English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / One more time

One more time translate Turkish

5,611 parallel translation
I'm gonna ask you one more time... what'd you tell them?
Bir kere daha soracağım. Ne söyledin onlara?
Let me guess, you gotta pee one more time before we leave.
Dur tahmin edeyim : Gitmeden önce bir kez daha tuvalete gitmen gerekiyor.
I can do the dance one more time.
Bir kez daha dans edebilirim.
- I'll ask him one more time.
- Ona bir kez daha soracağım.
I hoped to see you one more time.
Seni bir kez daha görmeyi umut ediyordum.
We just... we need to go through everything one more time.
Her şeyin üzerinden bir kez daha geçmemiz gerekiyor, o kadar.
God, if I have to tell that story one more time...
Bu hikayeyi bir kere daha anlatsaydım...
If I have to go in front of the disciplinary board one more time...
Eğer bir daha disiplin kurulunun önüne gitmek zorunda kalırsam...
Did you want me to try one more time?
Bir kere daha denememi ister misiniz?
Call me "love" one more time, and you lose the other hand.
Bana bir kez daha "aşkım" dersen diğer elini de kaybedersin.
But just for shits and giggles, say it one more time.
Ama bir kez daha söylesene. Specter hariç.
( Voice on radio. ) Right. Check one more time to get the data.
Yüzey taramasını tekrar yap.
Talk about my mom like that one more time, Jimmy!
Yiyorsa annem hakkında bir kelime daha et Jimmy!
One more time!
Tek bir kelime!
Ihad to ask one more time.
Ben bir kez daha sormak zorunda kaldım.
Right, I totally agree, um... ( clears throat ) There are more important things to talk about, and I have a lot of work to do, but if you could just explain to me one more time
- Haklısın konuşacak daha önemli şeyler, yapılacak çok işimiz var. Ama bir kez daha Tansy'nin saçını nasıl kazara yaktığını anlatabilir misin?
- One more time.
- Bir kez daha.
I'm going to ask you one more time.
Sana birkez daha soracağım.
I don't want anything to do with this. Just one more time, Cathy.
- Bununla hiçbir şey yapmak istemiyorum.
One more time.
Bir kez daha.
Red hulk : One more time!
- Bir kez daha.
Hey, I'm gonna ask you one more time.
Hey, sana bir kere daha soracağım.
And I'm gonna tell you one more time.
Ve ben de sana bir kere daha söyleyeceğim.
Take one more time, please.
Birazcık zaman ver lütfen.
I'm gonna try one more time to raise Carl.
Tekrar Carl'a bakınmaya gidiyorum.
And now I'm gonna ask you one more time.
Sizi bir kez daha uyarıyorum.
If he grabs my butt one more time, I'm gonna hit him with his bedpan.
Bir daha kıçımı ellemeye kalkarsa ördeğini kafasına geçireceğim.
Like, even when I'm so sick of hearing him practice the same thing over and over again, that I think if I hear it one more time I might puncture my own eardrum,
Alıştırmalarını duymaktan bile bıktığımda aynı şey defalarca kez çalındığında bile bir daha duyarsam kulak zarımı deldirmek istiyorum.
You play dumb with me one more time, I'm gonna make you eat this tie.
Bir kez daha salağa yatarsan, bu kravatı sana yediririm.
We're gonna try this one more time.
Bir kez daha deneyeceğiz.
I'm telling you one more time.
Son kez söylüyorum.
Now, my little crippled friend, I'm gonna ask you one more time.
Şimdi. Benim küçük sakat arkadaşım. Sana bir kez daha soracağım.
Wait, do it one more time.
Bekle, bir kez daha yapsana.
Hey, we should kiss one more time in front of them just to, like, blow their minds. Right?
Bir kere de onların önünde öpüşüp akıllarını başlarından alalım bence, değil mi?
I'll tell you one more time.
Son kez söylüyorum.
If I have to tell you I'm fine one more time, it's not gonna be fine.
Bir kez daha sana iyiyim dersem iyi olmayacağım.
- Look, I'll say it one more time. She's moving over to headquarters.
- Bak, bir daha söylüyorum genel merkeze tayin olacak!
Ugh, okay, I'll explain this one more time.
Of! bunu bir kez daha açıklayacağım.
You frag me one more time in Team Death Match, and...
Bir kere daha "Ölümüne Savaş Maçı" nda vurursan beni, sana -
I just want to admire it one more time.
Biraz daha takdir etmek istiyorum.
One more time!
Bir daha
One more time!
Bir daha!
No, I'm the one who needed more time.
Hayır, daha fazla zamana ihtiyacı olan bendim.
"Using more than one strip at a time can cause nicotine poisoning or death."
"Tek seferde birden fazla bant kullanımı nikotin zehirlenmesine veya ölüme yol açar."
Show me a man on his deathbed who wouldn't trade all of his riches for just one more second of time.
Ölüm döşeğinde olup da tüm servetini sırf bir saniye daha için değişmeyecek birini gösterin bana.
Now maybe you can help a girl out and give me one more syringe, and if anyone's gonna plunge a needle in me one last time, may as well be you.
Şimdi belki bu kıza bir yardım edersin ve bana bir şırınga daha verirsin. Eğer son kez bana iğne sokacak biri varsa o da sen ol bari.
Yeah, I guess I have time for one more meeting.
Evet sanırım bir toplantı için daha zamanım var.
I want to go over the interview questions one more time.
Röportaj sorularının üzerinden tekrar geçmek istiyorum.
She doesn't have the equipment to sustain a quarantine for more than a few days, which is just enough time for one trial with as many people as she can fit into that lab.
Elinde karantinayı birkaç günden fazla tesis edebilecek teçhizat yok. Bu, laboratuvara alabileceği kadar insanı alıp bir testi bitirmesine ancak yeter.
With more than one at the same time?
Aynı anda birden çok kişiye?
All will be revealed in time. And if there's one thing I love more than triumph, it's annoying vagueness.
Ve eğer zaferden daha çok sevdiğim bir şey varsa o da sinir eden belirsizliktir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]