English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And cry

And cry translate Turkish

2,827 parallel translation
I cry and cry and wipe my tears away.
Ağlar ağlar gözyaşımı silerim off.
Now removed, and it hurts his head lie down and cry.
Kafası ağrımaya başlayınca sallıyor sopasını böyle. Yerlere yatıp ağlıyor.
And I'm so glad you didn't lock yourself up in a room and cry like a loser.
Ve açıkçası kaybeden biri gibi kendini bir odaya kilitleyip ağlamadığına da gayet memnunum.
♪ Laugh and cry ♪
"Her şeyi anlatan adam."
Take a look in the mirror and cry At yourself in the mirror
- Kendine bir bak aynada ve ağla
Fall unto our knees and cry you have won the fight
# Ve savaşı kazanmalısın diye bağırdı # # Umut içinizde yaşıyor #
It makes you pine and cry.
Özlersin, ağlatır seni
He would come home from these terrible sessions and cry for forgiveness.
Bu berbat halden eve gelecek ve affedilmek için ağlayacaktı.
Rest my head on your shoulder and cry.
Başımı omzuna koyup ağlamayı.
Get her anything, or is she still sequestered to the kiss and cry zone?
Ona bir şey alacak mısın, yoksa hâlâ seninkini öptüğü için pişmanlık mı duyuyor?
You sit there and cry like a baby for your mommy!
Orada oturup annen için bebek gibi ağla o zaman!
Cry havoc, and let slip the hogs of war.
"Yıkım diye bağırıp savaş domuzlarını salacağım."
When this recording will be played on the television the entire world will cry for this girl I will shout and tell everyone that I tried to save her till the last moment but the sleep of president of Pakistan was more important than this helpless girl's life.
Bu kayıt televizyonlarda gösterildiğinde tüm dünya bu kız için gözyaşı dökecek,... ben de yaygara koparıp son ana kadar bu kızın hayatını kurtarmak için çabaladığımı ama Pakistan Başbakanının uykusunun bu çaresiz kadının hayatından daha önemli olduğunu herkese anlatacağım.
Be strong enough to cry and ask for help!
Gücünü toplayıp ağla ve yardım iste!
You know you're gonna feel better after a good cry - and a little ice cream.
Güzelce ağlayıp birazcık dondurmadan sonra kendini kendini daha iyi hissedersin.
♪ I'm yours ♪... ♪ mmm ♪... ♪ then that time you went and said good-bye ♪... ♪ now I'm back and not ashamed to cry ♪... ♪ ooh, baby ♪... ♪ well, here I am ♪...
* Buradayım işte, imzalandım, mühürlendim, teslim edildim * * Artık seninim * * Giderken dedim elveda *
it's just a heartache got caugh in my eye and you know i never cry i never cry
* Bu sadece gözlerimde başlayan bir kalp ağrısı * * Ve bilirsin hiç ağlamam * Çeviri : kakistos
He sits opposite and eat from the pan... fried eggs with onion and thoughts that cry, because you shake your shoes.
O karşında oturmuş, tavadan... soğanlı yumurta yiyor ve sanıyor ki, Sen ayakkabın sıktığı için ağlıyorsun. Sergey'in işi...
The kind who leaves you where you cry your eyes out, missing her every night, and you did nothing wrong, but Jenna left, anyway.
Ağlamaktan gözlerinin şişmesine olan bir anne. Her gece özlediğin bir anne. Kötü bir şey de yapmadın.
Have you run away to another cell to cry, and so?
Ağlamak için hücrene kaçtın, öyle mi?
And surprise'em with the victory cry
Ve şaşırtabiliriz onları, zafer çığlığımızla
And I have better things to do than just... cry about little boys.
Ben küçük çocuklar için ağlamaktansa daha iyi şeyler yapabilirim.
He's three weeks old, and babies cry!
Daha 3 haftalık. Bebek dediğin ağlar!
Women get postpartum, and they cry.
Kadınlar doğum sonrası depresyonda ağlar.
