And him translate Turkish
143,899 parallel translation
I don't think Scott would notice if a nice piece of pizza came right up and bit him.
Scott'ın farkedeğini sanmıyorum eğer güzel bir dilim pizza gelip onu ısırırsa.
I had to lie to him, and that feels...
Ona yalan söylemek zorunda kaldım. Hissetti sanırım.
He looks miserable and he's scared to death for you, and I don't want to lie to your husband anymore, so can I just tell him something, please?
Perişan bir halde. Sizi kaybetmekten ölesiye korkuyor. Kocanıza daha fazla yalan söylemek istemiyorum.
Just him and me against the world.
Bütün dünyaya karşı sadece ikimiz.
Um, I do have a surgeon available with one, and I will just assign it to him.
Onu görevlendireceğim.
And, no, no, you won't talk to him. I have enough problems being your first lady.
Başkanın eşi olduğum için yeterince sorun yaşıyorum.
I said I think it's time we take him up, which means take him to the O.R. and mark the incision spot.
Yukarı çıkarma zamanı geldi dedim. Yani hastamızı ameliyathaneye götürüp kesik yerini işaretlemeniz gerekiyor.
So, we give Chris the kidney, and then the 16-year-old has to take care of his mom or she dies, and we've saved his life, but left him an orphan.
Chris'e verirsek daha 16 yaşındayken, ölmemesi için annesine bakması gerekecek. Yoksa hayatını kurtarmış olacağız ama yetim kalacak.
A father who used to beat the crap out of his mom and probably him.
Annesini ve muhtemelen kendisini de döven bir baba.
I stood up for him and got suspended.
Onun için direndim ve görevden uzaklaştırıldım.
My baby is dying, and I don't know how to help him.
Bebeğim ölüyor ve ona nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum.
And when they decide on a transplant, I don't want to have missed out on a heart because we waited. Just put him on the list.
Nakil kararı verdiklerinde beklediğimiz için uygun bir kalbi kaçırmak istemiyorum.
'Cause Mark Sloan took the time to teach me how to do it,'cause I watched him and I watched him and I learned from him, much in the same way so many surgeons have learned from Dr. Webber, learned from his artistry.
Çünkü Mark Sloan nasıl yapılacağını öğretmek için saatlerini harcadı. Onu izledim. Tekrar tekrar izledim ve öğrendim.
And please don't speak to him like he's an idiot.
Ayrıca lütfen aptalmış gibi konuşma.
We decided to hit pause, give him some time to rest and get stronger before we continue.
Ameliyata ara vermeye ve devam etmeden önce güçlenebilmesi için zaman tanımaya karar verdik.
Blood was seeping out of the vac, and his pressure was dropping, so they rushed him up here to find the bleeder.
Vakum tüpü kan sızdırmaya başladı. Tansiyonu hızla düşüyordu. Kanamayı bulmak için hemen buraya getirdiler.
You talk to him, and then, I'll follow up.
Onunla sen konuş, ben de destek çıkarım.
- Well... hypothetically speaking, if we had a client who had knowledge of a crime being committed... tonight, let's say, and he wanted to help you prevent that crime, might there be a deal to immunize him?
- Varsayımsal olarak konuşursak bu gece işlenecek bir suçu bilen müvekkilimiz olsaydı ve bu suçu önlemek için size yardımcı olmak isteseydi ona dokunulmazlık vermek için bir anlaşma olur muydu?
Move him down the hall and give him extra fluids.
Koridorun karşısına taşıyın ve fazladan sıvı verin.
I don't trust him, and it looked like you were onto something.
Ona güvenmiyorum ve az önce sen de bir şey bulmuş gibiydin.
- All right. And you will go online and ask him or her to meet about the blackout tonight?
Online olup adama ya da kadına bu gece kesinti hakkında görüşmek istediğini söyle.
He just wants them to charge him the wholesale amount and not the retail amount.
Sadece normal fiyat üzerinden faturalandırılmayı istiyor perakende fiyatı üzerinden değil.
He's in jail and no one will visit him.
Hapishanede yatıyor ama kimse onu ziyaret etmiyor.
This is one union member, and we're about to put in 40 billable hours, to get him what, $ 20,000 in back pay?
Bu sadece bir tane sendika üyesi. 20.000 dolar ödeme almak için 40 saat boyunca buna mı uğraşacağız?
And that's why you questioned him for seven hours?
- O yüzden mi 7 saat boyunca sorguladınız? - İtiraz ediyorum.
And we can't warm him up if his aorta's still torn.
Ve aortu hala yırtıkken onu ısıtamayız.
And that's the last thing you wanted to say to him?
Ve ona söylemek istediğin son şey buydu öyle mi?
