English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Damn her

Damn her translate Turkish

1,984 parallel translation
Damn her to hell,
Canı cehenneme...
JESSEL : I say damn her to hell.
Lanet olsun o kadına.
I say damn her to hell.
Lanet olsun ona.
God damn her!
Ona lanet olsun!
By then, the cargo company I hired... will have Miss Glenanne and her fan club in international waters... heroic rescue attempts will be impossible... and you can move on, knowing there wasn't a damn thing you could do.
Bu sırada, kiraladığım kargo şirketi Bayan Glenanne ve onun hayran kulübünü uluslararası sulara götürecek. Kahramanca kurtarma girişimleri imkansız olacak ve sen yapabilecek hiçbir şey olmadığını bilerek yoluna devam edebileceksin.
Such a shock to find bugs behind every damn leaf.
Neredeyse her yaprağın altında böcek buldum.
Helping her damn it
Kadına yardım edeceğim, kahrolasıca.
And let him, for a pair of reechy kisses, or paddling in your neck with his damn'd fingers, make you to ravel all this matter out, that I essentially am not in madness, but mad in craft.
Pis kokulu bir iki öpücükle, kırılası parmaklarıyla göğsünü gıdıklayarak, söyletsin sana her şeyi. Deli olmadığımı, mahsus öyle göründüğümü.
I used to throw her off the porch, and... Damn if that little bitch didn't land on her feet every time.
Onu kanepedan aşağıya attığımda dört ayağı üstüne düşemezdi.
No, it might've been her time... Damn!
Hayır, sanırım vadesi dolmuştu.
Hey, did you guys hear? Digivation is coming out with a new weight-loss toothpaste. - Damn it.
Ve biri birinden bir fikir çaldığı her defasında kazanan kaybedene teşekkür hediyesi gönderir.
Tell me something, Teddy. When are you gonna get your head out of your butt and do something useful? Like figure out how to make a toupee... that doesn't go AWOL every time I crawl under a damn sink.
Söylesene Teddy ne zaman kıçından kafanı çıkarıp lavabo altına girdiğim her defasında şu peruğun kaybolmaması gibi yararlı bir şey yapacaksın?
AND EVERY TIME, YOU PEOPLE SAID THE SAME DAMN THING.
Her defasında siz polisler hep aynı lanet şeyi söylediniz.
Yeah, he's absolutely right, just like she shook her head no and killed the whole damn deal.
Evet, kesinlikle haklısın. Şu kızı kafandan atsan artık.
Nothing. But whatever you think it was must've been pretty damn incriminating for you to slither back to your old haunts to find it.
Ama her ne aldığımı zannettiysen eski uğrak yerine girmek için verdiğin uğraşa bakılırsa kötü bir şey olmalı.
Reanimate her, damn it!
Canlandırsana onu, kahrolası!
Damn i I should have gone over and told her we were back.
Geri döndüğümüzü O'na haber veren ben olmalıydım.
So damn tragic all the time.
Her zaman ki lanet trajedi.
Plus, I'm the only teacher here worth a damn and I already hate each and every one of you.
Artı, burada işe yarayan tek hoca benim ama ben şimdiden her birinizden nefret ediyorum.
And these were good shirts. 'cause I hurt her feelings or some damn thing.
Güzel gömleklerdi çünkü onun duygularını ve bazı şeylerini kırdım.
Yeah, everything except the damn toothpick.
Evet, lanet kürdan dışındaki her şey.
It's pathetic waking up every damn morning like this.
Her Allah'ın günü böyle uyanmak çok içler acısı.
So you damn well better protect her.
Bu yüzden onu korusan iyi olur.
But if you could've heard all the stuff she just told me in the shower, you would realize she is all the way out of her entire damn mind.
Fakat duşta söylediklerini duysaydınız tamamıyla aklını kaçırmış olduğunu anlardınız.
If someone's gonna dash her hopes, damn it, it should be her family.
Eğer birisi onun umutlarını yıkacaksa en azından ailesinden birisi olmalı.
Every moment I have to be away from you, my heart is, like, damn.
Her anında senden ayrı kalmak zorundayım. Kalbim "Lanet olsun!" diyor.
She should not have memories of her mother burnt to a crisp because she didn't give enough of a damn about her daughter or me or anyone else to stay off drugs.
... cayır cayır yandığını görmemeli.
Damn it. That's her.
Kahretsin.Gelen o.
So what else can I do, but try to save him every single day on that damn operating table?
O zaman her gün onu o kahrolası ameliyat masasında kurtarmaya çalışmaktan başka ne gelir elimden?
Leave her alone, you damn pervert!
Onu rahat bırak seni koca ucube!
Seeing as I may be rapping on the door momentarily, I must say, damn good stuff, sir.
Her an ölebileceğimi göz önüne alarak söylemeliyim ki feci iyi mal, efendim.
Take your stinking paws off her, you damn dirty ape!
Kokuşmuş pençelerini kızın üzerinden çek, seni kahrolası pis maymun!
People have been calling the whole damn day looking for her.
İnsanlar tüm gün onu arayıp durdular.
When they blow into town here every year to do that damn play They find out pretty by-God quick
Her yıl kasabaya kahrolası oyunu oynamaya geldiklerinde tanrı adına burayı güzel bulurlar.
You're not her class. Oh, damn and blast the dogs!
Sen ona uygun değilsin!
Damn it all to hell.
Her şeyin canı cehenneme.
It's her damn dog.
Onun köpeği bu.
Even the Queen must damn once a day.
.. her bok var bunu unutma.
You complain all the damn day : "We have to save money," and sales to buy furniture do not need.
Her gün beni "Para biriktirmeliyiz" zırvalarıyla dolduruyorsun ve ihtiyacımız olmayan mobilyalar alıyorsun.
Have to drive all the way over here from Zionsville every day here from Zionsville every day because my nutcase sister can't walk down her own damn driveway.
Zionsville'den buraya her gün gelmek zorundayım. Çünkü deli kardeşim kapısının önüne bile çıkamıyor.
- Damn it, hold her still.
- Kahretsin, sıkı tutun.
God damn, she's got some fight in her.
Lanet olsun, içinde hala direnecek güç var.
I didn't tell her a damn thing.
Ona tek kelime etmedim.
But you can damn well believe that I'm calling Nash, and I'm gonna tell her.
Ama şundan emin olabilirsin ki Nash'i arayacağım ve bunları ona anlatacağım.
Damn it, do I gotta do everything?
Her şeyi benim mi yapmam gerekiyor?
Every damn thing seems on fire
Şeytanın her bir parçası yanıyor.
So either back the hell off, or do what you've always done for me, which is pull out some damn positives.
Ya hiç karışma ya da her zaman yaptığını yap : Olumlu konuş.
God damn sand is going everywhere!
Her taraf kum. Her deliğe giriyorlar!
- It's all I could do to tear him away from that damn stump.
- Her şey ben onu gözyaşı için neler yapabilirim's o lanet güdük seçin.
Except if you kill her, you know damn well I'll shoot you dead.
Haricinde, onu öldürmek ise sen lanet iyi biliyorsun Seni ölü vururum.
I mean, he damn near killed her yesterday, and he already lied to her once, and I'm pretty sure he might have been a murderer.
Demek istediğim, dün onu nerdeyse öldürüyordu. Ve ona yalan söyledi. Onun katil olduğuna çok eminim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]