Be like translate Turkish
60,173 parallel translation
It's just gonna be like...
Şey gibi olacak...
I-It'll be like a homecoming.
Yuvaya dönüş gibi olacak.
It will be like, I finally... Snapped.
Ve nihayetinde de... aklımı oynatırım.
It'll be like Wacky Wednesday...
Çılgın bir çarşamba olur...
I was like, the song I pick, it'll always be the first song I heard after...
Seçtiğim şarkı bundan sonra dinlediğim ilk şarkı olacak.
Well, they'll never be another one like him, right, fellas?
Onu gibi biri bir daha gelmez. Değil mi?
We feel like Crawford and Davis may be a little long in the tooth.
Crawford ve Davis'in biraz yaşlı olduğunu düşünüyoruz.
Not how I'd like to be seen.
Bu şekilde görünmek istemezdim.
Well, like I said, he's not here, uh, and I don't really know when he'll be back. I can...
Dediğim gibi, kendisi burada değil ve ne zaman geleceğini de bilmiyorum.
I'd be going at it like Fred Flintstone, otherwise.
Yoksa Fred Çakmaktaş gibi çalışmak zorunda kalırdım.
I'd be happy to say more about that, if you'd like.
İsterseniz bu konuda daha fazlasını anlatabilirim.
I thought you'd just say, "oh, crap, I made a mistake," and go on with your life, like a normal person! But, oh, no!
Her normal insan gibi "Tüh be, hata yapmışım," deyip hayatına devam edersin sandım.
I'd like everybody here to be on the same page about it.
Hepimizin bu konuda hemfikir olmasını istiyorum.
It's like, "S'all good, man."
Şey gibi, "Her şey yolunda be oğlum."
I'm just saying that it feels like Knight Rider or something, like it's gonna be talking to me all the time.
Sadece söylüyorum, Hayalet sürücü, ya da onun gibi birşeye benziyor. her zaman benimle konuşacakmış gibi duruyor.
♪ My daddy says I can be just like her ♪
# Babam benim de onun gibi olabileceğimi söyler. #
So what's it like to be the cat's pajamas?
En süperanzi insan olmak nasıl bir his?
Maybe you don't even need this scene. I mean, it seems like it might not be necessary.
Bu sahneye ihtiyacımız yok, bence hiç gerekli bile değil.
Oh, you have no idea what it's like to be a woman in this business, with the constant scrutiny and competition.
Bu piyasada kadın olup sürekli incelenmenin ne demek olduğunu bilemezsin sen. Sürekli bir rekabet.
As I was saying, given that Miss Crawford's condition does not seem to be improving, the studio would like to give her the freedom to devote all her energy to getting well again.
Dediğim gibi Bayan Crawford'un sağlığı düzelecek gibi olmadığı için stüdyo tüm enerjisini toparlanmaya vermesi için.. ... onu özgür kılmak istiyor.
The bad news is, you'd have to be close enough for it to work. Like... make-out close.
Kötü haber ise çalışması için yeterince yaklaşmak zorundasınız, sevişmedeki kadar.
He's supposed to be up for re-election in six weeks, but I guess he didn't like how the polls were tracking because he decided not to risk it.
6 hafta içinde tekrar seçime gitmesi gerekiyor. Ama anketlerin gidişatı hoşuna gitmemiş sanırım. Çünkü seçimi riske atmak istemiyor.
Well, it seems like the best way to handle that would be to cancel the flight.
Görünüşe göre bunu halletmenin en iyi yolu uçuşu iptal etmek olur.
Because Archie's swell, but like most millennial straight guys, he needs to be told what he wants.
Çünkü Archie şişiyor, ama çoğu bin yıllık düz erkek gibi, Ona ne istediğinin söylenmesi gerek.
His name may be Moose, but I'd describe a certain appendage of his as horse-like.
Adı Moose olabilir, ama onun belirli bir uzantısını at gibi diye tanımlardım.
But I... Even though you don't like me like that, I still want us to be friends...
Ama ben sen beni böyle sevmesen bile yine de arkadaş olarak kalmak istiyorum.
Which is unfortunate, because even though I only just met Betty, it really felt like we were meant to be best friends.
