And she didn't translate Turkish
3,967 parallel translation
I asked her why, and she said she didn't like being out there by herself.
Ona neden diye sordum ve o tek balşına kalmak istemediğini söyledi.
Didn't she ever come home and say... something about Stephen, something she'd heard or seen?
Eve geldiğinde hiç Stephen'la ilgili bir şey anlatmadı mı? Gördüğü ya da duyduğu bir şeyi?
And Maggie didn't know you were on the bus when she shouted that she loved you?
Ve Maggie de ilan-ı aşk ettiğinde otobüste olduğunu bilmiyor muydu?
- And she didn't know someone was filming it?
- Ve onu kaydettiklerini bilmiyor muydu? - Hayır.
I'm coming for you and when I do, she didn't drink the vodka, I drank the vodka.
Titanları hatırla.
You know, we've been talking to your grandmother, Julia, and, um... she didn't have a lot of nice things to say.
Biliyorsun, büyükannenle konuştuk... Julia, ve senin için söyleyeceği çok iyi şeyi yoktu.
But after a few memorable experiences there, Talia... Derek's mother and my older sister... decided that she didn't ever want us going back.
Ama oradaki birkaç unutulmaz tecrübeden sonra Talia, Derek'in annesi yani benim ablam bir daha bizim oraya gitmemizi istemediğine karar verdi.
And she opened it, and she looked at me, and, um... [Voice breaking] She says, we're gonna take care of this. And I just looked at her, and I just didn't know what to think, because I knew.
Onu açtı ve sonra bana baktı ve bana göz kulak ol dedi ben de ona baktım ve ve düşüneceğimi bilemedim çünkü evde bir şey olduğunu biliyordum.
I don't know, she thought I stole it from Archibald, and I kept telling her that it was destroyed, and she didn't believe me.
Bilmiyorum. Archibald'dan çaldığımı düşünmüş ve yok edildiğini söyleyip durdum ama bana inanmadı.
And she didn't want that?
O da kabul etmedi mi?
Your friend Emily sent you there to suss me out, didn't she, after she tried and failed last week?
Geçen hafta deneyip de başarısız olduktan sonra arkadaşın Emily beni incelemen için gönderdi değil mi?
Just a lost little girl who didn't matter and didn't think she ever would.
Kimsenin umursamadığı ve asla umursamayacağını düşünen küçük, kayıp bir kız.
We were supposed to meet for a drink and she didn't show up to the bar.
İçki içmek için buluşacaktık, bara gelmemişti.
How come she jumped in, and you didn't?
Nasıl oldu da senin yerine o atladı?
And I didn't find that out until she showed up.
O gelene kadar bunu bilmiyordum.
And whenever I was bad, like I wouldn't go to bed, she would say it was gonna come and get me or if I didn't make the bed, it would be hiding under the bed waiting for me,
Ne zaman yaramazlık etsem, uyumayınca falan, gelip beni alacağını söylerdi. Yatağı toplamazsam yatağımın altında beni beklermiş.
Then I got into the bedroom and she told me to take off my socks. Wait. Well, I didn't want to, so I ripped the door off the hinges.
Çıkarmak istemiyordum ben de kapıyı menteşelerinden söktüm.
Motel manager didn't have much to say about the victim except she showed up on time and worked hard.
Otel müdürü, kurbanın zamanında işe gelip iyi çalıştığı dışında fazla bir şey söyleyemedi.
She didn't fight it because she completely took responsibility for what she did, and she didn't want to risk being away from her boys for, like, ten years.
O da bununla mücadele etmedi çünkü yaptığının sorumluluğunu tamamen kabullendi ve çocuklarından on yıl gibi bir süre uzak kalmak istemedi.
She didn't call me a bitch, and she actually apologized to me!
Bana orospu demedi, ve aslına benden özür bile diledi!
He didn't feel well, but he went to work anyway, and now she can't find him.
Ama yine de işe gitmiş ve şimdi de ulaşılamıyor.
And she didn't get her princess tea party.
Ve kıza prenses çay partisi yapamadım. Bana neden bağırıyorsun?
She cut her head, and you didn't answer your phone.
Kafasını yardı ve sen telefonuna cevap vermedin.
"Isn't she a good mother?" photo ops for me and Teddy, and I would like it if when he screamed "Mama" when the cameras flashed, he didn't mean Marta.
Flaşları yüzüme patladığında Teddy'nin "Anne" yerine "Marta" demesini ve fotografın altına "gerçekten iyi bir anne mi?" diye yazmalarını istemiyorum.
But she looked me in the eye, a-and she told me the truth... that she didn't want to have a biological child, not with so many children in need of a loving family.
Ama sonra gözlerimin içine baktı ve bana gerçeği söyledi. Kendi öz çocuğu olmasını istemediğini çünkü dışarıda aile sevgisine muhtaç bir sürü çocuğun olduğunu söyledi.
Stevie didn't really find her voice until she and Lindsey joined Fleetwood Mac.
Stevie, Lindsey'le birleşip Fleetwood Mac'i kurana dek sesini bulamamıştı.
Well, that, and she didn't ask me for a cappuccino.
Evet o, kahvesini benden istemedi.
Ah. And she said that you passed on him because you didn't want to share the "lavender limelight" with anyone.
