Cup of tea translate Turkish
2,554 parallel translation
Noor, get me a cup of tea.
Noor, bana bir bardak çay getir.
This doesn't strike me as your cup of tea.
Bu film, pek sana hitap ediyormuş gibi gelmedi bana.
- Do you want a cup of tea?
- Çay falan?
Now, as everyone who's left a hot cup of tea sat on the kitchen table knows, hot things lose heat to their cooler surroundings, and what's true for cups of tea, in physics is also true for planets.
Şimdi, bir kupa sıcak çayı mutfak masasının üzerine bırakıp oturan herkes bilirki, sıcak şeyler soğuk çevrede ısı kaybederler, ve çay kupaları için geçerli olan, fizikte gezegenler için geçerlidir.
I get you a cup of tea.
Size bir fincan kahve getireyim.
- Cup of tea, sir?
- Çay, efendim?
I'll be ok.A cup of tea?
Düzeleceğim. Bir bardak çay ister misin?
The English crew were having a cup of tea in this so-called place, and he'd put up a notice on the board because he hated the whole idea of the English unit having tea.
İngiliz ekip orada birer kupa çay içiyordu. Panoya bir uyarı koydu. Çünkü İngiliz ekibin çay içmesi fikrinden nefret ediyordu.
"There is no trouble so great or grave that cannot be diminished by a nice cup of tea."
"Bir fincan çay ile hafifletilemeyecek hiç bir sorun yoktur."
Go get a cup of tea.
Sen bir kahve iç.
And how will you motivate him? Kind words and a warm cup of tea? No.
Peki siz onu nasıI motive edeceksiniz... nazik sözler ve sıcak bir fincan çayla mı?
Make us a cup of tea, babe, eh?
- Çay yapar mısın, bebeğim?
Cup of tea, please.
- Bir fincan çay, lütfen.
Shit cup of tea or shit cup of coffee?
Boktan bir çay mı yoksa kahve mi?
Funny how a cup of tea can mean so much.
Bir fincan çayın bu kadar anlamlı olduğunu bilmezdim.
Cup of tea?
Çay istermisim?
I took him down a cup of tea, and I saw her.
Ona bir fincan kahve götürdüğüm sırada kızı gördüm.
You took him down a cup of tea.
Ona bir fincan çay götürdün.
And a nice cup of tea?
Ve bir fincan çay?
- I brought you a cup of tea and a nice bit of cake.
Sana bir fincan çay, bir dilim de kek getirdim. İstemiyorum.
Cup of tea, of course.
- Bir bardak çay için elbette.
John, have a cup of tea, make yourself at home.
John çay falan iç, evinde gibi hisset.
Cup of tea'd be lovely.
Çay iyi olurdu.
If only I get a warm cup of tea, I'd feel much better.
Bir fincan çay içsem, daha iyi olurum.
You make me a cup of tea and I'll give you a hand.
Sen bana bir bardak çay yap, ben de sana yardım edeyim.
I don't have much time for flying saucers, unless they've got a cup of tea on board.
Uçan dairelere ayıracak pek vaktim yok, tabii gemilerinde çay vermiyorlarsa.
Except when George Clooney pops round for a cup of tea.
George Clooney'in çaya uğradıkları dışında.
I'll go make us a cup of tea, yeah?
Ben çay hazırlayayım, tamam mı?
There is nothing like warming yourself and having a cup of tea to make you happy it's not like anything else.
Soğuk bir havada ısınmak ve sıcak bir çay içmek kadar mutlu eden bir şey yok. Hiçbir şeye benzemiyor.
Well, statehouse lobbyist abductions- - it's, uh, not really my cup of tea.
Hükümet lobi faaliyetçilerinin kaçırılması pek bana göre değil.
"You thirsty?" And I say, "I'd love a cup of tea."
"Susadın mı?" desen, ben de "bir fincan çay iyi olur" desem.
You want a cup of tea?
Çay ister misin?
Cup of tea?
Bir fincan çay?
I need to lie down, have a cup of tea.
Benim uzanmam, bir bardak çay içmem gerekiyor.
It's not my cup of tea. I don't want to go.
Benim tarzım değil, gitmek istemiyorum.
- Maybe a cup of tea.
- Bir fincan çay işe yarar.
Let's have a cup of tea, eh?
Birer çay içelim, olur mu?
Want a cup of tea?
Bir bardak çay ister misin?
I'll bring you another cup of tea if you want.
İstersen bir fincan çay daha getirebilirim.
Why do you have to fill the kettle to make one cup of tea?
Sadece bir bardak çay için tüm çaydanlığı neden doldurmak zorundasın?
That shouldn't hurt, should it? Just having a cup of tea.
Bir bardak çay içmek canımı acıtmamalı ama değil mi?
I mean, you don't do that with a ginger nut in a cup of tea.
Yani, bunu zencefilli bisküviyi çaya bandırırken bile yapmazsınız.
Back for a cup of tea?
Bir çay içelim mi?
Can I have a cup of tea, Steve?
- Bir fincan çay alabilir miyim, Steve?
It was worth a shot. However, I'm not sure our plans are exactly your cup of tea, sir.
Bizim planımızın pek size göre olduğunu sanmıyorum, efendim.
Could I trouble you for a cup of tea?
Hanım efendi bir bardak çay içelim mi?
Would you like a cup of hot tea?
Sıcak bir çay içer misin?
Now, wipe your feet and I'll make you a nice cup of herbal tea.
Ş imdi, bana bir yağmurluk yap.
A nice cup of tea.
Güzel çay.
Well, that's true, but they are Margaux's cup of tea.
Doğru ama, Margaux beğenecektir.
Okay, do you know of the Blue Dragon Tea Cup?
Tamam, Mavi Ejderha Çinisi'ni biliyor musun?
teague 25
teasing 24
tea time 16
teacher's pet 22
teacher conference 29
teach me 88
team leader 68
teach him a lesson 24
team captain 16
team effort 18
teasing 24
tea time 16
teacher's pet 22
teacher conference 29
teach me 88
team leader 68
teach him a lesson 24
team captain 16
team effort 18
team one 35
tear it up 38
team two 31
teamwork 87
tear it down 20
tea's ready 17
teau 40
tear gas 28
teal'c 528
tearfully 27
tear it up 38
team two 31
teamwork 87
tear it down 20
tea's ready 17
teau 40
tear gas 28
teal'c 528
tearfully 27