Be glad translate Turkish
4,311 parallel translation
Captain Tietjens, I would be glad of your careful attention.
Gösterdiğin özenden mutluluk duydum, Yüzbaşı Tietjens.
Be glad that we are alive.
Yaşıyor olmamıza şükret.
Be glad that we did not on a nuclear submarine, sir.
Yapmadık ki memnun olun bir nükleer denizaltısı da, efendim.
- They will be glad that I kept.
- Onlar benim tuttuğu mutluluk duyacağız.
Oh, she'll be glad when it's all over!
Hepsi sona erdiğinde çok sevinecek!
Your papa and mama in Kingsbridge will be glad to see you, huh?
Annen ve baban seni yine Kingsbridge'de gördüklerine çok sevinecekler, değil mi?
Be glad you're not wearing it, Half Pint.
Onu giymediğine şükret Half Pint.
- Okay, uh, well, why don't you tell us in greater detail what it is you need, and we'll be glad to supply it.
- Pekâlâ, neye ihtiyacınız varsa, bize daha ayrıntılı olarak anlatın, biz de zevkle onu size sağlayalım.
Steela would be glad.
Steela memnun olurdu.
He will be glad to see you, he loves it when people come to visit.
Oda çok memnun olur hem, insanların onu ziyaret etmesini sever.
I'll be glad to take it back. Otherwise, you don't get to make that call.
Yoksa böyle bir karar veremezsin.
Just be glad you're at the top, right below me.
En üstlerde olduğuna sevinmelisin benim hemen altımda.
I'd be glad, of course, to see young people like you among us.
Aramızda senin gibi gençlerin olması beni mutlu eder tabii.
You'll be glad you did.
Bunu yaptığına çok memnun kalacaksın.
Never thought I'd be glad Mr. Toole made foreman.
Bay Toole'un ustabaşı olmasına bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi.
Be glad you did.
- Kaybettiğine sevin.
So, you'll be glad to hear that Robert Glover has been officially charged with the murders.
O zaman Robert Glover'ın cinayetten mahkemeye çıkacağını duymak seni sevindirecektir.
Can't I just be glad you're back?
Döndüğüne seviniyor olamaz mıyım?
Well, your family must be glad to have you home.
Ailen onların yanında olduğun için çok mutlu olmalı.
But please promise me that you'll stop making up fictional problems and be glad that the guy you're into isn't taking a vow of celibacy.
Ama lütfen hayali sorunlar uydurmayacağına ve hoşlandığın adamın bekarlık yemini etmemesine şükredeceğine söz ver.
I think she'll be glad I didn't go through with it.
Böyle bir şey yapmadığım için memnun olacaktır.
Honestly? I'll be glad to be rid of the thing.
Bu şeyden kurtulduğumuza seviniyorum cidden.
I'm so glad to be here in the 17th state of the union.
Birleşik Devletlerin 17. Genel Kongre'sinde bulunduğum için çok mutluyum.
I'm sure the good people of Bon Temps will be real glad to know y'all are spending their hard-earned tax dollars surfing porno on the Internet!
Bon Temps'ın iyi yürekli halkı zar zor kazandıkları paralarından alınan vergileri internette porno izleyerek çarçur ettiğinizi öğrenince çok sevinecekler.
- No, it's fine. I'm just glad we'll be done with all these trips to D.C.
Sonunda başkente gelip gitmekten kurtulacağımız için çok mutluyum.
I'm glad to be of service.
Hizmetten memnunum.
- Glad to be home, sir?
- Eve döndüğünüze sevindinizmi efendim?
- Glad to be home?
- Eve döndüğüne sevindiniz mi?
Hank, I was glad to get your call but to be honest... this is a disaster waiting to happen.
Hank, senden haber aldığım için çok memnunum ama dürüst olmak gerekirse bu olmayı bekleyen bir felaket.
Are you glad to be back?
Döndüğüne memnun musun?
Oh, Darryl. I am glad to be in your life too.
Darryl, ben de hayatında olduğum için memnunum.
- You're just glad to be rid of her?
- Ondan kurtulduğuna seviniyor musun?
I'm glad to be able to help you.
Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.
I'm really glad you'll be there, Brick.
orada olacağın için çok mutluyum, Brick.
- I'm so glad you could be there, buddy.
- iyi ki bizimleydin dostum!
Hey, I'm just glad I could be here.
Burada olduğum için çok mutluyum.
She'll be really glad you came.
Senin geldiğine gerçekten memnun olacaktır.
Glad you could join us. Glad to be here.
- Bize katılabildiğine sevindim.
Well, I'm glad you liked it because you're gonna be in it.
Beğenmene sevindim, çünkü sen de o fotoğrafta olacaksın.
You are gonna be really glad that I'm here, George.
Burada olduğuma çok sevineceksin.
Well, I'm glad I could be of some use.
Biraz olsun işe yaradığıma sevindim.
I'm very glad to be able to see it.
Görebileceğim için çok memnunum.
Do you think Anne will be glad?
Öğreneceğiz artık.
I am so glad to be staying here.
Burada kaldığıma çok sevindim.
If it couldn't be me, I'm glad it was you.
Ben olamasam da senin onun yanında olabildiğine sevindim.
I'm glad to be gay.
Gay olmakla gurur duyuyorum.
I'm gonna be so glad to be done with you guys when Steven and I move up north and open our vine-yard.
Sizinle işim bitip Steven'la kuzeye taşınıp kendi üzüm bağımızı açınca sevinçten havalara uçacağım.
I am just so glad, in light of this wonderful news, with a baby boy about to be born into our family, that my amazing husband and his administration believe in doing whatever is necessary in east Sudan to protect those mothers and their beautiful children from the truly horrific genocide that is happening.
Bu mükemmel haberi aldığım, ailemize bir erkek bebeğin katılacağını öğrendiğim şu anda şunu da söylemek isterim ki harika kocam ve kabinesi Doğu Sudan'da şu anda yaşanmakta olan korkunç soykırımdan anneleri ve onların güzel çocuklarını kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırlar.
Well, look, I'm just glad Norm's gonna be okay.
Ben sadece Norm'un iyi olacak olmasına memnunum.
Uh, I guess I'm, uh, glad he's not here to be disappointed by my lack of answers.
Sorulara bir cevabımın olmadığını görüp de hayal kırıklığına uğramadığı için seviniyorum.
I'm glad to be back on the ground.
Şükürler olsun tekrar yere ayakbastım.
be glad to 16
glad 48
gladys 128
gladly 289
glad you asked 36
gladiator 21
glad to meet you 91
glad to hear that 26
glad to be of service 30
glad to see you 90
glad 48
gladys 128
gladly 289
glad you asked 36
gladiator 21
glad to meet you 91
glad to hear that 26
glad to be of service 30
glad to see you 90