English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And father

And father translate Turkish

28,928 parallel translation
My father's serum belongs to me now... me and the army I shall raise with it.
Babamın serumu artık bana ait bana ve yükselmemi sağlayacak orduya.
We could go to the original prosecutor and explain that he was just being a good father.
Bu bilgiyi Savcı'ya götürür, yalan ifade verirken kızını koruma amaçlı yaptığını söyleriz.
You know, me and my father used to come here all the time to go fishing.
Babam ve ben balık tutmak için buraya sürekli gelirdik.
Speaking of super villains, you asked about my father today and then you disappeared for an hour.
Süper-kötülerden bahsetmişken, bugün babamı sormuştun sonra bir saat boyunca ortalarda yoktun.
As my troops and I crested the ridge, we saw the face of God, our Father, for once shining no light, but darkness visible.
Askerlerimle birlikte tepeye ulaştığımızda, tanrımızın cemalini gördük. Bir anlığına ışıltılar ışıksız, lakin karanlık görülebilir durumdaydı.
When my father took on a suit of flesh, he required two Marys... one to birth him and one to love him.
Babam etten bir kıyafet edindiğinde, iki Marry'ye ihtiyacı vardı biri onu doğuracak, diğeri onu sevecekti.
Yeah, and you slept with your married boss, a drunk fireman, your ex-husband's future father-in-law...
Evet ve senin yattıkların evli patronun, sarhoş bir itfaiyeci, eski kocanın gelecekteki kayınpederi...
You're a successful chef, and more importantly, you're about to be a father.
Başarılı bir şefsin ve daha da önemlisi, baba olmak üzeresin.
And it sounds like your father doesn't understand you.
Sanki baban seni anlamıyor gibi.
And if I can't have that, then I at least wanna be a father to our kid.
Eğer olamazsam, o zaman en azından çocuğumuzun babası olayım.
My brother... and my father.
Kardeşim, babam. Elena.
He's the father of the man you and Matthew rented an apartment from in Norwich.
Norwich'de Matthew ile kiraladığınız dairenin sahibinin babası.
And then grabbed someone and went off on a little joyride in the brand-new Ferrari his father procured for his 18th birthday.
Sonra da yanına birini alıp babasının 18 yaş hediyesi ferrari ile gezintiye çıkmış.
Your father, he bounced around a lot for, uh, work, and you bounced right along with him, and you ended up in Lawrence, Kansas.
Baban etrafta dolaşıp bazı işler yapardı ve sende onunla gezerdin ve sonunda Lawrence, Kansas'a geldiniz.
Hamlet's father is killed by his brother, who then takes the throne and marries the dead brother's wife.
Hamlet'in babası kardeşi tarafından öldürülür, Kardeş sonradan tahtı devralır Ve ölen ağabeyinin karısı ile evlenir.
Look... There was so much history between your father and me, but you and I never got the chance to spend much time together, and I think in the future, we should do something about that.
Babanla çok şey yaşadık ama hiç seninle beraber vakit geçirme fırsatı bulamadık.
You have your daughter in your head. And that might make you a very good father, but it makes you a terrible president.
Aklın hep kızında ve bu seni çok iyi bir baba yapabilir ama korkunç da bir başkan yapıyor.
and now he's dead, and he's not my real father.
Artık öldü ve benim gerçek babam da değilmiş.
And he's not my real father.
Demek benim gerçek babam değildi.
The forum was highly critical of my husband and his father.
Forum, eşimi ve babasını ciddi şekilde eleştiriyordu.
Or I'm headed to Dallas to speak to their father and talk some sense into him.
Yada Dallas'a babalarıyla konuşup aklını başına getirmeye gidiyorum.
Father Lujo has told me that you and minister Rukavina's grandfather were in Bleiburg together.
Peder Lujo bana, sizin ve Bakan Rukavina'nın dedesinin Bleiburg'ta birlikte olduğunuzu söyledi.
His father's not long for this world and neither is he.
Babası bu dünyada çok yaşamaz, o da.
You were my father, and you forsook me.
Sen benim babamdın ve beni terk ettin.
Look, I'm sorry if what's going on with your father and I has made life harder for you.
Babanla aramızda geçenler hayatını zorlaştırdıysa... üzgünüm.
I was to stay on the shore, and wait for my father to return.
Kıyıda kalacağım ve babamın dönmesini bekleyecektim.