Ve spot ışıklarını paylaşmak istemediğin için onu gruba kabul etmediğini söyledi.
She was... watching me? Your fingers didn't get hurt, and they move just fine, right?
O... beni mi izliyor? değil mi?
She gave up her life so that I could have my brother back, and I didn't even know about it.
Kardeşimi geri getirebileyim diye hayatını verdi ve benim bundan haberim bile yoktu.
well, she told me she didn't have any i.d., and, unlike boyle, my first instinct was not to caress her butt.
Bana kimliği olmadığını söyledi ve, Boyle'un aksine, ilk içgüdüm poposunu okşamak olmadı.
And she told me that my commitment to the boys was wavering, and that she didn't think that I was responsible enough yet.
Çocuklara olan bağlılığımın istikrarsız olduğunu ve yeterince sorumluluk sahibi olmadığımı düşündüğünü söyledi.
Yeah, but we've been through so much together, and she didn't even tell us that she has a guy.
Evet, ama birlikte çok şey atlattık ve bize bir erkeği olduğunu bile söylemedi.
We said he didn't really exist, but she just got all serious and said she couldn't tell us.
Adamı onun uydurduğunu söyledik ama sonra ciddileşti ve bize anlatamayacağını söyledi.
She didn't just do something wrong, she did something morally wrong, and that is the wrongest wrong!
Sadece bir hata yapmadı. Ahlâken bir hata yaptı ve bu hataların en kötüsü!
You're friends with Alicia, and she didn't tell you about leaving?
Sen Alicia ile arkadaşsın, sana ayrılmayla ilgili hiçbir şey söylemedi mi?
Yes, and she called me. I didn't call her.
Biliyorum, beni o aradı.
He got locked up when she was 6 and didn't get out until she was 13.
6 yaşındayken onu kilit altına aldı ve 13 yaşına kadar da çıkarmadı.
And she didn't tell her boyfriend where she was.
Erkek arkadaşına da nerede olduğunu söylememişti.
The reason why she got this room and she didn't want anybody to know about it.
Bu odayı almasının nedeni kimsenin bilmesini istememesi!
Exactly, but as Megan grew up, she got suspicious, enrolled at Whitmore, roomed with Dr. Gilbert's daughter, and she went to a party at Whitmore house and put her nose where it didn't belong.
Aynen. Ama Megan büyüdükçe şüphelenmeye başladı. Whitmore'a yazıldı, Dr. Gilbert'ın kızıyla aynı odaya düştü ve Whitmore evinde bir partiye gidip burnunu ait olmadığı yerlere soktu.
She doesn't ever want to leave McKinley. Jake cheated on Marley with demon hellspawn Bree And he, like, didn't even say "I'm sorry"
Jake Marley'i şeytandan beter olan Bree ile aldattı ve özür bile dilemedi ve bu Marley'i gülleyle yıktığı duvarın tuğlaları gibi parçaladı.
It didn't work on the girl because she never looks up at the camera, but Po did... once... and it caught this.
Kızın üzerinde işe yaramadı çünkü kız hiç kameraya bakmamış ama Po bakmış. Bir kez. Ve kamera bunu yakalamış.
She didn't say, but according to the date and seal, it was written in 1798.
Söylemedi ama tarih ve mühre bakarak mektubun 1798 de yazıldığını söyleyebilirim.
And she didn't hang up on you? - No.
- Suratına kapatmadı mı?
And I almost didn't recognize her, she looked so good.
O kadar iyi görünüyordu ki neredeyse onu tanıyamadım.
And you realize you sound like you're in middle school and you're acting out because she didn't tell you.
Ve sen de ortaokuldaki kızlar gibi sana söylemedi diye gelip bana çıkışıyorsun.
And then she had to go potty but she didn't want help going potty. Sofia!
Sonra da tuvalete gitmesi gerekti, ama tuvalette yardımımı istemedi.
Are you saying that Dr. Torres knew she left a sponge in Mr. Reed's body, and she didn't care?
Dr. Torres'in Bay Reed'in içinde bir sünger bıraktığını bildiğini ama bunu umursamadığını mı söylüyorsunuz?
- She didn't get a look at him, and everyone else...
- Onun tipini hatırlamıyor veya herhangi birinin... - Onlar öldü.
No, she didn't, and you're not going to have an office romance, I'm sorry.
Hayır sormadı, ve ofiste aşk yaşayamazsın, üzgünüm.
and she said yes 23
and she goes 33
and she loved me 17
and she's beautiful 17
and she was like 38
and she loves you 21
and she was right 34
and she's right 30
and she said no 16
and she was gone 27
and she goes 33
and she loved me 17
and she's beautiful 17
and she was like 38
and she loves you 21
and she was right 34
and she's right 30
and she said no 16
and she was gone 27
and she's dead 32
and she knows it 30
and she knew it 16
and she's 109
and she loves me 32
and she's like 63
and she's gone 29
and she says 116
and she was 85
and she said 267
and she knows it 30
and she knew it 16
and she's 109
and she loves me 32
and she's like 63
and she's gone 29
and she says 116
and she was 85
and she said 267
and she is 39
and she 275
and she just 19
and she died 47
and she did 61
and she's not 19
and she will 20
and she left 27
and she 275
and she just 19
and she died 47
and she did 61
and she's not 19
and she will 20
and she left 27