Talihsizliğe bak ki, Betty ile daha yeni tanışmış olmama rağmen en iyi arkadaş olacağımızı hissetmiştim.
I've been thinking lately... How I wanna be more... like her.
Son zamanlarda düşünüyordum da... ne kadar da onun gibi olmak... istiyormuşum.
And I also know the new girl may be pretty, but no way does her voice blend with yours like mine does.
Ve ayrıca yeni kızın güzel olabileceğini de biliyorum ama onun sesi benimki gibi senininkine karışmaz.
Yeah, if there's a story, organized unsubs like this will follow, and they'll be two steps ahead of us.
Evet, basın haber alırsa benzer şüpheliler de ortaya çıkar ve bizden öne geçerler.
They look like they could be trouble, so I leeched energy.
Sorun yaratabilir gibiydiler bu yüzden enerjini emdim.
I had a meeting with the bursar's office this morning, and in light of everything that's happened, it looks like the D.M. Jamison athletic scholarship... is going to be discontinued.
Bu sabah bursiyer ofisiyle toplantı yaptım ve olan her şey göz önüne alınınca görünüşe göre D.M. Jamison sporcu bursu devam etmeyecek.
I know what it feels like to have people expect you to be something that you're not.
İnsanların senden olmadığın bir şey olmanı beklemesi nasıldır, bilirim.
- We'll be back in, like, an hour.
- Bir saate döneriz.
You're a fool if you think like that, because otherwise we'd be dead right now or in their prison yard.
Böyle düşünüyorsan salaksın. Çünkü dediğin gibi yapsaydık ya ölmüş olurduk ya da hapishanelerinde.
This has got to be, like, the dumbest idea I've ever heard in my entire life.
Bu hayatımda duyduğum en saçma şey.
Like they wouldn't be something unanimated anymore.
Artık bir yerde tozlanmayı beklemesinler diye.
My client would like to be cooperative.
Müvekkilim işbirliği yapmak istiyor.
To be adored like a queen.
- Bir kraliçe gibi tapılmayı.
It's, like, too much, man.
Çok fazla be.
Looks like we're gonna be busy.
Meşgul olacağız gibi görünüyor.
Because you're an accused rapist, it's likely you'll be the target of a vigilante attack on campus just like Tommy Cope and Will Powell.
Çünkü bir tecavüz sanığısın. Muhtemelen kanunsuz saldırısının hedefi olacaksın. Tıpkı Tommy Cope ile Will Powell'e olduğu gibi.
and I'm still learning how to be a good girlfriend just like you're still learning how to be good at video games.
Hala nasıl iyi bir kız arkadaş olacağımı öğreniyorum. Tıpkı video oyunlarında senin nasıl iyi olacağını öğrendiğin gibi.
I... asked you to be there for me, but... not like that.
Ben beni desteklemek için burada olmamı istedim, ama... Böyle değil.
That it wouldn't be long before he went off like a time bomb.
Saatli bomba gibi patlamasına çok az kaldığını.
You don't really look like someone who'd be in the Resistance.
Hiç te direnişten biri gibi görünmüyorsun.
Cases like this, I think it's better to be safe than sorry.
Bunun gibi vakalarda, bence tedbir almak üzgün olmaktan daha iyidir.
- I know what it's like to be lonely.
- Yalnızlığın ne olduğunu bilirim.
You might not be, but your friend here keeps acting like it's a crime I'm still alive.
Suçlamıyor olabilirsin ama bu arkadaşın hayatta kalmam bir suçmuş gibi davranıyor.
I remember what it felt like to be Brandon Stark, but I remember so much else now.
Brandon Stark olmanın nasıl hissettirdiğini hatırlıyorum. Ama artık çok daha fazlasını hatırlıyorum.
And he won't be needing a smith with a sword like that.
Böyle bir kılıcı varken demirciye ihtiyacı olmaz.
be like that 17
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
like a bird 44
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like me 894
likewise 551
like your brother 20
like a princess 21
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like i said 2538
like a baby 70
like me 894
likewise 551
like your brother 20
like a princess 21
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like i said 2538
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like you 1448
like always 190
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230
like it or not 353
like you told me 16
like i care 29
like you 1448
like always 190
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230
like it or not 353