Like a baby translate Turkish
2,755 parallel translation
I have to admit, I don't cry easily, but you had me bawling like a baby.
Kabul etmek zorundayım ki hemen ağlamam ama beni bir bebek gibi ağlattın.
- You're playing like a baby.
- Bebek gibi oynuyorsun.
- Sound like a baby.
- Bebek sesine benziyordu.
Like a baby.
Bebek gibi.
Like a baby.
- Bebekler gibi.
- Anxiety? - Sleep like a baby with AIDS.
- Bebek gibi uyurum AIDS'le.
You're acting like a baby.
Bebek gibi davranıyorsun.
This was left this morning, like a baby abandoned on a doorstep.
Eşiğe terk edilen bebek misali sabah vakti bunu bırakmışlar.
It sounds like a baby.
Kulağa bir bebek sesi gibi geliyor.
Nope. Slept like a baby.
Hayır, bebek gibi uyudu.
Sleeping like a baby.
Bebek gibi uyuyor.
You do really sound like a baby, though, so congrats on that.
Ama sesin gerçekten bebek gibi, o bakımdan tebrikler.
A German boy does not steal and then cry like a baby.
Alman çocuklar çalmaz ve bebek gibi ağlamaz.
I trust that tonight, you'll sleep like a baby.
Bu geceye güveniyorum, bebekler gibi uyuyacaksın.
They lost a baby, like a cot death.
Beklenmedik bir şekilde bebekleri ölmüş.
Or he could be one of those guys that like to hide in a bush waiting for a strange guy to come to his baby mom's house.
Veya şu çalıların arkasında saklanıp da yabancı bir erkeğin bebek annesinin evine gelmesini bekleyenlerden olabilir.
You look like a little gremlin And a teddy bear had a baby
Küçük bir gremlinle oyuncak ayıdan oluşmuş bebek gibisin.
because it feels like she was just a baby a couple of months ago.
Zaman nasıl bu kadar çabuk geçti bilmiyorum çünkü daha birkaç ay önce bebekmiş gibi geliyor.
It was like feeding a baby a pacifier.
Bu bir bebeği emzikle beslemek gibiydi.
Smooth like mayonnaise, or a baby cheek.
Mayonez gibi kokuyor, ya da bebek yanağı gibi.
I thought : I hope I'll soon have a little baby like that and that was you.
Yakında böyle bir çocuğum olmasını umuyordum ve o çocuk sen oldun.
Like candy from a baby.
Tereyağından kıl çeker gibi.
The baby looked very much like a mouse in every way.
Bebek tıpkı bir fareye benziyordu.
I felt like a newly bathed baby.
Yeni yıkanmış bir bebek gibi hissettim kendimi.
It was like kissing a baby.
Bir bebekle öpüşmek gibiydi.
She's like... It's a baby. Babies cry.
O ise... bebek işte.Bebekler ağlar.
Seriously, baby, you get me so hard my dick presses against my zipper and it hurts like a motherfucker.
Cidden, bebeğim, sen olduğunda fermuarım aletimi pantolonda tutmakta çok zorlanıyor ve o bir piç gibi acıtıyor.
Baby is fine, and he said he punches like a 3-year-old.
Bebeğin durumu iyi, ve o üç yaşındaki bir bebek gibi yumrukluyor dedi.
Okay, I get it. Security counts for a lot, when you have a baby but it's not like owning a dog. That's what I'm saying.
Tamam anladım.. güvene almak gibi bişey
- It's not like they're riding around with a baby in a shoebox or nothing.
Akıllıcaydı. Bebeği ayakkabı kutusunda gezdirmiyorlar ya.
Oh-oh yes sir, I miss you like a home miss flower, like a - like a - a baby miss Mum n'Teddy,
Evet, efendim, sizi bir çiçeğin evi özlemesi gibi,... bebeğin annesini özlemesi gibi...
She looks like a little baby, you know.
Aynı küçük bir çocuk gibi.
You keep dancing like that, you'll bring home a baby you can't feed.
Böyle oynamaya devam edersen eve bakamadığın bir bebek getirirsin.
Baby, I do like me a redhead.
Bebeğim, ben kızıl saçlılardan hoşlanırım.
You, like, literally transplanted a baby's butt on my face.
Sanki tam olarak bebek kıçını yüzüme nakletmişsin gibi.
Um, like, you know, Rock-a-bye Baby.
Elveda Bebeğim.
Yes, just like that, or when you stole my husband and decided to have a baby with him behind my back.
Evet, aynen öyle, ya da kocamı çalıp arkamdan çocuk yapmaya karar verdiğin zaman ki gibi.
It's like having a baby.
Sanki bebek sahibi olmak gibi.
Please. Who would bring a baby into a world like this? Eric, look at me.
- Benim bütün yaptığım canımı dişime takıp çalışmaktı.
Well, I'm a man, and this is a man's drink, and if you can't take me like this, then I'm sorry, baby.
İyi, ben bir erkeğim ve bu da bir erkek içeceği. Beni bu şekilde kabullenemiyorsan o zaman üzgünüm, bebeğim.
Come on, man, you're like a big baby.
Hadi ama, dostum. Büyük bir bebek gibisin.
I'm always looking for a good time, baby, especially with a pretty young thing like you.
Ben hep eğlenmek istiyorum, bebeğim. Özellikle de senin gibi çıtır bir şeyle.
And then suddenly, she's got a little baby in like fruit-fly time.
Sonra bir anda bebeği oluyor.
It's just like having a baby.
Tıpkı çocuk doğurmak gibi.
Look, I understand kids making jokes about things they find uncomfortable, like how there's a cheerleading coach at their school who's old as dirt and still trying to have a baby, who they know is gonna come out looking weird with rabies
Çocukların nahoş buldukları şeylerle dalga geçmelerini anlıyorum. Mesela okullarında fosil olduğu halde çocuk sahibi olmaya çalışan bir amigolar koçu var.
♪ I, I love you like a love song, baby ♪
* Hayatım, bir aşk şarkısı gibi seviyorum seni *
♪ I, I love you like a long song, baby ♪
* Hayatım, bir aşk şarkısı gibi seviyorum seni *
♪ I, I love you like a love song, baby ♪
* Hayatım, bir aşk şarkısı gibi seviyorum seni * Sadece tek bir dans.
But, like, dude, Crystal Cove is under attack by a crazy man baby!
Ama, şey, ahbap, Crystal Cove, çılgın bir Bebek Adam tarafından saldırı altında!
Now is not the time to lay on the ground like a bald, fucking baby.
Şimdi sikik bir kel bebek gibi yerde yatmanın sırası değil.
I mean, the big, beautiful eyes, like a scared baby.
Yani büyük güzel gözlerin var. Korkmuş bir bebek gibisin.
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dog 69
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dog 69