Uh, Lyndsey came here to see where you were, and I told her where you were, and then she started to cry, and... bippity-boppity-boo, we're having sex.
Lyndsey sana bakmaya gelmişti ben de ona nerede olduğunu söyledim sonra o ağlamaya başladı ve bir bakmışız, seks yapıyoruz.
I assure you your country's cry for freedom and peace has been heard.
Ülkenizin özgürlük ve barış çağrısı duyuldu, emin olun.
Your country's cry for freedom and peace has been heard.
Ülkenizin özgürlük ve barış çağrısı duyuldu, emin olun.
Cry and manipulate.
Ağlamak ve insanları parmaklarında oynatmak.
I'll hit the ball out of the park... And make you cry!
Topu parkımızda dizginleyeceğim... ve ağlıyorsun!
Don't get involved in my tears. We will all laugh together, and make those MFs cry.
gözyaşlarımı paylaşma bizde beraber güleriz onları ağlatırız
Don't cry Think about how you can help her family and do that
Ağlayacağın yere Young Mi ve ailesinin neye ihtiyaç duyduğunu düşün.
I knew he was gonna testify to my raising, and I was a - in pain all the time, and he'd watch me cry to sleep, and...
Benim için ifade vereceğini biliyordum. Hep acı içindeydim. Ağlamak için uyumamı beklerdi.
I heard his mother cry, and they gave him the injection.
Annesinin ağladığını duydum. İğneyi yaptılar.
Avoid drama and don't cry.
Dramdan uzaklaş ve ağlama.
♪ And cannons almost made me cry ♪
Hallettim.
Okay, promise me two things, one ) you start believing again, and two ) don't cry during the toast, Schmosby.
Bana iki söz ver. Bir : Tekrar inanacaksın.
Running around, getting hair gel in their eyes, run in the goalpost, and they cry.
Göz alıcı jöleler sürerler, çalım atarlar, kaleye koşarlar ve ağlarlar.
And you know when his beg turns into a cry.
Yalvarislarinin göz yasina nasil döndügünü bilirsin.
If you woke up and your brothers were gone, you'd cry like hell.
Eğer uyandığında kardeşlerin gitmişse, cehennem gibi ağlardın.
Cry and shout...
Ağlıyorsunuz ve isyan ediyorsunuz.
♪ And no more tears to cry ♪
# Ve daha fazla gözyaşı düşmeyecek #
I brought you guys in and I came up with the idea for our mash-up while you were wasting time trying to figure out how to make Finn Hudson cry.
Sizi buraya ben getirdim. Ve Finn Hudson'u nasıl ağlatacağını bulmakla vakit kaybederken, karışım fikrimizle geldim.
Okay, and this is the thing, I-I can't, I can't cry on command.
Sorun şu ki, istediğim zaman ağlayamıyorum.
I'm gonna blow this directly into your eyes, and trust me, you'll cry.
Bunu doğrudan gözüne üfleyeceğim ve inan bana ağlayacaksın.
And they cry, "Na'am!", "yes", and it rings around.
Onlar da ; "Na'am!", yani "evet" diye haykırıp dururlar.
Cry and I'll kill you!
Ağlarsan gebertirim seni!
And I can make you cry whenever I like.
Ve her istediğimde seni ağlatabilirim.
The millet wine that we make can set our people free making them sing and dance, cry and laugh freely.
Yaptığımız şarap insanlarımızı özgürleştirebilir. Onlara şarkı söyletip dans ettirir, ağlatır ve güldürür. Özgürce.
Dr. D was always trying to get me to do homework, reach up in there and get in touch with my feelings, get my cry on.
Dr. D bana ödev vermeye çalışıp duruyordu. İçime dönüp duygularımı anlamamı istiyordu.
And they will cry for mercy, and I will not listen to their cries.
ve hepsi merhamet için ağlayacak, ve ben hiçbirinin ağlamasını dinlemeyeceğim.
Why don't we all cry about it like little girls and take down the company?
"Hadi oturup küçük kızlar gibi ağlayalım ve şirketi kaybedelim"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]