Better translate Turkish
204,003 parallel translation
He better.
O daha iyi.
This better work.
Bu daha iyi çalışır.
He better pray Damien Delaine doesn't find out.
Damien Delaine anlamasın diye dua etse iyi olur.
Yeah, but I should have known better.
Evet ama daha iyi olmalıydım.
I hope he treated you better behind the camera than he did in front of it.
Umarım sana kameranın önünde davrandığından daha iyi davranmıştır.
Rudy says it's a new brand. Says it's better.
Rudy yeni bir marka olduğunu söyledi.
Sometimes that makes my tummy feel better.
Bazen bu karnımı daha iyi hissettiriyor.
No, I know, I heard you and I did you one better.
Biliyorum, seni duydum ve daha iyisini yaptım.
! You better believe it, buddy.
- Buna inansan iyi olur ahbap.
- What? - They were all out, but I got you one better.
Ellerinde yoktu ama sana daha iyi bir şey getirdim.
You have nothing better to do than to stalk me?
Beni takip etmekten başka yapacak daha iyi bir şeyin yok mu?
Um, you're better than that. $ 1,000.
Çok daha fazlası edersin. 1,000 $.
Well, you better figure something out, Because if you don't, I'm gonna have to go public with this.
Bir çözüm bulsan iyi olur çünkü bulmazsan, bunu afişe etmek zorunda kalırım.
Doesn't get much better than this...
Bundan daha iyisi olamaz...
I feel better already.
Şimdiden iyi hissetmeye başladım.
He's better off without us, really.
Bizsiz daha iyi olurdu, gerçekten.
This keeps - getting better and better. - No...
Bu, giderek daha iyi hale geliyor.
That's better.
Böylesi daha iyi.
I should like an opportunity to get a better measure of the man.
Adamı yumruklamak için bi fırsat kolluyordum.
You used to be better than that.
- Eskiden bundan daha iyiydin.
I am... uh, far better than that now.
- Ben, şimdi uzak ara daha iyiyim.
And I think we both know I have always been better than you.
Sanırım ikimiz de hep senden daha iyi olduğumu biliyoruz.
You were the better coder and engineer.
Sen daha iyi kod yazarı ve mühendisiydin.
Be better in a few days.
Birkaç güne iyileşirmiş.
Well, what's the mission? It's about making the world a better place.
- Bu, dünyayı daha iyi yapmak.
And that place never looked better than in the tail lights.
Ve burası asla arka farlarımın ışığından daha iyi görünmemişti.
For better or worse.
İyi günde de kötü günde de.
Dr. Hastings has gone to a better place.
Doktor Hastings daha iyi bir yere gitmiş.
- Better us than the command module.
Komuta modülü çarpacağına biz çarpalım.
One of mine is that I couldn't find a better way to protect the spear.
Benim pişmanlıklarımdan biri mızrağı korumanın daha iyi bir yolunu bulamamış olmamdır.
- You got a better idea?
- Daha iyi bir fikrin var mı?
But if you can accept that, you'll be a better man for it.
Ama bunu kabul edebilirsen çok daha iyi biri olursun.
The harder adjustment was seeing that you are a much better captain than I ever was.
Zor olan, senin benden çok daha iyi bir kaptan olduğunu görmekti.
We better hurry. He's on to us.
Acele etsek iyi olur.
Somewhere the less talked about, the better, - for your sake.
Sizin iyiliğiniz için ne kadar az şey bilseniz o kadar iyi olacak bir yere.
I was told you were suffering from trench fever, and you better be, or else I report you as a deserter.
Öyle olsa iyi olur, yoksa seni kaçak diye şikayet ederim.
Mick, you're better than this.
- Mick, sen bundan daha iyisin. - Aslına bakarsan hayır, değilsin.
It is like old times, only better.
Sen sus parlak çocuk. Kararları ben veriyorum.
No better time than the present.
Ölümüne koşun ama ölmemeye çalışın.
Okay, we better get that Spear before he can make that happen.
Bırak onu Mick. Artık seni dinlemiyorum.
I'm not gonna kill you. I'm just gonna make you better.
Daha sık film gecesi yapmaya.
It will once I get better at drawing ears!
Kulak çizmeyi öğrenince olacak!
The stronger, the better.
Ne kadar sert, o kadar iyi.
The more we know about Felicia, the better our chances of finding her.
Felicia hakkında ne kadar çok şey bilirsek.. ... onu bulma şansımız o kadar artar.
That is what you tell yourself to sleep better at night, but at least you sleep.
- Gece rahat uyumak için kendini böyle avutuyorsun, ama en azından uyuyorsun.
We got a better chance of hitting the lotto.
Piyangoyu kazanma ihtimalimiz daha yüksek.
Never better. ♪...
Daha iyi olamazdım.
You'll feel better soon.
Kısa süre içinde iyileşeceksiniz.
I thought the point was to make me feel better?
Bunun kendimi daha iyi hissettirmesi mi gerekiyor?
Then we better hope they come up with something useful from this cognitive.
O halde umalım ki bu görüşmeden işe yarar bir şeyler çıksın.
That's better.
Böylesi çok daha iyi.
better safe than sorry 106
better watch out 24
better than sex 19
better than me 42
better luck next time 114
better than ever 45
better you than me 22
better late than never 142
better than what 22
better than nothing 32
better watch out 24
better than sex 19
better than me 42
better luck next time 114
better than ever 45
better you than me 22
better late than never 142
better than what 22
better than nothing 32
better than good 18
better than you 74
better than anyone 25
better than 39
better be careful 25
better get going 29
better and better 18
better still 66
better not 94
better than okay 22
better than you 74
better than anyone 25
better than 39
better be careful 25
better get going 29
better and better 18
better still 66
better not 94
better than okay 22
better than that 75
better yet 239
better go 43
better idea 20
better now 93
better be good 17
better hurry up 22
better be 31
better hurry 60
better get moving 16
better yet 239
better go 43
better idea 20
better now 93
better be good 17
better hurry up 22
better be 31
better hurry 60
better get moving 16