Why don't I just start the truck and re-freeze him, then?
Neden kamyonu çalıştırıp tekrar dondurmuyoruz o zaman?
Couldn't let him get to 78 degrees without the venom, and now we can't let him get to 98 without those hot spring fumes.
Zehir olmadan 25 dereceye gelmesine izin veremezdik şimdi de o kaplıca dumanı olmadan 36 olmasına izin veremeyiz.
Let's put out the flames and let the steaming water gently warm him until he reaches 98.
Ateşi söndürelim ve buharlı suyun onu 36,5 dereceye kadar yavaşça ısıtmasına izin verelim.
We've built a foundation together and the best way to help him is to... throw him into the deep end.
Birlikte bir kuruluş inşaa ettik ve ona yardım etmenin en iyi yolu... -... onu en derin sulara fırlatmak.
I'm trying a new approach, and best way to help him is to throw him into the deep end.
Yeni bir yaklaşım deniyorum ona yardım etmenin en iyi yolu onu en derin sulara fırlatmak.
Since you joined the team and began helping him, he's been at a steady four.
Sen ekibe dâhil olduğundan ve ona yardıma başladığından beri sabit olarak dördüncü seviyedeydi.
He's gonna think that I'm manipulating him, and he'll resist my help.
Onu etkilemeye çalıştığımı düşünüp yardımıma karşı direnecek.
But if Poulsen fired him, why was Jamal still driving David and Robbie around.
Peki Poulsen onu kovduysa Jamal niye David ve Robbie'yi gezdiriyormuş?
All right, so did. The gangsters that Jamal owed, did they get a lead on him, track him down, and then just kill him?
Jamal'in borçlu olduğu çete peşine takılıp izini buldu ama onu öldürdü öyle mi?
Call Simmons and have him meet us.
- Simmons'ı ara, bizimle buluşsun.
Everything went as planned, until your friend flew off the handle, attacked their driver, and brutally killed him.
Her şey planladığın gibiydi, ama arkadaşın kontrolden çıkıp sürücülerine saldırdı ve onu vahşice öldürdü.
Yeah, David and Robbie offered to help him.
David ve Robbie ona yardım önermiş.
Okay, I'm gonna take him back to the jet and perform the autopsy.
Onu uçağa götürüp otopsi yapacağım.
What, I thanked him, for his time, and then I... gave him my card.
Ona vakti için teşekkür ettim ve sonra kartımı verdim.
Because my dad is in jail for something he didn't do and you're fucking the man who put him there? !
Babam işlemediği bir suçtan içeride ve sen sorumlusunun altına yatmışsın.
I'm gonna hear everything you say to him and everything he says to you, so it's subject to attorney / client privilege.
Ona dediklerini ve onun sana dediklerini kelimesi kelimesine duyacağım. Böylece avukat müvekkil gizliliğine dahil olmuş olacak.
Doctor. Okay, tell him to leave the drain, wash around the heart with antibiotics and close up.
Kalbin çevresini antibiyotikle yıkayıp dren yerleştirip kapamasını söyle.
He caught you, that's why you went to the feds and blamed him.
Seni yakaladı, sen de bu yüzden onu federallere ihbar edip, iftira attın.
I mean, it's too late for us now, but, uh... I look at him and I wonder what... you know, what his son would be like.
Artık tabii ki çok geç ama ona bakar ara ara düşünürdüm.
And he thought it was going to win him an Emmy.
Bu bölümün ona Emmy ödülünü kazandıracağını düşünüyordu.
Isn't it true, sir, that after Trump won the presidency, you were worried the episode would offend him, so you decided not to show it, and that's why you needed a 23rd episode?
Trump seçimleri kazandıktan sonra bölüm kendisini rencide eder endişesiyle bölümü yayınlamamaya karar verip 23. bölüm siparişi vermediniz mi?
My dad had me download and give to him a list of all the VIP clients that the fund did illegal work for.
Babam bana yasa dışı işler yaptıkları VIP müşterilerinin listesini indirtmişti.
- Maia, your dad is gonna call you in the next day or two and ask you to meet him to talk.
- Maia, baban birkaç gün içinde seni arayıp onunla görüşmeni isteyecek.
- And I wanted to hurt him.
- Ona zarar vermeyi istedim.
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
and here 683
and how old are you 36
and happy birthday 27
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
and here 683
and how old are you 36
and happy birthday 27
and here you go 26
and here i was 16
and hopefully 74
and here you are 183
and here we go 118
and here they are 24
and here it is 109
and how are you 102
and here they come 18
and here he comes 19
and here i was 16
and hopefully 74
and here you are 183
and here we go 118
and here they are 24
and here it is 109
and how are you 102
and here they come 18
and here he comes 19