda ve çapkın Becket... şu anda neden burada... olduğunu arayıp bulmalı.
Now, Miss Simpson, having established a climate of suspense, intrigue and romance, we've arrived once more at that magic moment.
Bayan Simpson, böylece bir esrar ve macera havası kurduk ve o büyülü dakikaya gelmiş bulunuyoruz.
He tore her dress off, and at that precise moment, the door opened... and somebody...
Elbisesini yırttı. İşte tam o anda kapı açıldı ve biri... biri onu vurdu.
At least Burmin became so thoughtful, and he kept his eyes on Maria, that an important moment it seemed very close.
En azından Burmin çok düşünceli oldu, ve Maria'nın gözlerine baktı. Önemli bir an, çok yakın görünüyordu.
I do have a heart that might conk out on me at any moment, and you can't walk hand in hand with death without, well, feeling something.
Kalbim her an tekleyebilir ve hiçbir şey hissetmeden ölümle kol kola yürüyebilirsin.
We made our rendezvous out in the snow and it was only at the last moment that he realized what a fool he'd been.
Dışarıda karda buluşmak üzere anlaştık ve ancak son anda ne kadar aptal olduğunu fark etti.
And does Mr. Gerhard know that I have got to be in Leningrad at any moment?
Bay Gerhard benim bir an önce Leningrad'da olmam gerektiğini biliyor mu?
We'll swing around the other side and catch him at that moment.
Öte tarafa doğru kayarak onu yakalayacağız.
We're surrounded by invisible presences that could appear at any moment and decide our life and death.
Görülmez varlıklar tarafından sarılmış durumdayız. Hiçbir zaman varlıklarını belli etmezler. Yaşamamıza ve ölümümüze karar verirler.
Whoever it was obviously wanted me up and awake at that particular moment.
Bu kişi her kimse, belli ki beni uyandırmak istemişti.
And revolutionaries know that any government is most vulnerable at the exact moment of transfer of power.
Devrimciler biliyorlar ki şu anda hiçbir hükümetin bu tarz bir iktidar değişiminden etkilenmemesi imkansız.
The Arachnids begin a pitiless attack on Earth, bringing death and destruction to it's hapless inhabitants who at that moment are excitedely attending their idol Blue Demon's match, defending his world wrestling championship.
Örümcekler, Dünya Güreş Şampiyonası'nda unvanını korumaya çıkan "Mavi Şeytan" ın maçına heyecanla koşuşturan zavallı insanlara acımasızca saldırarak, ölüm ve yıkıma gark ederler.
Along with the governors of several eastern and midwestern states have indicated the national guard may be mobilized at any moment, but that has not happened as yet.
Ulusal Muhafızların her an devreye sokulabileceğini belirtmiş olsa da, henüz böyle bir uygulamaya geçilmedi.
And actually at any moment now, we should be seeing the car... that will complete the first half of the El Dorado, the run for the gold.
Ve aslında şimdi her an, El Dorado'nun ilk yarısını... altın yarışını tamamlayacak arabayı görüyor olmamız gerek.
Ladies and gentlemen, you know just as much about that at this moment as I do because this is your programme.
Nasıl olacağını siz benden daha iyi biliyorsunuz çünkü bu program sizlerin.
- I am constrained to point out, that since minds are evidently being influenced, we cannot know at this moment whether our own memories are completely accurate and true.
- Bunu belirtmekte zorlanıyorum, aklımız etki altında kaldığı için, kendi hafızamız doğru ve gerçek mi onu bilemiyoruz.
And this is where the pleasure comes in, to nurture that little thread of hope and then... at the moment when the victim is under the fond delusion that her life is saved...
Ve oradaki küçük umut parçasını beslemek için, zevk devreye girer ve o zaman kurbanın, .. şu anda olduğu gibi kuruntuları.. hayatını kurtarır....
At the moment, I believe... that we're looking for a mad and highly dangerous medical adventurer.
Şimdilik hepimiz kaçık, tehlikeli ve hekimliğe merak sarmış birisini arıyoruz.
And as a homosexual, at that moment in my life it was one of my fears that I'd lack the courage to do such things.
Pilot olan arkadaşlarım kadar cesur olduğumu kanıtlamak istedim sadece. İçinden bu geçiyordu.
I ask the assembled personnel to look at Dr. Janice Lester and visualise that historic moment.
Toplanmış personelin Dr. Janice Lester'a bakmasını ve o tarihi anı hayal etmelerini istiyorum.
At that moment, I really was crazy, and I was darn near off that cliff when...
Aklimi kaybetmistim, tam kayaliktan atlayacakken,
and at the end of the day 45
and at the end 28
and at the time 25
and at the same time 75
and at that point 38
and at night 55
and at first 41
and at some point 42
and at one point 16
and at this point 43
and at the end 28
and at the time 25
and at the same time 75
and at that point 38
and at night 55
and at first 41
and at some point 42
and at one point 16
and at this point 43
and at the moment 21
and at that time 20
and at 97
and at last 16
at that moment 137
that moment 19
and a half 160
and as far as i'm concerned 49
and apparently 261
and again 457
and at that time 20
and at 97
and at last 16
at that moment 137
that moment 19
and a half 160
and as far as i'm concerned 49
and apparently 261
and again 457
and all the time 27
and always will be 33
and all 124
and also 645
and as a result 91
and all that stuff 21
and actually 119
and another thing 192
and all this time 50
and all of a sudden 204
and always will be 33
and all 124
and also 645
and as a result 91
and all that stuff 21
and actually 119
and another thing 192
and all this time 50
and all of a sudden 204