The scrolls, along with six other texts, were retrieved and placed in my father's possession.
Kaydırmalar, diğer altı metinle birlikte, Alındı ve babamın elinde bulunduruldu.
We'll meet with father, and see what he says.
Babayla tanışacağız ve onun ne dediğine bakacağız.
Why is it that he is allowed to be a father and a husband and a businessman, and I am not?
Neden o bir baba, bir eş ve bir iş adamı olabiliyor da ben olamıyorum?
And then you are going to come home every night, and you're gonna tell me and your father everything that happened... what was said, their moods, their attitudes, their feelings... because that is what is important right now. Because, thanks to what you did, that is all that stands between us and this family being destroyed.
Çünkü yaptığın şey sayesinde şimdi hâlimizle ailenin yok olması arasında duran tek şey bu.
And that man is her father.
Adam da babası.
And my father here, he refused to pay the ransom.
Sakin ol, balım. Ve burdaki babam, fidyeyi ödemeyi reddetti.
He listed me as his next of kin, so the nurse called me and asked me if I wanted to pick up my father's body.
Aranacak kişi olarak adımı yazmış, hemşire de cesedini almak isteyip istemediğimi öğrenmek için beni aradı.
Wes'mom died of cancer and he never met his father.
Wes'in annesi kanserden öldü, babasını ise hiç görmedi.
Who shoots their father and doesn't get rid of the gun?
Kim babasını vurduğu silahı saklar?
I'm confident that these unwarranted, ludicrous charges will be dropped, and my client will be able to get back to running the company his father built from the ground up...
Böylece müvekkilim de babasının sıfırdan kurduğu şirketine gidip çalışmasına geri...
Or perhaps you're part of a plan to shoot and murder - my client's father in cold blood.
Belki de siz müvekkilimin babasının soğukkanlılıkla öldürüldüğü bu plânın bir parçasısınızdır.
... with your brother convalescing here now and your father barely able to work.
Kardeşin nekahet dönemini burda geçiriyor ve baban zar zor çalışabiliyor.
Father built a business, the Westinghouse, and now Henry Ford, too.
Babamız bir iş kurdu, Westinghouse ve şimdi de Henry Ford.
So I guess what I want to know is how could he be a father to someone else- - even for a little while- - but not even try with me and Oren?
Sanırım asıl bilmek istediğim ben ver Oren için hiç denememişken nasıl başkasına kısa süreliğine de olsa babalık yapabildi.
Look, I was just at my father's to ask him to- - for more money, okay, and we're not gonna get it till Monday.
Bak, zaten az önce para istemek için babamdaydım, tamam mı? Pazartesiye kadar alamayacağız. - T, hadi ama!
And my father, who is neither friend nor family.
Babam ne aileden ne de arkadaş.
And so, as sort of a father, I would say... it's not the worst, you know, to be a dad.
Bir nevi baba olarak şunu söyleyebilirim ki o kadar da kötü değil yani baba olmak.
Your father and I made a decision to lead big lives.
Baban ve ben önemli bir hayat yaşamak konusunda bir karar vermiştik.
Well, for someone who just met and forgave the man who killed his father, he seems to be doing okay.
Kendine nasıl hakim oluyor bilmiyorum.
We buried your father yesterday, and I know it's only a matter of time for me.
Dün babanı gömdük ve benim de gidişim yakındır.
Just know how proud your father and I were to call you our son.
Sadece babanla birlikte seninle ne kadar gurur duyduğumuzu bilmeni istiyorum.
Easy. Happy just needs to borrow her father's flatbed, get to the weapons museum where Cabe got the Valkyrie from, and then commandeer a trebuchet.
Happy'nin babasının üstü açık kamyonunu alması gerekecek Cabe'in Valkyrie'yi aldığı silah müzesine gidin ve bir mancınık ödünç alın.
The baby's almost here and I still have a bunch of new father stuff to do :
Bebek doğmak üzere ve benim daha yapacağım bir sürü baba işim var.
I only pieced together their World War II activities from my father's bedtime stories, witness testimonies, and government leaks.
Ben sadece babamın 2. Dünya Savaşı'ndan anlattıklarıyla tanık ifadelerini ve hükümet sızıntılarını bir araya getirdim.
Okay, killing your foster father and everyone else inside that hospital isn't gonna give you what you need.
Üvey babanı ve hastanedeki herkesi öldürmek sana istediğini vermeyecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]